YTB EDİRNE ULUSLARARASI ÖĞRENCİ AKADEMİSİ DEVAM EDİYOR

YTB EDİRNE ULUSLARARASI ÖĞRENCİ AKADEMİSi DEVAM EDİYOR

Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı Edirne Ofisinde gerçekleştirilen Uluslararası Öğrenci Akademesinin bu haftaki konukları Prof. Dr. Rıdvan Canım ve Doç. Dr. Abdullah Taha Imamoğlu oldu. Balkan Çalışmaları Atölyesinde “Balkan Şehirleri” adlı semineri ile Prof. Dr. Rıdvan Canım; Şehir-Kültür Atölyesinde “Edirne’de Osmanlı Dönemi Camileri” adlı semineriyle Doç. Dr. Abdullah Taha Imamoğlu uluslararası öğrenciler ile biraraya geldi. Her iki programa da yoğun ilgi gösteren öğrenciler seminerler ile bilgilenirken, YTB Edirne Ofis bahçesinde güzel hava ve ikramlar eşliğinde kaynaşma fırsatı da buldu.
Prof.Dr. Rıdvan Canım’ın “Balkan Şehirleri” başlıklı bu sohbeti, esasen “Balkanlarda Osmanlı Şehirleri” ekseninde gerçekleşti. Balkan ve Rumeli sözcüklerinin ne anlama geldiği ifade edildikten sonra, Balkan ve Rumeli adını verdiğimiz bu coğrafyanın bu günkü sınırları çizildi. Yugoslavya’nın dağılmasıyla yeniden şekillenen Balkanlarda ortaya çıkan Sırbistan, Hırvatistan, Slovenya, Bosna-Hersek, Karadağ, Kosova, Makedonya, Arnavutluk, Yunanistan ve Bulgaristan gibi devletlerin ortaya çıkış hikayeleri ve Osmanlının 5 asır boyunca bu topraklarda inşa ettiği ve tarihçilerin “Rumeli Medeniyeti” adını verdiği bu kültürün şehirleri slaytlarla dikkatlere sunuldu. Bu coğrafyanın sadece Tuna ile sınırlanamayacağı, Romanya, Gagavuzya ve Kırım ile bu kültürün çok daha uzaklara ulaştığı vurgusu yapıldı. Bu medeniyetin, Üsküp, Saraybosna, Mostar, Priştine ve Prizren, Filibe, Sofya, Ohri, Manastır, Selanik, Belgrad, Elbasan ve Berat gibi öne çıkan şehirleri fotoğraflarla tanıtıldı. Bu şehirlerin Türk kültürüne olan katkıları, sahip oldukları bilim, kültür, sanat eserleri hakkında bilgiler verildi.
Doç. Dr. Abdullah Taha İmamoğlu (TÜ İlahiyat Fakültesi) da Osmanlı Edirne’sinde Cami: Sosyo-mekansal Bulgular ve Değerlendirilmesi üzerine konuştu. İlgiyle izlenen sunum’un tam metnini veriyoruz:
1
Osmanlı Edirnesi’nde Cami: Sosyo-mekansal Bulgular ve Değerlendirilmesi
Giriş
İçerisinde ticaret, eğitim gibi işlevlerin yanı sıra çeşitliliği barındırmasıyla ön plana çıkan
şehir mekânının biçimlenmesinde inanç ve kültürün büyük pay sahibi olduğu bilinmektedir.
Yunan kentinin hâkim konumundaki tapınaklardan Roma’nın kilise merkezli meydanlarına
toplumun düşünce ve inanç dünyasıyla konumlandırılan ibadet yerlerinin özellikle
sanayileşme öncesi toplumlar için taşıdığı bilgi ve önem göz ardı edilemez. Günlük rutinleri
ve dünyayı algılama biçimlerinde farklılıkları olan Osmanlı toplumu ve şehirleri için ibadet
yerinin (camiin) öncü yapı olduğu, konumlanması ve mekânsal pratikleri açısından daha fazla
ağırlığı olduğu görülmektedir. Osmanlı şehirleri için mahalle ölçeğinde yapılan çalışmaların
artmasıyla camilerin üstlendiği çok sayıda işlev bilinir olmaktadır. Komşu belirleyen kefalet
sistemi, yönetim, dayanışma ve yerel hizmet camii ve çevresince (imam ve mütevelli
yönetimi) yerine getirilen işlevlerden birkaçıdır. Osmanlı toplumunda böylesine önemli
işlevleri yüklenen camiin toplantı ve karşılaşma mekânı olma vasıflarının yanı sıra resmi
görevlileri olan imam ve müezzinlerle de idari ve sosyal sorumlulukları olan merkeze
dönüşmektedir. Bu noktada merkezin tabii yöneticisi olan imamlar mahallenin idarecisi
hüviyetini de deruhte etmektedirler. Öte yandan imamlar merkezi yönetimin uzantısı olarak
devletin kararlarını, emir ve yasaklarını bildiren bir bakıma devletle toplumun temas noktası
görevini görür. Bu dikkatle tebliğde öncelikle Osmanlı Edirne’sinde camilerin yer seçimleri
ve mekânın biçimlenmesindeki rolü ardından toplum hayatı ve onun biçimlenmesindeki rolü
üzerinde tespitler yapılmaya çalışılacaktır. Bu bağlamda Edirne’nin Osmanlı dönemine ait
camileri harita üzerinde konumlandırılarak seçili camiiler için mahalle ölçeğinde morfolojik
değerlendirmeler yapılırken, dönemin sosyal hayata ilişkin gözlemleri ve yazılı eserlerde yer
alan anekdotları aktarılarak tarihteki ve günümüzdeki yansımaları keşfedilmeye çalışılacaktır.
Ahmed Badi Efendi’nin Kaynakları
Enîsü’l-Müsâmirîn ile Örfî Ağa tarihçesi ve İbrâhîm Nazîr (s. 98), Şakâyık (s.107), Terceme-i
Şakâyık (s. 109)
A. HALKIN MUHAYYİLESİNDEKİ EDİRNE CAMİİLERİ
1. Eski Camii’de kış günlerinde abdest alınmasını kolaylaştırmak için ateşle ısınan
muslukların varlığı ve halk tarafından duaların kabul olunduğu bir cami olarak addedilir.
2
Eyyâm-ı şitâda abdest almak için ateşle ısınır muslukları vardır. Her belde ahâlîsinin
memleketlerince mukaddes itikâd eyledikleri bir mabed-i kadîm olduğu gibi Edirnece dahi
bundan kadîm birçok ma‘âbid ü mesâcid olduğu hâlde ahâlî-i belde cümlesine tercîhan bu
câmi-i şerîfi takdis eylemişlerdir. El-hakk mahall-i icâbet-i duâ bir makâm-ı cennet-âsâdır.1 2. Lâleli Câmii’nin aslı Lârî Camii’dir. Halk galat olarak böyle isimlendirmektedir.
Batbâzârı kurbunda Hâsfırın Caddesinde 60. numarada Ebü’l-Feth Sultân Mehmed ve
Bâyezîd Hân-ı Sânî asırlarında tabîb-i sultânî olan Hekim Lârî-i Acemî Abdülhamîd
Çelebi’nin binâ eylemiş olduğu câmi-i şerîfdir ki dâhilen bir kubbe ve hâricen üç tarafını on
bir adet kubbeler ihâta etmiştir, bir minaresi vardır. Elsine-i nâsda Lârî Câmii’nden galat
olarak Lâleli Câmii denmekle müştehirdir. Bu câmi-i şerîf 920/1514 tarihinde binâ olunup
hitâmına Yakînî nâm şâir (beytü’l-ibâde-920) cümlesini tarih demiştir.2 3. Kâdı (Bedreddin) Câmii halk arasında Kadı Cami olarak meşhurdur.
Kadı Bedreddîn Mahallesinde İstanbul yolu Caddesinde 11. numarada vâki Edirne Kadıları
sırasında (24) numarada tercemesi mastûrdur. Mevlânâ Bedreddîn Mahmûd Efendi tarafından
906/1501 tarihinde binâ olunup Kadı Câmii nâmıyla müştehir olan câmi-i şerîfdir ki sakfı
kubbedir, bir minaresi vardır. İtmâmına “el-hayru fîh” cümlesi tarih vâki olmuştur. Kapısı
bâlâsındaki mermer levhada “el-merhûm el-mağfûr es-saîd Bedreddîn el-Kâdî 936/1530”
cümlesi mastûrdur. 1165/1752 senesindeki zelzele-i azîmede kubbesi münhedim olmakla
muahharan ahşâbdan binâ olunmuştur.3 4. Tanburacılar Câmii Tanburacılar Çarşısı iken Tüfenkçiler esnafının yerleşmesiyle
Tüfenkçiler camii olarak halk tarafından söhret bulmuştur.
Çarşıda Batpazarı kurbunda Balıkpazarı Yemeniciler Caddesinde 13. numarada vâki sâhibü’l-
hayrât el-Hâc Hüseyin b. Kemâl tarafından binâ edilip mevkii vaktiyle Tanburacılar Çarşısı
olduğundan dolayı Tanburacılar Câmii nâmını almış ve muahharan oraya Tüfenkçiler esnafı
yerleşmiş olduğundan Tüfenkçiler Câmii unvanı ile şöhret bulmuş olan câmi-i şerîfdir ki sakfı
ahşâbdandır, bir minaresi vardır.4 B. MİMARİ DEĞİŞİKLİKLER
1. Halebi Camii kiliseden camiye çevrilen ilk Cuma namazının kılındığı camii, Fatih’in
hocasıdır. Fetih öncesi isminin Ayasofya Camii olduğu ifade edilir. 1751 zelzelesinde
yıkıldı.
1 Ahmed Badi, Riyaz, 98.
2 Ahmed Badi, Riyaz, 124.
3 Ahmed Badi, Riyaz, 130.
4 Ahmed Badi, Riyaz, 131.
3
Minaresi olmayıp bir köşesinde ahşaptan bir me’zene binâ edilerek ezân-ı Muhammedî kıraat
edilmekte olduğu ve kable’l-feth kilise olup hîn-i fethde Sultân Murâd Hân-ı Evvel irâdesiyle
câmiye tahvîl edilerek guzât-ı müslimîn salât-ı cumayı en evvel bu câmi-i şerîfte edâ etmekle
Edirne’de en kadîm mabed bu câmi-i şerîf idüği Enîsü’l-Müsâmirîn ile Örfî Ağa ve İbrâhîm
Nazîr tarihçelerinde ve Halebî nâmıyla sebeb-i tesmiyesi dahi asr-ı Mehmed Hân-ı Sânî
ulemâsı sırasında tercemesi mastûr olan Mevlânâ Sirâcüddîn Mehmed bin Ömer Halebî’nin ki
müşârun ileyh Ebü’l-feth Sultân Mehmed Hân Gâzî hazretlerinin hâceleridir. Pederleri Sultân
Murâd Hân-ı sânî hazretleri bu câmi-i şerîfin sâhasında binâ eyledikleri medreseye en evvel o
zâtı müderris nasb eylemiş olmasından ileri geldiği Şakâyık’ta mastûr ve kable’l-feth nâmının
Ayasofya Kilisesi olduğu da tarih-âşînâ bazı Rumlardan mesmû‘dur. Bu câmi-i şerîf dahi
1164/1751 senesi Ramazanındaki zelzeleden harap olup vakfı olmadığı cihetle muattal kaldığı
Örfî Ağa tarihçesinde mezkûrdur.5 2. Fenerci Hacı Câmii’nin görülen rüya üzerine ihya edilmesi. Tahtakale Hamamının
bitişiğinde bu caminin tespit edilmesi. Camcı Veli Ağa’nın camiinin arsasını bahçe yapması
ve ağaç dikip istila etmesi. Arsanın diğer kısmına da berber dükkanı yapılmıştı.
Camcı Veli Ağa’nın bahçeyi satmaya razı olmaması ve mahkemeyi kaybetmesi. Ermeniye
ait olan berber dükkanı 1000 kuruşa satın alındı. Resmi açılışı yapılamadan çıkan
yangında camii tekrar mahvoldu. Yeniden yapıldı. İçinde 6 sene ibadet edildi. Tekrar yandı.
1858 tarihinde tekrar yapıldı.
Bu câmi-i şerîfin binâsı husûsunda bânî-i mûmâ-ileyhin lisânında şu veçhile mesmû‘-ı
fakîr-i câmi‘u’l-hurûf olmuştur şöyle ki:
Görülen rüyaya binaen caminin ihyası “Bir gece âlem-i menâmda Ebü’l-hayrât Sultân
Murâd Hân-ı Sânî hazretlerinin binâ ve ihyâ-gerdeleri olan Dârü’l-hadîs Câmi-i şerîfinden
yine onların binâgerdeleri olup bâ-sened uhde-i tasarrufumda bulunan Tahtakale Hamamına
değin (saman) dökülmüş tarîk heyetinde bir alâmet müşâhede ettim.” Ferdâsı günü o vâkıayı
hâce efendilerden bir zâta tabir ettirdiğimde Ebü’l-hayrât hazretlerinin bir vakfı sizin
tarafınızdan ihyâ olunacak demesiyle derhal hamamın berâtlarını tedkîk ve tetebbu ettirdim.
Fi’l-vâki ittisâlinde bir mescid-i şerîf olduğu ve bu mescid mürûr-ı zamânla harap olup
arsasının bir miktarı ki mahall-i dâhilîsidir Camcı Veli Ağa tarafından bahçe ittihâz edilerek
derûnuna eşcâr gars edilmiş ve arsasının bir miktarına yani şimdiki yazlık olan mahalline bir
bâb berber dükkânı binâ olunmuş idügi anlaşıldı.
4
Câmi-i şerîfi binâ ve ihyâ edeceğimden bahisle Camcı Veli Ağa’dan bahçe ittihâz
eylemiş olduğu mahalli bedel-i münâsib takdîriyle iştirâya tâlib olmuş isem de adem-i
muvâfakatine mebnî hakkında ikâme-i davâ ile mahall-i mezkûrun mescid-i şerîf arsası
olduğu şer‘an sâbit olmakla bâ-marifet-i şer-i şerîf eşcârını kal‘ ü kam‘ ettirdim.
Ve berber dükkânı da bir Ermeninin uhde-i tasarrufunda bulunduğundan bi’r-rızâ 1000
guruşa satın aldım. 1262/1846 tarihinde câmi-i şerîfi müceddeden binâ ettim bade’l-itmâm
resm-i küşâdı icrâ olunacağı günün gecesinde zuhûr eden harîkde derûnunda edâ-yı salât
müyesser olmaksızın muhterik oldu. Akîbinde tekrar binâ ettim ve bir de minare ilâve
eyledim. Derûnunda altı sene kadar edâ-yı salât müyesser olmasıyla beraber yine muhterik
oldu. Üçüncü defa olmak üzere 1275/1858 tarihinde inşâsına yine muvaffak oldum. Câmi-i
şerîf esâsen Sultân Murâd Hân-ı Sânî hazretlerinindir buyurmuşlardır.6 3. Ali Paşa Câmii’nin cemaatsiz kalması. Dükkanların gayrımüslimlere geçmesiyle cemaati
kalmamış ve harap olmuştur. Camiinin avlusu Yahudilere satılıp mağazaya dönüşmüştür.
Ancak etrâfındaki dekâkîn mürûr-ı zamân ile millet-i âhara geçtiği cihetle cemaati
kalmadığından haraba yüz tutmuştur. Mütevellîsi Hacı Şâkir Efendi nâm şahıs havlusundan
bir hayli mahallini yahûdîlere fürûht edip mağaza yapıldığı yek nazarda görülür.7 4. Noktacı Câmii 1752 zelzelesinde kubbesi yıkılıyor. 1880 yılında Sadi Dergahı’na
çevriliyor.
Sıkça Murâd Mahallesinde Beylerbeyi Caddesi’nde 73. numarada vâki 941/1535 tarihinde
vefât edip mihrâbı önünde medfûn bulunan Noktacı Kasım Efendi nâm sâhibü’l-hayrın
nâmına mensûb olan Noktacı Câmiidir ki dâhilen bir ve hâricen üç kubbeli ve bir minareli
olmak üzere binâ edilmiş ise de 1040/1631 tarihinde bir cuma günü salâ ile ezân-ı cuma
beyninde hâriçteki kubbelerin üçü birden münhedim olup kimseye zarar îrâs etmemiş ve
yerine badehû ahşâbdan bir sakf binâ olunmuş idügi Enîsü’l-Müsâmirîn’de ve dâhilî kubbesi
de 1165/1752 senesi zelzelesinde münhedim olmakla badehu ahşâbdan bir kubbe binâ edildiği
Örfî Ağa Tarihçesi’nde mezkûrdur. 1297/1880 tarihinde Sa‘dî Dergâhına tahvîl olunarak
meşîhati Şeyh Ali Bey nâmında tercemesi mûsîkîler miyânında mezkûr bir zâta tevcîh
buyrulmuş8 ise de mûmâ-ileyhin 1307/1890 senesi evâhirinde vukû-ı vefâtına mebnî meşîhat-i
mezkûre mahdûmu Necîb Efendi’ye tevcîh olunmak üzere bulunmuş ve câmi‘-i mezkûrun
minberi müteveffâ Şeyh Ali Bey tarafından kaldırılmıştır.96
Ahmed Badi, Riyaz, 112-113. 7
Ahmed Badi, Riyaz, 116. 8
Hayatı için bkz. Ahmed Badi, Riyaz, 2/2: 1913. 9
Ahmed Badi, Riyaz, 128. 5
Ahmed Badi, Riyaz, 107-108.
5
5. Koğacılar Câmii’nin mescidden camiye çevrilmesi. Tüccardan bir zat minber koyup
camiye çevirmiştir. Yandıktan sonra yeniden imar edilmiş ve medrese ilave edilmiştir.
Fındık Fakîh Mahallesinde Koğacılar Câmii Sokağında 10. numarada Koğacılar Çarşısı’nda
Fındık Fakîh nâm zât tarafından sakfı ahşâbdan bir minareli bir mescid olmak üzre binâ
olunup badehû tüccârdan Hacı Nasûh nâm zât tarafından minber vaz‘ıyla câmiye tahvîl
edildiği Enîsü’l-Müsâmirîn’de mezkûrdur. Mahall-i mezkûr vaktiyle Koğacı esnâfına mahsus
çarşı olmak mülâbesesiyle bu câmi-i şerîf Koğacılar Câmii nâmıyla şöhret bulmuştur.
1274/1858 tarihinde muhterik olmakla eşrâf-ı beldeden Hacı Sâlih Bey nâm zât tarafından
1278/1862 tarihinde ahşâb olarak müceddeden binâ edilmiş ve mihrâb cihetine beş odalı bir
de medrese ilâve kılınmıştır.10 C. CAMİLERİN SOSYO-MEKANSAL VASIFLARI
1. Kilise Câmii’nde fetih öncesinden mevcut humma ve bulaşıcı hastalıklara iyi gelen bir
pınar vardı. Müslümanların Kaleiçi’ni terketmesiyle arsa olarak kalmıştır. İçinde humma
ve bulaşıcı hastalıklara iyi gelen halen mevcut olan bir pınar vardır.
Hazret-i Fâtih binâsı olan bu câmi-i şerîf ile Halebiye Câmi-i şerîfinin arsa hâlinde kalmaları
vakıfları olmamasından nâşî olmayıp ahâlî-i islâmiye’nin ahîren derûn-ı hisârı terkle hâricine
nakl-i hâne eylemelerinden nâşî idügi tahkîkât-ı mevsûkadandır. Derûnunda kable’l-feth hafr
edilip suyu beyne’l-avâm hummâ ve emrâz-ı sâireye nâfi‘ itikâd olunan pınar el-yevm
mevcuttur. Nâm-ı atîki Panaiye Kilisesi’dir.11 2. Şeyh Şuca Camii imar edilirken riayet edilen imar adabının keyfiyeti. Her bir kerpici üç
ihlas ile yerine koyma şeklindeydi.
Şeyh Şucâ Hazretleri bu câmiin kabri cânibindeki mihrâb duvarını kerpiç ile binâ edip her bir
kerpici üçer ihlâs ile yerine vaz eylediği Tercüme-i Şakâyık’ta doksan dördüncü sahîfede
münderic şeyh-i müşârun-ileyhin tercemesinde mezkûr olup 12 3. Ayşekadın Camii’ne yıldırım düşmesi neticesinde yanındaki caddede bulunan çeşme ile
Eğlence Baba Türbesi’nin civarındaki kahvede oturanların kucağına çatıdan taş düşmüş
ve kimseye zarar vermemiştir.
6 Cemâzeyilâhir 1309/7 Ocak 1892/26 Kânûn-ı Evvel 1307 tarihine musâdif ve rûz-ı kasımın
altmış ikinci Perşembe günü ale’s-sabâh saat üç buçuk râddelerinde nüzûl eden sâika
minaresine isâbetle nısfından yukarısını hedm etmiş ve bi-mennihî teâlâ düşen taşlardan
10 Ahmed Badi, Riyaz, 128. 11 Ahmed Badi, Riyaz, 108. 12 Ahmed Badi, Riyaz, 109.
6
kimseye mazarrat erişmemekle beraber kurbundaki cadde üzerinde vâki çeşme ile Eğlence
Baba Türbesi miyânında vâki bir kahvehânenin derûnunda dokuz kişi oturmakta oldukları
halde düşen taşlar kahvehânenin sakfını yıkıp oturanların kucaklarına düşmüş ise de kimseye
bir mazarrat erişmemiştir.13 4. İhmâl Paşa Câmii’ndeki Kuruçeşme’nin suyunun şöhret bulması. Çeşme camiden 70-80
adım uzaklıktadır. Kuruçeşme mahallesinin yeni adı Metropolid’dir. Bu da mahallenin
adının değiştirildiğini göstermektedir.
Câmi-i mezkûr İhmâl Paşa Câmii nâmıyla kesb-i şöhret etmiş olması sebebi anlaşılamamış ise
de Kuruçeşme nâmıyla müştehir olan suyu mebzûl bir çeşme bu câmi-i şerîfin yetmiş seksen
hatve bu‘dunda ve bir cadde üzerinde bulunduğundan bî-namazlar hakkında elsine-i nâsda
deverân eden “Kuruçeşme’de abdest İhmâl Paşa’da namaz” meseli bu câmi-i şerîfe izâfetle
istimâl olunmaktadır. Sakfı ahşâbdır, bir minaresi vardır. Çoktan beri harap ve mesdûddur. Bu
Kuruçeşme Mahallesinin nâm-ı cedîdi Metropolid Mahallesidir.14 5. Süleymâniye Câmii’nin Rus istilası, nehir taşkınları cami civarındaki hanları,
dükkanları yıkmış ve camii tek kalmıştır. Yakınında un fabrikası, gazhane, mezbaha
yapılınca etrafı hareketlenmiştir.
1294/1877 tarihinde Rusyalının Edirne’yi istîlâsı ve badehû enhârın sıkça sıkça feyezânı bu
câmi-i şerîfin kurbundaki hânlarla dekâkîn ve hâneleri kâmilen mahv ettiği cihetle yalnız
kalarak müşrif-i harap olmuş ve eğerçi vakfı vâridâtı pek müsait ise de şarkda kaldığı cihetle
elde edilebilen miktarını mütevellîsi çürütüp imârından kat-ı ümmîd olunmuş olduğu halde
kurbunda bir dakîk fabrikası bir gazhâne ve bir selhhâne inşâ edilmekle bir derece şenlenmiş
ve sâye-i mamûriyet-vâye-i hazret-i Abdülhamîd Hân-ı Sânîde defterdâr-ı vilâyet Mehmed
Efendi’nin taht-ı riyâsetinde müteşekkil komisyon marifetiyle yüz bin guruş râddesinde cem
edilen bir iâne ile sûret-i mükemmelede tamir ettirilerek 5 Şevvâl 1315/27 Şubat 1898
tarihinde Cuma günü resm-i küşâdı icrâ edilmiştir.15 6. Temelsiz Câmi nehire yakın olduğu için taşkından zarar görmemesi için altı boş
bırakılmıştır.
Hasan Mahallesi’nde Debbâğhâne Caddesinde 7. numarada ve Tunca Nehri kenarında vâki
Ahi Hasan nâm zât tarafından binâ edilmiş olan câmi-i şerîfdir ki nehre kurbiyyeti
mülâbesesiyle suların taşkınlığında binâsına vehn gelmemek üzere dikili taşlar üzerine inşâ
13 Ahmed Badi, Riyaz, 110. 14 Ahmed Badi, Riyaz, 116. 15 Ahmed Badi, Riyaz, 119.
7
edilerek altı boş bırakılmış ve bu sebepten Temelsiz Câmi ünvânıyla şöhret bulmuştur. Sakfı
ahşâbdandır, bir minaresi vardır.16 Sonuç
Ahmed Badi Efendi’nin Riyaz-ı Belde-i Edirne isimli eserindeki camiiler kısmından hareketle
camilere ait bilgiler mimari eserlerin halkın muhayyilesindeki yeri, camiilerde ortaya çıkan
mimari değişiklikler ve sosyo-mekansal bulgular başlıkları altında tasnif edilmiştir.
16 Ahmed Badi, Riyaz, 130-131.
Haber: Ali Süzen

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.