Yağmur Suyunda Yeşil Alt Yapı Dönemi
Yağmur suyunda yeşil alt yapı dönemi
Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Gökçen Bayrak, su kıtlığının etkilerinin görülmeye başlandığı günümüzde, suyun kirlenmeden hasat edilmesi, depolanması ve kullanılması, yeraltı ve yüzey sularının beslenmesi, sel ve taşkın kontrolü amacıyla yağmursuyu yönetiminde birçok ülkede yeşil altyapı döneminin başladığının görüldüğünü bildirdi…
Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkez Müdürü Dr. Öğretim Üyesi Gökçen Bayrak, su kıtlığının etkilerinin görülmeye başlandığı günümüzde, suyun kirlenmeden hasat edilmesi, depolanması ve kullanılması, yeraltı ve yüzey sularının beslenmesi, sel ve taşkın kontrolü amacıyla yağmursuyu yönetiminde birçok ülkede yeşil altyapı döneminin başladığının görüldüğünü bildirdi.
Dr. Öğretim Üyesi Bayrak, 22 Mart Dünya Su Günü açıklamasında 2023 yılı temasının ‘Ortaklıklar ve İşbirliği Yoluyla Değişimi Hızlandırmak’ olarak belirlendiğini anımsatarak şunları kaydetti:
“Dünya’daki nüfusun %55’i kentlerde yaşamaktadır.Birleşmiş Milletler tarafından 2050’de bu oranın %68 olacağı öngörülmektedir. Birleşmiş Milletler’ in Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ni birbirine bağlayan ana konu olan ‘su’ bu hedeflere ulaşmada kritik bir belirleyici olacaktır. Ancak, hızlı kentsel büyüme, iklim değişikliği ve ekonomik kalkınma, kentlere temiz su ulaştırılması ve güvenli bir çevre sağlanmasında zorlayıcı olmaktadır. Artık geleneksel su yönetimi yaklaşımları kentlerin çeşitli ve karmaşık ihtiyaçlarını karşılamak için yetersiz kalmaktadır. Bütünleşik su yönetiminde önemli bir yer kaplayan sürdürülebilir yağmursuyu yönetim yaklaşımları Dünya’da yaygınlaşmaktadır. Bu yaklaşımların ortak özelliği, yeşil alanları kullanarak, az enerji ve düşük maliyetler ile yağmur suyunun sürdürülebilir yönetimini sağlamaktır. Yağmursuyu yönetiminde özellikle kentsel peyzajlarda yeşil altyapının değeri, dünya çapında sağlık uzmanları, su yöneticileri, planlamacılar, politika yapıcılar ve tasarımcılar tarafından giderek daha fazla kabul edilmektedir. Yeşil Altyapı, kentlere çok sayıda çevresel, sosyal ve ekonomik değer ve hizmet sunan yeşil alanlar ve su sistemleri ağıdır. Bu ağ, parklar, bahçeler, su yolları ve sulak alanlar, sokaklar ve ulaşım koridorları, yeşil yollar, çiftlikler ve meyve bahçeleri, meydanlar ve plazalar, kurumsal yeşil alanlar, çatı bahçeleri ve yeşil duvarlar, spor sahaları ve mezarlıkları içermektedir.
Gri altyapı ise, yollar, köprüler, demiryolları, boru hatları ve diğer ağlardan oluşan tek işlevli mühendisliğin hakim olduğu geleneksel bir belediye altyapısıdır. Kentlerde, geleneksel yağmur suyu yönetiminde, gri altyapı bileşenleri ile yağmur suları hızlı bir şekilde ortamdan uzaklaştırılmaktadır. Bu yüksek düzeyde standartlaştırılmış altyapıların temel işlevi, kirletici transferi, arıtımı ve deşarjıdır ancak, temel kirlilik sorununu çözeme-mektedir ve inşaat maliyeti yüksektir. Altyapı ve kentsel açık yeşil alan kombinasyonunun ve sahip olmaları gereken sosyal, estetik ve ekolojik işlevlerin görmezden gelinmesi, altyapının kente genel katkısını ciddi şekilde etkilemektedir. Bu sorunun ortadan kaldırılması yani sürdürülebilir kentsel su yönetimi için gri ve yeşil altyapıların bütünleştirilmesi gerekmektedir.
Yeşil altyapıyı gri altyapıdan ayıran iki temel özelliği, çok işlevlilik ve bağlantılılıktır. Gri altyapının aksine yeşil altyapı, temiz hava, içme suyu, gıda gibi bazı hayati hizmetleri yanında ekonomik ve ekolojik faydalar sağlamaktadır. Doğanın ekosistem özellikleri açısından değerli olan kısımlarını (ekolojik koridorlar, çekirdek alanlar vb.) kapsayan, bitki ve hayvan habitatlarını koruyan, iyileştiren ve destekleyen bütüncül bir sistemdir.
Son otuz yılda, kentsel yağmur suyu yönetimi, drenaj ve taşkın kontrolüne odaklanmakla birlikte noktasal olmayan kirliliğin azaltılmasını da kapsamaktadır. Gelecekte, kentsel peyzajların hidrolojik ve ekolojik olarak işlevselliğinin arttırılmasıyla, su temini, yağmur suyu ve atık su sistemlerinin ayrı ayrı değil, kapalı bir döngüde birlikte yönetileceği düşünülmektedir. Yeşil altyapıyı planlamak, tasarlamak, kurmak ve sürdürmek, kentler hakkında yeni bir düşünme biçimini gerektirmektedir. Yeşil altyapının tam rolü ve değeri konusundaki anlayış arttıkça, su yönetiminin karar alma ve mühendislik süreçlerindeki kullanımının artacağı, yeşil altyapının toplam maliyetler içindeki değeri hesaplandığında gri altyapı ile daha eşit bir zemine oturtulacağı ve gri-yeşil altyapı entegrasyon çalışmalarının hız kazanacağı düşünülmektedir.
Farklı ölçeklerde uygulamalar olmasına rağmen tüm uygulamaların verimli bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için gri altyapı ile entegrasyonda doğru bir planlama yapılması gerekmektedir. Planlama çalışmasının kısa, orta ve uzun vadeye yayılması;sadece teknik değil, eşzamanlı olarak kurumsal, mali, sosyal ve çevreye duyarlı bir yaklaşım oluşturulması;uygulamaya yönelik mevzuat hükümlerinin ve standartların oluşturulması;gri-yeşil altyapı entegrasyonu için özel bir fon oluşturulması; özellikle toplumsal katılımın ve benimsemenin sağlanması için konut ve ticaret yapılarına teşvikler sağlanması;mühendislik, planlama ve tasarım disiplinlerinin bütünleştirilmesi; uygulamaların yaygınlaştırılması için kılavuzların oluşturulması; uygulamaların çeşitli destek programlarıyla finanse edilmesi; karar vericilerin, finans sağlayıcıların ve vatandaşların sürece katılması gerektiği görülmektedir.
UN-Water tarafından organize edilen ve her yıl farklı bir tema ile kutlanan 22 Mart Dünya Su Günü 2023 yılı teması ‘Ortaklıklar ve İşbirliği Yoluyla Değişimi Hızlandırmak’ olarak belirlenmiştir. Su kıtlığının etkilerini yaşamaya başladığımız bu yıllarda, suyun kirlenmeden hasat edilmesi, depolanması ve kullanılması, yeraltı ve yüzey sularının beslenmesi, sel ve taşkın kontrolü amacıyla yağmursuyu yönetiminde birçok ülkede yeşil altyapı döneminin başladığı görülmektedir. İklim değişikliğinin getirdiği sorunlara uyum sağlama ve sürdürülebilirliğin sağlanmasındaki güçlüklerle mücadelede en önemli araçlardan biri olarak görülen yeşil altyapıların yaygınlaştırılması, paydaşların ortak bir vizyona bağlı kalmaları, uzun vadeli iş birlikleri ve stratejik öncelikler doğrultusunda ortak bir değişim modeli geliştirmeleriyle gerçekleşebilecektir. Ortaklıklar ve işbirliği yoluyla değişimi hızlandıracak olan paydaşlar; merkezi ve yerel yönetimler, yasa çıkarıcılar, plancılar, mühendisler, tasarımcılar, arge kuruluşları, üniversiteler ve vatandaşlardır.”
Haber MERKEZİ
- Mehmet Ali Abakay Yazdı: Kitap Fuarı mı Çocuk Kitap Panayırı mı? - Kasım 25, 2024
- İstasyon Mahallesi’ne Ulaşım Artık Üst Geçitten - Kasım 21, 2024
- Mehmet Akkaşoğlu Yazdı: Allah’ın Güzel İsimlerinden El_Mütekebbir - Kasım 21, 2024