Suna İlhan Yazdı: PAPATYA FALI

PAPATYA FALI

Hayat; papatya falı gibi anlamsız ve iki tercihten biri değil.

Bazen karşımıza pek çok seçenek çıkabilir.
Kararsız kalmak,
Tercih edememek,
Boş bırakmak da bir seçenektir.

Birisi hakkında, “seviyor” veya “sevmiyor” diye papatyanın yapraklarını tek tek koparmak, bir ümitle “seviyor” çıkmasını beklemek basit bir tercihtir meselâ…

Oysaki bunu anlamanın daha kolay yolları var. Karşındaki insanın gözüne bakarsın: Sana canlı, ışıl ışıl bakıyorsa, seni gördüğü zaman yüzü ölü balık gibi bir ifade almıyorsa, seviyordur.

Yazık değil mi papatyaya?
Hıncını niye onun yapraklarından alıyorsun.

Sevildiğini anlamanın bir alâmeti de “seni ne kadar anıyor” sorusuna verilen cevaptır.

Onun yanındakilere bir sor bakayım; “seni hangi sıklıkta ve ne şekilde zokrediyor????”

Zira, seven sevdiğini her daim dile getirir.

İçi onun sevgisiyle dolu olduğu için, genellikle dışarı da “o” taşar.

Yemek yerken: “O da bu yemeği seviyordu…”

Bir yere giderken: “Bir keresinde onunla da böyle bir yolculuğa çıkmıştık…”

Bir kıyafet giydiğinde: “O, bu elbisemi çok beğenmişti, o yüzden devamlı bunu giyesim var!”

“Onunla günbatımını seyretmiştik, ne zaman gün batsa o geliyor aklıma.”

O kızıyor diye, bir yere gitmekten veya bir şey yapmaktan “gönül hoşluğu” ile vazgeçmen,

“Aaaa, onun ismi…” deyip aynı isimde olan hiç tanımadığın birine sevgiyle bakman,

Ona gönderdiğin (zamane gençliği gibi) “buluşalım mı” mesajına cevap beklerken, telefonun “dıt” sesiyle hemen açman gibi… Elinde ya zaten, her daim onunla mesajlaşmaktan parmakların elektrikleniyor!

Daha onlarca misal verebilirim…

Onunla aynı havayı solumak, aynı şehirde yaşamak bile huzur verir insana. Hiç bir şey yapmasa bile…

Ağzı-dili olmayan papatya nereden bilsin ki onun yapraklarını koparıyorsun.

Ha, bu arada; sevgi demişken…

Sen Allah’ı seviyor musun?!

Hangi sıklıkla O’nu anıyorsun?
O beğendi diye, tesettürünü (göz kapakları dahil) yapabiliyor musun?

O’nunla gündoğumu öncesi sabah namazıda, gün batımı öncesi ikindi namazında ve diğer vakitlerde de beraber olabiliyor musun?

O’ndan gelen “hadi buluşalım” mesajını veren müezzinin; “Hayya-ales’salâh…” demesi seni ne kadar ilgilendiriyor?

Yemeye-içmeye veya başka bir şeye O’nun adıyla başlayabiliyor musun?

O’nun adını duyunca kalbinde bir hareketlenme oluyor mu?

O istedi diye hangi yasakları uyguluyor hangi şeylerden “gönül hoşluğuyla” vaz geçebiliyorsun?

O’nun var olduğu bir dünyada nefes almak, O’nun eserlerini seyretmek bile huzur veriyor mu sana?

Ey papatya!!!
Gel imdadıma!!!

Bu soruların cevabı beni korkutuyor.
Senin yapraklarını koparmak teselli verir bana.
Belki yanlışlıkla sırayı şaşırırım, belki de son yaprak “seviyor” çıkar.

Hayat bu kadar basit mi?

Seven insan, sevdiğini belli eder. Çünkü sevenler hep aynı şekilde davranır. İlk insandan beri…

Hayırlı bayramlar.

Kaynak: Suna İLHAN

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.