Suna İlhan Yazdı: GİYMEYİ UNUTANLAR

GİYMEYİ UNUTANLAR

Yağmur-yağış derken, kar-kış görmeden bir yaz daha geldi. Allah’ın bu seneki takdiri böyleymiş. Elimizden gelen bir şey yok.

Ama elimizden gelenler için de biz sorumluyuz.

Misal, havaların ısınmasıyla birlikte kimi hanım kardeşler kabak çiçeği gibi açılmaya başladı. Kiminde tiril tiril göz alıcı elbiseler kiminde o da yok.

Giymeyi unutanlar, giyinmekten utananlar çıktı.

Cedde ve sokaklar, özellikle sahil kenarında olan yerler et pazarına döndü.

Kalbinde hastalık olanlar için “doyumsuz bir seyir keyfi” çıksa da, Yaratandan hayâ edip yaratılandan göz çeviren her iman sahibi müslüman için “yazlık azap”tan başka bir şey değil..!

Özgürlük adı altında soyunan ve “Bakma kardeşim!” diye kendini savunan bu hatunlar, gerçekten bakılmasını istemiyor mu?

Afrika sıcağında, üzerinde uzun elbiselerle yaşayan kadınların aklına bu serinleme yöntemi niye gelmemiş acaba?

Tahminim o ki, erkekler bakmazsa kadınlar bu kadar açılma ihtiyacı hissetmez.

İstisnalar kaideyi bozmaz ama karşı cinsin dikkatini çekmek için narsistçe hareket eden kadınlar var.

“Beğenilme” arzusunu bir türlü yenemeyen ve “özgürlük” adı altında iffet bayrağını aşağı indiren hemcinslerimiz adına üzülüyorum.

Bilmiyorlar ki, onların özgürlüğü benim bakış alanımı ihlâl ediyor, manzaramı çirkinleştiriyor. Bunun yasal olarak da suç olması gerekmez mi?

Şehirlerdeki çarpık kentleşme neyse kadınların bu hâli de o kadar çarpık. Göze iğreti ve abes geliyor.

Bazıları daiş icabı diye, eteğinin boyunu kısa tutuyor, gerdanını açıkta bırakıyor. Adama sormazlar mı, “Bu neyin işi?” diye. Bakımlı görünmek ayrı “bakılır olmak” ayrı.

Kimi de, nedeni bilinmez, etiyle erkeği dövüyor. Onları nefsiyle aciz bırakmaktan, şaşırtmaktan zevk alan sadistler de var.

Erkek kardeşlerimin sabrı zaten zorlanıyor imtihanları büyük. Yusuf gibi olanların sayısı çoğalsın inşaallah. Lâkin, biz kadınların da zaruret dışında birbirinin diz kapağı ve göbek deliği arasını görmesi haram.

Biz ne yapalım şimdi?

Hangi müslüman ve açık kadın, bizlerin hakkını ödeyebilecek?

Şimdi savunmaya geçerler, anti tez üretir, kalp temizliğinden bahseder, kapalılardaki iffetsizlik örneklerinden filan dem vururlar.

“Başka derdiniz mi yok?” denir.

Olmaz mı? İnsanız, bizim de kalbimizi darlandıran dertlerimiz var. Ama bugünlerde bir de bunlardan dertliyiz. Çare arıyor, kardeşçe bize yardımcı olmalarını diliyoruz.

Rabbim, cümlemize af ve afiyet versin. Eksiklerimizi tamamlamayı, kamil imana ermeyi, amel-i salih işlemeyi nasip etsin.

Kaynak: Suna Ilhan

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.