Soner Duman Yazdı: Üç Şeyi Yapabilirsek …

Üç Şeyi Yapabilirsek…
Hicrî yeni yılın ilk gecesinde hayatımızın bundan sonraki gidişatına dair üç önemli karar alalım…

Üç şeyi yapabilirsek hayatımızda çok büyük bir değişim meydana getirebiliriz.

Rabbimiz her birimizi en güzel kıvamda (ahsen-i takvim) üzere yarattı. Ne var ki bizler, bu fabrika ayarlarımızı kendi ellerimizle bozarak yüce ufuklardan aşağılara doğru düşer olduk.

Hayatlarımızda üç konuda karar alabilir ve bu kararlara sadık kalabilirsek her şey yerli yerine oturacak, bizler fabrika ayarlarımıza dönmüş, dünyanın pislik ve tortularından kurtulmuş, gönül rahatlığı, kalp huzuru, ruh dinginliği içinde asude bir hayata yelken açacağız.

Nedir bu üç husus?

1. Allah’ı razı etmeyi, insanları memnun etmenin önüne almak.

İnsanları memnun etmek, ulaşılamayacak bir gayedir. Her bir insanın bizden beklentisi farklıdır. Birini memnun etseniz, birisi size kızar. Biriyle iyi olsanız, öbürü ile kötü olursunuz.

Hem diğer insanların gözüne girmek, alkışını almak, memnun etmek için kendimizi niçin paralayalım ki? Onlar da bizim gibi etten, kemikten değil mi? Onlar da başkalarını memnun etmek için çalışmıyor mu? Onların bize verebilecekleri sonsuz hazineleri mi var? Bizim arzu ve isteklerimizi karşılayabilecek güç ve kudretleri mi var? Bize zarar verebilecek yetkileri mi var?

Rabbimiz ne buyuruyor?

“Eğer Allah sana bir zarar dokundurursa, onu yine O’ndan başka giderecek yoktur. Eğer sana bir hayır dilerse, O’nun lütfunu geri çevirecek de yoktur.” (Yunus 10/107)

“Allah’ın insanlara açacağı herhangi bir rahmeti tutup hapseden olamaz. O’nun tuttuğunu O’ndan sonra salıverecek de yoktur. O, üstündür, hikmet sahibidir.” (Fâtır 35/2)

Öyle ise insanları memnun etmek yerine bizi yaratan, sahip olduğumuz tüm nimetleri veren Allah’ı razı etmenin peşine düşmek gerekir. Başkalarının bizim için ne söylediklerinden ziyade Allah’ın bizim için ne söylediğine odaklanırsak mesele tamamdır.

Rabbimiz, has müminlerin özelliklerinden bahsederken onların, “hiçbir kınayıcının kınamasından korkup çekinmediklerini” söylüyor. (Mâide 5/54)

2. İç dünyamıza, dış dünyamızdan daha çok önem vermek

Toplum içine çıkacağımızda dışımıza önem ve özen gösteriyoruz. Aman kılık kıyafetim, saçım-başım düzgün olsun diyoruz. Buna bir diyeceğim yok. Ancak iç dünyamıza aynı önem ve özeni niye göstermiyoruz?

Dışımız insanların baktığı yerdir. Allah’ın baktığı yer ise içimizdir.

Allah Resûlü (s.a.v.) ne buyuruyordu?

“Muhakkak ki Allah sizin dış görüntünüze ve mallarınıza bakmaz. Ancak sizin kalplerinize ve amellerinize bakar.” (Müslim)

Öyleyse kalbimizin durumu, kalıbımızın durumundan daha fazla ilgiyi hak etmektedir.

3. Başkalarının kusurlarıyla ilgilenmek yerine kendi kusurlarımızı tespit ve ıslaha odaklanmak

İnsanlar her nedense kendilerine karşı avukat, başkalarına karşı savcı rolünü üstlenirler. Kendi yaptıklarını her daim savunurlar. İyi bir şey yaptılarsa ballandırarak anlatır, kötü bir şey yaptılarsa bu defa bin bir mazeret ileri sürerler. İş başkalarının kusurlarına gelince ise durum tamamen farklı olur. Küçük bir kusuru büyütürler, önemsiz bir mesele yüzünden başkalarının üzerini çizer, dostluklarını bitirir, o kişiyi toplumda afişe etmeye çalışırlar.

Şunu bir yere yazın: “Başkalarında her neyi eleştiriyorsak bilelim ki o husus şu veya bu miktarda bizde de bulunmaktadır.”

Başkasına “ne kadar da dedikoducu” diyen kişi, şöyle bir kendisine baksın, hayatta hiç dedikodu yapmamış mı?

Başkasına “cimri” diyen, kendisinin ne kadar cömert olduğunu bir sorgulasın.

Başkasına “pis” diyen, kendisinin temizliğini gözden geçirsin.

Listeyi uzatabiliriz.

Şimdilerde “kişisel gelişim” adı verilen seküler bir yaklaşım tarzı var. Bizim kültürümüzde “insan-ı kâmil” kavramı vardır. Yani “olgun insan”, hamlıktan ve çiğlikten kurtulmuş, eksikliklerini büyük ölçüde gidermiş insan. İşte bir insanın kâmil olması bu üç hususa bağlı.

Öyleyse hayatlarımızda kemale giden yolda bir adım atmak istiyorsak bu üç hususa mutlaka dikkat etmemiz gerekir. Yoksa maazallah hayatlarımız kemale değil zevâle (yokluğa) doğru gider.

Rabbimiz bizleri, O’nun rızasını önceleyen, iç dünyasını ıslah etmeyi dışını güzelleştirmekten daha önemli sayan, kendi hata ve kusurlarına odaklanıp onları yok etmeye çalışan ve böylece kâmil insan olmaya namzet müminlerden eylesin.

Kaynak: (Soner Duman/1 Muharrem 1446 – 08 Temmuz 2024/Pazartesi)

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.