Soner Duman Yazdı: Niçin Salâvat Getiriyoruz?

NİÇİN SALÂVAT GETİRİYORUZ?

İnsanların zaman zaman sorduğu sorulardan birisi de şudur:

“Yüce Allah Kur’an’da biz müminlere resûlüne yönelik salât ve selâmı emrediyor. Allah Resûlü Allah’ın en sevdiği kul olduğundan başkasının salât ve selâmına ihtiyacı yoktur. Bu salât ve selâm onun değerine değer katmamaktadır; çünkü o zaten değerlidir. Şu halde bizim salât ve selâmımızın hikmeti nedir?”

Buna cevap vermeden önce salat ve selâmın emir ve teşvik edildiğini gösteren bir iki nassa yer verelim.

Rabbimiz şöyle buyuruyor:

“Allah ve melekleri, Peygamber’e salât ederler. Ey müminler! Siz de ona salât edin ve tam bir teslimiyetle teslim olun.” (Ahzab, 56)

Bu âyette Allah’ın salât etmesi demek; resulünün sözünü tasdik etmesi, onu yardımıyla desteklemesi, şanını yüceltmesi, günahlardan koruması anlamına gelmektedir.

Meleklerin salât etmesi de onun için dua etmesi, destek olması, yanında yer alması anlamına gelmektedir.

Müminlerin salât etmeleri ise Allah Resûlü’nün davasını benimseyip sahip çıkmaları, ona can ve mallarıyla destek olmaları, belirli sözleri söylemek suretiyle Yüce Allah’a onun için dua etmeleri anlamına gelir.

Şu hadis de salâtın önemini göstermektedir:

Ubey bin Kâb (r.a.) Allah Resûlü’ne “ben sana çokça salât ediyorum. Salâtımın ne kadarını sana ayırayım?” diye sordu. Allah Resûlü “ne kadarını istersen” buyurdu. Ubey “dörtte bir olur mu?” dedi. Allah Resûlü “sen ne kadar istersen olur, ama bundan fazla yaparsan senin için daha hayırlı olur” dedi. Bunun üzerine Ubey “yarısı olur mu?” dedi. Allah Resûlü “sen ne kadar istersen ama bundan fazla yaparsan senin için daha hayırlı olur” dedi. Bunun üzerine Ubey “salatımın üçte ikisini sana ayırsam ne dersin?” dedi. Allah Resûlü “sen ne kadar istersen olur, ama bundan fazla yaparsan senin için daha hayırlı olur” dedi. Bunun üzerine Ubey “salâtımın bütününü sana ayırayım o zaman” dedi. Bunun üzerine Allah Resûlü şöyle buyurdu: “O zaman senin dert ettiğin şey giderilir, günahın bağışlanır” buyurdu. (Tirmizî, Ebvâbu Sıfati’l-kıyame, 23)

Salâtın önemi ile ilgili daha pek çok hadis bulunmaktadır.

Şimdi tekrar ilk sorumuza geri dönerek cevaplamaya çalışalım:

Allah Resûlü’ne salât etmek demek Allah’tan başkasına yalvarıp dua etmek anlamına gelmez, aksine Allah’a hitap ederek resûlüne salât etmesi (onu yüceltmesi, bağışlaması, destek olması) için dua etmek anlamına gelmektedir.

Allah Resûlü’ne salât etmek demek Yüce Allah’a, insanlığa dini tebliğ etmesi için Hz. Muhammed Mustafa’yı (s.a.v.) gönderdiği için şükretmek, Allah’ın o elçinin mesajını, şanını yüceltmesi için talepte bulunmak demektir.

Siz salâvat getirdiğinizde “âlemlere rahmet olarak gönderilen”, “büyük bir ahlak üzere olan” Allah’ın elçisini en büyük nimet olarak bildiğinizi ifade etmiş oluyorsunuz.

Siz salâvat getirdiğnizde Allah Resûlü’nün davasına her daim sahip çıktığınızı, onun ardında yer aldığınızı, onun ordusunun bir neferi olduğunuzu ilan etmiş oluyorsunuz.

Siz salâvat getirdiğinizde her salâvat ile ahdinizi bir kere daha tazelemiş oluyorsunuz.

Siz salâvât getirdiğinizde kendiniz dahil hiçbir beşerin söz, görüş ve fikirlerini Allah’ın elçisinin önüne geçirmeyeceğinizi ifade etmiş oluyorsunuz.

Siz salâvât getirdiğinizde yer yüzünde en üstün insan olarak Allah Resûlü’nü gördüğünüzü ilan etmiş oluyorsunuz. Onun dışında hiç kimseyi mutlak otorite olarak görmediğinizi, hiçbir beşerin sevgisini onun sevgisiyle bir tutmayacağınızı ilan etmiş oluyorsunuz.

Günümüzde sanatçı, artist, sporcu gibi kimselerin adeta tanrılaştırılarak sevildiği, tapınıldığı bir ortamda siz “Allahümme” diye başladığınız salâtta Allah’tan başka ilah tanımadığınızı, onun elçisi dışında hiçbir beşere üstünlük vermediğinizi ifade etmiş oluyorsunuz.

İşte şimdi niçin Allah Resûlü’nün Ubey’e “ne kadar çok salât edersen senin için o kadar iyi olur” demesinin sırrını anlıyoruz. Çünkü kişi her salât getirdiğinde “Rab olarak Allah’a, din (hayat nizamı, dünya görüşü) olarak İslam’a, Resul [önder, lider) olarak Hz. Muhammed Mustafa’ya razı olduğunu” ilan etmekte, bu dünyadaki duruşunu, görevini, varlık sebebini dile getirmektedir.

Bütün bu sebeplerle salât hem bir dua, hem bir parola, hem bir mesaj hem de bir kimlik ilanıdır.

Sünnette salâtın pek çok çeşidine yer verilmektedir. Bunlar içinde en üstünü namazda okuduğumuz salli-bârik dualarıdır. Biz de bu dualarla bitirelim:

“Allah’ım! İbrahim’e ve âilesine salât ettiğin gibi Muhammed’e ve onun âilesine de salât eyle. Şüphesiz ki sen övgüye layık olansın ve şeref sahibisin.”

“Allah’ım! İbrahim’i ve âilesini bereketli kıldığın gibi Muhammed’i ve onun âilesini de bereketli kıl. Şüphesiz ki sen övgüye layık olansın ve şeref sahibisin.”

Kaynak: Soner Duman/11.Rebîülevvel.1445/26.Eylül.2023/Salı

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.