Soner Duman Yazdı: İslâm’ın Allah İnancı…
İslâmın Allah İnancı…
Bir videoya denk geldim. Videodaki şahıs “Allah’a inanıyor musunuz?” sorusuna “inansam ne olur inanmasam ne olur? Allah’ a inanmak hayatımıza bir değer katıyor mu ki?” diyordu. Konuşmasının devamında aynı şeyi namaz için de söylüyordu: “Namaz kılsan ne olur kılmasan ne olur? Namaz kılmak bir değer üretiyor mu? İnsanı daha ahlaklı kılıyor mu?”
Bu düşünce tarzı bu şahsa özgü olmayıp bir zihniyeti ortaya koyuyor. Bu zihniyete göre “Allah’a inanmak”, tamamen zihinsel, soyut bir kavrama indirgenmiş. Sanki Allah’a inananlar, matematikteki pi sayısı gibi zihinsel bir kavramın varlığını kabul etmişler, hepsi o kadar.
Oysa Allah’a inanmak demek, Allah dediğimiz varlığın zihnimizde bir kavram olarak veya zihnimiz dışında bir gerçeklik olarak var olduğunu kabul etmeye indirgenemez. Bu, İslam’ın Allah inancı olmayıp olsa olsa deizmdeki veya tahrif edilmiş dinlerdeki tanrı inancı olabilir.
İslam’ın Allah inancı, sadece Allah diye bir varlığın var olduğunu kabul etmek değildir! Bunu, İslam’ın geldiği topraklardaki Mekke müşrikleri de kabul ediyordu!
İslam’ın Allah inancı, Allah’a bütün sıfatlarıyla birlikte inanmaktır. Bu sıfatların her biri insan hayatına, yaşantısına, ahlakına, tavır ve davranışlarına yön veren sıfatlardır.
Ben Allah’ın Rahman ve Rahîm olduğuna inandığımda O’nun rahmetine erişebilmek için davranışlarımı O’nun istediği kıvama çekmek zorunda olduğumu kabul ediyorum demektir.
Ben Allah’ın her şeyi gören, her sözü işiten, kalplerden geçeni bilen bir ilah olduğuna inandığımda davranışlarıma, sözlerime, iç düşüncelerime dikkat etmem gerektiğini düşünüyorum.
Ben Allah’ın adalet sahibi olduğuna inandığımda, yaptığım her bir davranışımdan hesaba çekileceğime, zerre miktarı hayır ya da şer işlemişsem bunun karşılığını göreceğime inanıyorum. Nefsimizin ölçüsüz arzu ve isteklerine gem vurmam gerektiğini, heva ve arzularıma set çekmem gerektiğini kabul ediyorum.
Allah’ın hangi sıfatını ele alırsanız alın bu sıfatların her birine inanmak benim hayatımda inançlarımı, tutum ve davranışlarımı doğrudan etki eden şeylerdir.
Sadece Allah inancı değil, diğer iman esasları da böyle.
Ben “melek” diye bir varlığa iman ettiğimde sadece soyut bir şeyin varlığını kabul etmiş olmuyorum. Görünen âlemin gerisinde bir de görünmeyen âlemin var olduğunu, bu âlemde yapıp ettiğim her şeyin melekler tarafından kayıt altına alındığını, hiçbir zaman yalnız olmadığımı düşünüyorum. Hiç kimsenin görmediği bir yerde bile takip altında olduğumu düşünüyorum, davranışlarıma buna göre yön veriyorum.
Ben peygamberlere inandığımda, hayatımda kendilerini örnek, önder ve rehber edineceğim kimseler bulunduğunu, onların davranışlarına göre hayatımı düzenlemem gerektiğini kabul etmiş oluyorum.
Ben kitaplara inandığımda hayatımda uymam gereken kurallar bulunduğunu kabul etmiş oluyorum.
Âhiret gününe inandığımda bir sınavda olduğumu, her davranışımın karşılığının bir gün görüleceğini kabul etmiş oluyorum.
Kadere iman ettiğimde, evrende meydana gelen her şeyin bir ölçüye göre yaratıldığını, Allah’ın bilgisi, iradesi ve kudreti ile meydana geldiğini, yaptığım iyilik ve kötülüğün sorumluluğunun bana bırakıldığını, tercihlerimden sorumlu olduğumu kabul etmiş oluyorum.
Hangi iman esasını alırsanız alın bunların hiçbirisi zihinsel, soyut, hayata yansımayan kabuller değil. Bunların tamamı hayatımın her bir anına yön veren ve beni faziletli, erdemli davranmaya sevk eden hususlar.
“Eğer öyle ise niçin iman edenlerde bu değerleri, üstün davranışları göremiyoruz?” diye sorulabilir.
İmanı hayata yansıtmada problemler olabilir. Bu durum, imanın kendisinin yanlış olduğunu göstermez. Siz bir yemek tarifi kitabındaki yemeği doğru dürüst yapmayı beceremediğinizde bunun suçlusu o kitap olmaz, siz olursunuz. Uygulamadaki yanlışlardan hareket ederek bir kuralı, teoriyi, yapıyı eleştirirsek yeryüzünde hiçbir kurum, yapı ve kural kalmaz. Çünkü uygulamada illa ki başarısızlıklar olur.
Her gün trafik kazaları meydana geliyor ve onlarca kişi yaralanıyor, ölüyor, maddî hasarlar meydana geliyor. Bu durum karşısında siz, “demek ki trafik kuralları kazaları önlemede başarısız” diyebilir misiniz? Tabi ki hayır! Bu durumda biz ne diyoruz: “Lütfen trafik kurallarına hassasiyetle uyalım” diyoruz değil mi? İşte aynı şey İslam’ın hükümleri için de söz konusu.
Rabbimiz, bizlere kendisinin razı olacağı şekilde iman edip salih ameller işlemeyi nasip eylesin. Bizleri imandan, İslam’dan ve ihsandan ayırmasın.
Kaynak:(Soner Duman/14.Ramazan.1444/05.Nisan.2023/Çarşamba)
- Mehmet Ali Abakay Yazdı: Kitap Fuarı mı Çocuk Kitap Panayırı mı? - Kasım 25, 2024
- İstasyon Mahallesi’ne Ulaşım Artık Üst Geçitten - Kasım 21, 2024
- Mehmet Akkaşoğlu Yazdı: Allah’ın Güzel İsimlerinden El_Mütekebbir - Kasım 21, 2024