Soner Duman Yazdı: Güne Nasıl Başlamalı ve Nasıl Bitirmeliyız?

Konumuz, her günün sabahında ilk olarak yapmamız ve her günün akşamında son olarak yapmamız gereken şey ile ilgili.

Sabah uyandığımızda aklımıza ilk olarak ne geliyor? Nasıl bir düşünce ile uyanıyoruz?

Eğer ilk olarak aklımıza o gün içinde yapmamız gereken işler listesi geliyorsa o zaman hayatımızın gidişatında bir değişiklik yapmanın vakti gelmiş demektir.

Çoğu zaman günlük hayatın koşuşturmacası bir girdap gibi bizi kendisine çeker.

Bir ev hanımı sabah kalktığı andan itibaren kahvaltı hazırlamak, çoluk-çocuğu okula hazırlamak, evi temizlemek, bulaşık, çamaşır, yemek yapmak gibi günlük rutin işleri düşünür.

Bir öğrenci sabah kalktığı andan itibaren o gün okulda var olan dersleri, şayet sınav olacaksa sınavı, ödevi düşünür.

Bir işçi sabah kalktığı andan itibaren kahvaltısını yapıp hemen yola koyulmayı, servise, dolmuşa, otobüse yetişerek iş yerine vaktinde gitmeyi, o gün işyerinde yapması gereken işleri düşünür.

Bir esnaf gün içinde yapacağı ödemeleri, gelecek malları, dükkânda yapılacak sayımları, düzenlemeleri düşünür.

İnsanın bunları düşünmesi kadar doğal bir şey yoktur. Buradaki sıkıntı insanın, “gözünü ilk açtığı anda” doğrudan doğruya bu dünyevî meşgalelerin zihnine yüklenmesidir. Oysa şuurlu bir mümin uykusundan uyanıp da gözünü ilk açtığı anda her şeyden önce bir güne daha sağ-salim başlamış olması sebebiyle Rabbine hamdederek yatağından doğrulur. Peygamberimizin (s.a.v.) her gün ilk uyandığında dediği gibi “Bizlere [uyku yoluyla] ölümü tattırdıktan sonra tekrar dirilten Allah’a hamdolsun” der. Ne kadar önemli bir dua! Gerçekten de bizler, uyuduğumuzda yarı ölü bir duruma intikal ederiz. Artık dış dünya ile irtibatımızı koparırız. Nice insanlar var ki bir daha uyanamazlar ve yarı ölüm olan uyku, tam ölüme dönüşür. Rabbimiz ne buyuruyor?

“Allah, ölenin ölüm zamanı gelince, ölmeyenin de uykusunda iken canlarını alır da ölümüne hükmettiği canı tutar, ötekini muayyen bir vakte kadar bırakır. Şüphe yok ki, bunda iyi düşünecek bir kavim için ibretler vardır.” (ez-Zümer 39/42)

Eğer uyanabilmişsek imtihanımız bitmemiş, bize bir fırsat daha verilmiş demektir. Ve eğer ölmemişsek, hiçbir şey için geç değildir. Ölüp de Rabbimizin huzuruna gitmiş olsaydık, dünyada iken ihmal ettiğimiz, ertelediğimiz şeyler için pişman olacak “Rabbim bana bir gün daha müsaade etsen de ihmal ettiğim şeyleri yapsam” diye süre isteyecektik. Farz edelim ki durum böyle oldu ve Rabbimiz bize bir gün daha müsaade etti. İşte bugünü öyle değerlendirmek gerekir.

Sabah ilk uyandığımızda canımızı tenimizde tutan Allah’a hamd ve şükrettikten sonra ilk düşünmemiz gereken şey o gün içinde Rabbimize karşı görevlerimizdir. Bu sebeple ilk olarak şunları aklımıza getirmemiz gerekir:

“Güne sabah namazı ile başlayacağım. Bugün içinde Rabbimin emirlerine ve yasaklarına riayet edeceğim. Bugün hayatımın son günü olabilir. Bir daha fırsatım olmayabilir. Onun için gün içinde her şeyden daha önce ve önde Rabbimin rızasını esas alacağım.”

Daha sonra da o gün içinde insanlarla olan ilişkimizi düşüneceğiz. En yakınımızdaki aile fertlerinden başlayarak “bugün Allah izin verirse ailemdeki fertlere karşı şu sorumluluklarımı yerine getireceğim, iş yerinde şunları yapacağım, okulda şu şekilde hareket edeceğim” şeklinde planlama yapacağız. Kendi kendimize hiç kimsenin hakkını yemeyeceğimize, kimseyle tartışıp didişmeyeceğimize, herkesle İslam ahlakı çerçevesinde münasebette bulunacağımıza dair söz vermeliyiz.

Allah Resûlü’nün (s.a.v.) her sabah güne başlarken yaptığı duaları (en azından birkaçını) yapabilirsek o gün, bizim için hayırlı, bereketli, huzurlu geçecektir.

Her günün akşamında başımızı yatağa koyduğumuzda da bu defa, sabahleyin aldığımız kararları uygulayıp uygulamadığımız konusunda kendimizi hesaba çekmek gerekir. “Bugün Rabbimin emrettiklerini yerine getirdim mi? Yasakladıklarından kaçındım mı?” diye düşüneceğiz. Yaptığımız iyilikler, ibadetler için şükredecek, gün içinde bilerek ya da bilmeyerek işlediğimiz günahlar, kötülükler için tövbe edeceğiz. Sonra “bugün, muhatap olduğum insanlarla ilişkilerimde Rabbimin ölçülerine uyabildim mi? Hiç kimseyi kırdım mı? Bir kimsenin hakkını yedim mi? En yakınlarımdan başlayarak herkesin hak ve hukukunu gözettim mi?” diye kontrol edeceğiz. Şayet bu konularda düzgün davranmışsak şükredecek, eğer bir kusur ve ihmalkârlığımız varsa bunun için tövbe edip ertesi gün daha dikkatli olmaya, hakkını yediklerimizle helalleşmeye gayret edeceğiz.

Evet dostlar… Şuurlu bir müminin güne başlarken ve günü bitirirken tavır ve durumu yaklaşık olarak böyle olmalı. Bunu ne kadar başarabildiğimiz veya başarabileceğimiz ayrı bir husus ama en azından bu yolda gayret göstermeliyiz. Tamamını yerine getiremediğimiz bir şeyi tamamen terk etmek doğru olmaz.

Rabbimiz ömrümüzün her gününü hayırlı, bereketli, rızasına uygun eylesin.

(Soner Duman/20.Ramazan.1443/21.Nisan.2022/Perşembe)
Kaynak: Soner Duman

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.