Şık’a Yumruk Şık Olmadı Ama

Şık’a Yumruk Şık Olmadı Ama

Ee kardeşim! Sen de tüm tahrikkâr sözleri üstümüze boca ettin. Kürsünün dokunulmazlığı var ama o devlet için. Şahsın yumruğunu yemeye azmetti isen buna dokunulmazlık yok. Ne demek “Sizden başka terörist yok?” Ne demek “Meclis sıralarında oturan ve Ak Partiye oy verenlerin en büyük terörist olması?”

Can Atalay adlı şahıs Gezi olaylarında devleti yıkmaya teşebbüs edecek, halkı tahkir edecek ve TBMM’ye gelecek öyle mi? Oh ne ala! Devleti yıkmaya teşebbüs etmek suç değil. Milleti isyana teşvik etmek suç değil. Milletin helal oylarıyla işbaşına gelmiş olan hükumeti yıkmaya teşebbüs suç değil.

TBMM’dekiler terörist ise teröristin tanımını da değiştirin o zaman? Dağda gezip memlekete kurşun sıkmak suç değil. Gencecik polise, askere kurşun sıkmak suç değil. Ayrı bir devlet kurmak için çalışmak suç değil. Sadece suç 5816!…

Latife Hanımın Hatıralarını yayınlamak suç! Rıza Nur’un Hayat ve Hatıratım adlı kitabı serbest lakin içeriğinden konuşmak suç!

Osmanlıyı yıkmak suç değil lakin Osmanlıyı özlemek suç…

Ne ala memleket.

Köpekler salınmış, taşlar bağlı.

Alpay Özalan’ın yumruk atması hoş değil ama neylersin; bir adama yumruktan başka yol bırakmamışsan.

Vaktiyle bir kral soytarısına: “Şu anda sarayımda bulunanları bir hayvana benzet.” demiş. Kendinden çok emin. Kendisini mutlaka aslana veya kuşa v.s benzetecek ve misafirlerine karşı gurur taslayacak. Soytarı başlamış: “Sen kaplana benziyorsun. Sen güvercine benziyorsun. Sen balığa benziyorsun. Böyle söylerken kral kendini işaret ederek “bana, bana” diyormuş. Nihayet “Kral da ayıya benziyor” demiş. Kralın çok zoruna gitmiş bu benzetme.

-Nee? Ayıya mı? diye sormuş.

-Evet, ayıya cevabı üzerine: “yakalayın ve hapse atın şu adamı” demiş.
ÖNE ÇIKAN VİDEO

Vezir adamı götürürken demiş ki; “Yahu! Kral hiç ayıya benzetilir mi?”

Adam: Ben de biliyorum ayıya benzetilmeyeceğini ama ne yapayım ayıdan başka bir şeye benzemiyor ki!”

Ahmet Şık’a da bu yumruk yakışmadı ama ne yapsın Alpay Özalan? Yumruktan başka bir şeyi hak etmedi ki!!…

Dağlarda vatanı bölmeye çalışan ifritlere karşı devleti canla başla kollayan adama terörist dersen sonunda “Hak sillesinin sadası yoktur, Bir vurdumu da devası yoktur.” Olur iş.

İRAN NE ZAMAN VURACAK?

Tahminen ….. Şey! Vuracak vurmayacak… Papatya falı…

İran gibi bir devlet önceden haber verir mi? ”Ben yarın gece gizlice gelirim. Sen dışarı çık. Bekle. Seni alır dağda bir sahipsiz ev var; oraya kaçarız. Aman kimse duymasın.”

Yahu bu kız kaçırma işleminde olur. Sanki İran, ABD ile nikâhlanıyormuş gibi. Dünya halkının gözünün içine baka baka söylüyor.

Kavgada ilk yumruğu yediğinde karşı tavır gösterir, cevap verirsen bir şeyler yaparsın. Yediğin yumruğun şiddetini ölçmeye kalktığında ya sakin kafa ile düşünürsün ya da araya girenler olur.

İran, kavgayı nasıl devam ettireceğini düşünürken bir yandan da “biri aramızı bulsun” beklentisine yatıyor.

“Biri aramızı bulsun” beklentisine. Yok yok. İran… Senin harcın değil savaşmak.

BU ÜLKENİN KURTULMASI MÜMKÜN

Eğer inananlar olarak şu üç okul öğrencilerinden Fen Lisesi, Proje Okulları ve Sosyal Bilimler Liseleri öğrencileri ile Türkiye’de isim yapmış belli başlı üniversitelerin belli başlı fakülteleri öğrencilerine burs verirsek ve onlarla haftada bir Zoom üzerinden ders yaparsak, zaman zaman onları yemeğe, kampa, geziye götürürsek ve onlara Allah, Peygamber, Tarih, Bayrak ve vatan şuuru, Türkiye’nin âli menfaatlerini ve İslam Dünyasına baş olması sevdasını aşılayabilirsek bu millet kurtulur. Bu proje diğer Müslüman ülkelerce de benimsenir ve o ülkelerdeki parlak beyinler de bilim ve dini kardeş bilerek yetişir ve kurtulurlar.

Müslümanlar zenginlikte, Siyasette ve Bilimde başı çekerse melun İsrail ve taifesi nal toplar.

Artık yurt yapma zamanı değildir. Artık vakıf kurup öğrenciye burs verme zamanı değildir. İlla burs verilmeli ama ders de yapılmalıdır. Öğrenci takip edilmelidir.

Bizim elimizde tebliğden başka seçenek ve metod yok. Peygamberin elinde de başka bir metod yoktu.

Bu vakte kadar kurulan vakıflar hep bu maksatla kuruldu ancak bugün devletin yurtları ihtiyacı karşılıyor. Geriye kalıyor: Öğrenciye burs vermek ama o öğrenciyi takip etmek ve onunla ders yapmak…

Bundan başka bir yol bilen varsa söylesin.

Camilerin duvarlarını süslemek için milyarlarca para harcanması İslami bir hizmet değildir. Sadece gösteriştir.

Allah gösterişten beri buyursun. Üç yıldır bu proje üzerinde çalışıyoruz.

Vesselam.

Kaynak: İdris Günaydın

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.