Sadettin Bayram Yazdı: Sivrihisar Dedikleri…

SİVRİHİSAR DEDİKLERİ
SİVRİHİSAR DEDİKLERİ, DÖVME SUCUKTUR YEDİKLERİ, BAMYA ÇORBASIDIR İÇTİKLERİ, NASRETTİN HOCADIR GÜLDÜKLERİ…

Bilecik – Ankara seyahatlerimizde karşıdan bakar geçerdik. 60 lı yılların sonu ve 70 yıllardan bahsediyorum tabii. Karşıdan bakınca hiç yok görünen bu kadim ve tarihi ilçemize varınca hiç yok dediklerimizin bir çok olduğunu gördük.
Burada bir çok medeniyetin ayak izlerini rahatlıkla görmek mümkündür.
Şairin dediği gibi “ Bastığın yerleri toprak deyip geçme tanı” düsturuna uyarak biz de bastığımız ve geçtiğimiz yerleri tanıma gayretinde olmaya gayret ediyoruz.
Ankara istikametinden Afyon, İzmir, Eskişehir, Bilecik, Bursa ve Çanakkale istikametine giderken Polatlı Askeri Kışla ve Gordion kavşağını geçince Askeriyenin yaptığı yıllardır ağaçları gelişmeyen orman karşılar sizi. Daha sonra taş ve kireç ocakları mozaik işletmelerini yolun sağında ve solunda görmeniz mümkündür.
Babadat’a girerken Nasrettin Hoca Köyünün tabelasını raslarsınız. Sağlı sollu Otobüs mola istasyonları yolcuları memnun etme gayretiyle tesislerini güzelleştirdiklerini, geliştirdiklerini, cazip hale getirdiklerini görürsünüz. Hocamızın eşeğe ters binmiş heykeli de buralardadır. Buralar da dövme sucuk, haşhaşlı ve ballı gözleme gözleme yemeniz mümkün. Bence değer. Ben her gidişimde ve gelişimde molamı Sivrihisar Şoförler derneğinde veririm. Çocuklarım ve torunlarım buna alıştılar. Bu defa ben eşimim, kızların annelerinin, torunlarımda anneannelerinin kabrini ziyaretimiz dönüşünde Sivrihisar’a uğrama kararı verdim.
Sivrihisarı, Merhum Zafer İçyer, Merhume55 Eşim Sebehat, Abdullah Yılmaz Hocam ve Molla İhsan Özen ayrı zamanlarda ziyaret etmiştik. Bu defa çocuklarım ve torunlarımla ziyaret ediyorum. İlk defa sevgili karım Sebehat aramızda olmadan seyahat etmenin acısı ve elemiyle Sivrihisar’a geldik.

SİVRİHİSAR BELEDİYESİNİN VERDİĞİ BİLGİLERE GÖRE:
Sivrihisar tarihine deyinmeden önce Sivrihisar’ı biraz tanıyalım; “””Sivrihisar Eskişehir’in en büyük ilçesidir. İlçe merkezi, Ankara, Eskişehir ve İzmir karayollarının kesişme noktası üzerindedir. Çal Dağı’nın uzantısı olan volkanik bir kaya kütlesinin eteğinde, gökyüzüne doğru yükselen sivri kayalıklarıyla dikkat çeker. İlçeye ismini bu kayalıklar vermiştir. Kayalıkların Hisarönü-Balkayası mevkiinde Eskişehir Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü’nce boyalı kaya resmi tespit edilmiştir. Kaya yüzeyine kırmızı boya ile at, insan ve köpek figürlerinden oluşan bir sahne resmedilmiştir.
Turizmde marka kent olma yolunda emin adımlarla ilerleyen Sivrihisar, Eskişehir’in en büyük ilçesidir. Çal dağının uzantısı olan volkanik bir kaya kütlesinin eteğinde, gökyüzüne doğru yükselen sivri kayalıklarıyla dikkat çeker. Ankara, İzmir ve Eskişehir yollarının kesişme noktasındadır. Eskişehir’e 100, Ankara’ya 135, Afyonkarahisar’a 120, İzmir’e 448, İstanbul’a 427, Çanakkale’ye ise 520 kilometre uzaklıktadır.
Tarihi, kültürü, doğası ve turizmiyle Nasreddin Hoca’nın da dediği gibi Dünyanın Merkezi olan ( Yani dünyanın merkezi Çorum değildir.)SİVRİHİSAR, Özgün mimari dokusu, tarihi eserleri, önemli şahsiyetleri, kültürel değerleri, doğa sporları, doğal ve yaban hayatı, endemik türleri içeren flora ve faunasıyla, keşfedilmemiş bir turizm beldesidir. Tarihi yolların kesişme noktasında Friglerden, Romalılardan, Selçuklulardan, Osmanlılardan devraldığı birçok miras ile ziyaretçilerin ilgisini çeken Sivrihisar, ünlü kral yolunun geçtiği ve Kibele tapınağının bulunduğu Pessinuss, üç kıtadan kuşların konakladığı Balıkdamı Kuş Cenneti, Anadolunun en büyük ikinci kilisesi Ermeni Kilisesi Surp Yerortuyun ve başta Anadolu’nun en büyük ahşap direkli Camilerinden Ulu Cami olmak üzere onlarca tarihi camii, mescit, çeşme, hamam, eski mahallelerde zamanın donup kaldığı hissini vermektedir..Sizin anlayacağınız Ulu Cami 846 yıldır kıyamdadır..”””

SİVRİHİSAR’DA YAŞAYAN MEŞHURLAR
Nasrettin Hoca
Türk mizahının en büyük nüktecisi ve halk filozofu, dünyayı güldüren ve düşündüren adam. Nasreddin Hoca 1208 yılında Eskişehir’in Sivrihisar ilçesinin Hortu köyünde doğmuş ve ilk eğitim öğretimini burada tamamlamıştır. Anadolu’nun çeşitli vilayetlerinde müderrislik kadılık
görevlerinde bulunmuş, ömrünün sonlarına doğru doğduğu topraklar olan Sivrihisar’a gelerek burada vefat etmiştir..Her ne kadar Akşehirliler Hocamıza güzel bir türbe yapmışlarsa da merhumun kabri Sivrihisar’dadır. Elde bunu ispatlayan belgeler vardır. Hocamız büyük bir iştiyakla Akşehir Gölüne maya çaldı. Maya tutsaydı Akşehir de kalabilirdi. Tutmayınca memleketi Sivrihisar’a döndü. Onun adıyla anılan Babadat’ın güneyinde 4 km. mesafede köy vardır.
Aziz Mahmud Hüdai Hazretleri, İstanbul’un ilk belediye başkanı ve ilk kadısı Osmanlı alimi Hızır Bey, Fatih Sultan Mehmed’e sadrazamlık yapmış mutasavvuf Sinan Paşa, Türk edebiyatının önemli isimlerinden Mehmet Kaplan, Çandarlı Kara Halil Hayrettin Paşa, Şeyh Seyit Mehmet Suzeni, İstiklâl Harbinde ilk kurşunu atan Mülazım Ahmet Hamdi Efendi (Şeyh Yusuf Baba. Somuncu Baba’nın oğlu Yusuf Hakiki ile karıştırmayalım.) gibi şahsiyetler Sivrihisar da doğmuşlardır.

SİVRİHİSAR’IN FOKLÖRÜ VE KÜLTÜRÜ
Giysi İncili küpesi, cebesi, 5 bacalı kilimi ve asırlar boyu çeşitli uygarlıkların uğrak yeri olması nedeniyle Sivrihisar zengin mutfak kültürünün özelliklerini taşımaktadır. Keşfetme arzusu ile yollara düşmüş olanların, gezginlerin, tarihin ayak izlerinden yürümek isteyenlerin ve huzur arayanların durağıdır Sivrihisar.
Sivrihisar Yemekleri İlçe, tarih boyunca çeşitli medeniyetlere kuçak açması ve asırlar boyu çeşitli uygarlıkların uğrak yeri olması nedeniyle Zengin bir mutfak kültürünün özellikleri taşımaktadır. Yurdumuzun kilit bölgesinde bulunması, kuzeyden-güneye ve doğudan-batıya geçiş yolu üzerinde yer alması nedeniyle çeşitli medeniyetlerin yemek kültürleriyle büyümüş ve gelişmiştir. Tarihi zenginlikler ile çeşitli kültürlerin Sivihisar`da yaşaması bu şirin ilçemizi yeme içme kültürünü geliştirmiş ve ilçeye apayrı bir zenginlik katmıştır. Sivrihisar`da enfes lezzetleri sizleri bekliyor.

Sivrihisar’ın dövme sucuğu oldukça meşhurdur ve çok lezzetlidir. Pekmezinin ayrı bir özelliği vardır ki bala yakın enerji verir. Standart baklavası ve muska baklavası nın lezzetine doyum olmaz. Patlıcan reçeli, su böreği, sarmasının da ayrı bir özelliği vardır. Hele bamya çorbasını içmeniz bedeninize ayrı bir rahatlık verecektir. Ballı ve haşhaşlı gözleme bana çok kilo yapıyor. Dövme sucuktan bahsetmesem iyi olurdu, hemen acıkıyorum. Yozgat’lılar arap aşlarıyla öğünürler. Esasen arap aşı Sivrihisar’da yenir dersem Çapanoğulları bana kızmasınlar.

GEZİLMESİ GEREKEN YERLER

Açıkhava Heykel Müzesi, Nasrettin Hoca Anıt Mezarı ve kızının kabri, Ulu Camii, Alemşah Kümbeti, Kilim Müzesi, Saat Kulesi ve Seyir Terası, Surp Yerotutyum Ermeni Kilisesi, Tarihi evleri, Pessunus Antik Kenti gibi gezilmeye değer yerleri vardır.
Merkezde Zaimağa konağı Kurtuluş savaşında TBMM nin ilk defa toplandığı yerdir.
Okumakla yetinmeyiniz, gezdikçe, gördükçe tarihin fısıltılarını duyacaksınız. Şehrin dinamiklerini ve ruhunu görecek, ruhunu hissedeceksiniz.

ULU CAMİ

Çocuklarımla caminin içine girmeden işte Sivrihisarın ruhu burasıdır. Dedim. (Ankara’nın Hacı Bayram’ı, İstanbul’un Eyup Sultan’ı, Bursa’nın ve Afyon’un Ulu Camisi gibi ) Camiye girince torunum Sümeyra’nın neşesini görmeye değerdi, Bir ara minbere bile çıktılar. İçimiz açıldı, ruhumuz rahatladı.

77 Diyarın 67 direkle tuttuğu saf, Horasandan İstanbul’a uzanan bir cem hikâyesi, Sivrihisar’ın Ulu Camii. Kılıç mescid caminden minber, hayır hasenat ile minare, Konya’dan Mevlana, İstanbul’dan Hızır bey, Horasandan Hasan bin Mehmet’in safının omuzunda yüz yıllara meydan okuyor.
8 Asırlık Ulu Cami Aynı anda 2500 kişinin ibadet edebileceği Sivrihisar Ulu Cami, Selçuklu döneminin şaheser yapıtlarından günümüze ulaşan Anadolu’daki en büyük ahşap direkli camilerin nadir örneklerinden biridir. İlçenin merkezinde, kapladığı alan ve diğer özellikleri ile ULU kelimesi bu eserde tam anlamını bulmaktadır.
Selçuklu döneminden günümüze ulaşan Anadolu’nun en büyük ahşap direkli camisidir. Şehrin merkezinde, kapladığı alan ve diğer özellikleri ile ulu kelimesi bu eserde tam anlamını bulur. Caminin en eski kitabesi 1231 -32 tarihini taşımaktadır. İlk yapının banisi Sivrihisarlı kadı Leşker Emir Celaleddin Ali Bey’dir. Yapı, bugünkü biçimine 1274 tarihinde Mevlana Celaleddin Rumi’nin müritlerinden ve III. Gıyaseddin Keyhüsrev’in naiplerinden Mikail bin Abdullah (Emineddin Mikail)tarafından kavuşmuştur. Fatih Sultan Mehmet dönemi kadılarından, İstanbul’un ilk Kadısı Hızır Bey bu camiyi 1440 yılında onartmıştır.
Sivrihisar Belediyesinin 2015 yılında yapmış olduğu başvuru sonucunda alınan kararla UNESCO Dünya Mirası geçici listesine eklendi.
Ulu Cami 1485 m2’lik bir alana kuruludur. Çatısını 67 adet ahşap direk taşımaktadır. Bu direklerin 19 tanesinin üzerinde mermer sütün başlığı vardır. Direklerden altı tanesinin üst bölümleri rozet, palmet, geometrik ve bitkisel motiflerle bezenmiştir. Direkler üzerinde Bizans dönemine ait başlıklar da kullanılmıştır. Kalın direklerden dört tanesi zamanın özgün ağaç oymacılığı ile işlenmiş olup, bu direklerin alt ve üst tarafında mermerden oyma işçiliği uygulanmış sütun başlıkları vardır.
Dört giriş kapısı bulunan caminin duvarları kesme ve moloz taşla örülmüştür. Caminin sağ ve sol kanadı üzerinde kitabeler bulunmaktadır.

Biz Ulu Cami’ye geldiğimizde yorgun ve hüzünlüydük. Camiyi yorgun gördükçe bizim yorgunluğumuz ve hüznümüzü ve yorgunluğumuzu unuttuk. Yenileme ve tamirat işlerinden sonra dış duvarının çelik payanda ile desteklendiğini görmek beni oldukça üzdü. Asırlara meydan okuyan ahşaplarda derin çatlamalar meydana gelmiş. Ahşaplar umarım çok iyi koruyucu ile muhafaza ediliyordur.
Ayrılış duam şöyle oldu: “ Ya Rabbim bu yüce mabedimizin cemaatini zenginleştir. Ve kıyamete dek ayakta durmasını sağla. Amin.”

Alemşah kümbeti, camisiz minare, Zaim Ağa konağı diğer tarihi evlerle birlikte şehir merkezine ayrı bir kimlik kazandırıyor.
Küçük bir çay ocağında çayımızı içtikten sonra doğru Ermeni Kilisesini dıştan gördükten Açık Hava Heykel Müzesinde elliye merdiven dayamış çocuklarım torunlarımdan daha çocuklaştılar. Belediye Başkanı herhalde CHP ki heykele epeyce yatırım yapmışlar.
Akabinde son durağımız saat kelesi ve seyir terası oldu. Buradan şehri temaşa etmek yapılacak işlerin en güzeli diye düşünüyorum. Sivrihisara girmek istemeyen çocuklarım sanırım oldukça memnun kaldılar. Seyir terasında epeyce oyalandıktan sonra Ankara’ya gitmemiz gerektiği aklımıza geldi. Toparlanıp yola koyulduk.
Sivrihisar boş bir yer değil. Geçerken üşenmeyin, birkaç saatinizi ayırınız.
Kaynak: Sadettin Bayram

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.