Prof. Dr. Yusuf Kalko Yazdı: DÜNYA BOŞ…

DÜNYA BOŞ…

“Yapılan işler niyetlere göre değerlenir. Herkes yaptığı işin karşılığını niyetine göre alır.” diyor Hz. Muhammed (sav). Yazıya neden bu sözle başladığımı anlatayım size.

Geçen ameliyat ettiğim bir hastamın kızı taa Hollanda’dan çıktı geldi. Annesine hastane odasında refakat ederken boş durmamış. Kattaki diğer hastalar ve hasta yakınları ile tanışmış, sohbet etmiş. Sonra da geldi bana şunu söyledi. “Hocam bunu sizinle paylaşmadan edemeyeceğim” dedi ve şöyle devam etti. “Burada olduğum süre zarfında hastalarınızla ve onların yakınları ile sohbet ettim. İnanamadım. Herkes burada sizi çok seviyor. Biri Yusuf abi diyor, biri oğlum diyor, öbürü kardeşim diyor. Annem de sizi çok seviyor. Zaten o kadar hastane gezdikten sonra sizde karar kılmamızın nedeni de onun bu sevgisi ve güveni oldu. Çok enteresan ama Hollanda’da böyle şeylere hiç rastlamıyoruz.” dedi.
Sosyal medyadan da bu konuda çok soru geliyor aslında. “Siz gerçek misiniz diyorlar.
Babamın bir lafı vardı. “Oğlum ne yaparsan yap ne olursan ol. Şunu unutma. Dünya boş hayat geçici. Bu yüzden iyi niyetten şaşma. İyi niyetli ol, iyi kalpli ol ki Allah da kalbine göre versin.” derdi.

Bu zamanda, bu şartlarda iyi niyetli olabilmekten ziyade iyi niyetli kalabilmek gerçekten çok zor. Kibir, gurur, kazanmak için hırs, entrika her şey var dünyada. Her şey ne için? Hep daha fazlası için. Daha zengin olmak için. Daha güçlü olmak için. Daha başarılı olmak için. Daha şöhretli olmak için. Peki bunların hepsini başardık varsayalım, olduk varsayalım. Ya sonu? Sonu sadece iki metre kefen ve mezar. İçinde başka hiçbir şey yok. Servet, kazanmak için hırs ve entrikalar hepsi bu mezarın içine girene kadar… Aslında dünyanın efendisi oldum derken belki de kölesi olduğunu fark etmeden gidiyor insan. Babam bu yüzden çok önemli bir şey tembihlemiş bize. Servetimizi kalbimizde biriktirmeyi öğretmiş.

Bu yüzden işimi de kalbimdeki niyetle yaptığım için belki bu kadar seviyor hastalarım, sağ olsunlar. Prof. Dr. Yusuf Kalko ile aile babası Yusuf Kalko arasında sadece birkaç hecelik farktan başka bir şey yok. Evimde nasılsam işimin başında da öyleyim. Aileme, yakınlarıma karşı nasılsam hastalarıma karşı da öyleyim. Girdiğim ortamda yer sofrası varsa hiç gocunmam otururum, çok da keyif alırım. Sadece bir emekli maaşı ile geçinen kayınpederim ve kayınvalidemi ziyarete gittiğimizde de yer yatağında yatmaktan acayip keyif alırım ayrıca banyoda taburenin üstünde duşumu alırım. Orası mütevazı bir köy evi ve o kadar sıcak bir ortamı var ki, ben otel aramayı aklımdan bile geçirmiyorum. Gerek de duymuyorum.

Çok zengin olmanın ya da çok başarılı olmanın beraberinde getirdiği bir sürü yan etki var aslında. Kibir bunların başlıca olanı ve en kötüsü. Bu insana hayatta çok yanlış yaptırabilir. Özellikle benim gibi varoşlardan gelmiş bir çocuk ve çocuklar bunun büyüsüne kolay kapılabilir. Ben babamın nasihatleri ile korundum bundan, belki benim nasihatlerim de buradan gençlere ulaşır. Ne olursanız olun. Ne kadar yükselirseniz yükselin. Ne kadar başarılı ve zengin olursanız olun asla unutmayın. Mütevazilik ve nereden geldiğini unutmamak kişiliğin en güzel aksesuarıdır. Çünkü bunlarla asıl zenginliği ve serveti kalbinizde biriktirirsiniz. Ve kalbinizde biriktirdikleriniz başka kalplere akar. Sizi ölümsüzleştirir. Bir gün toprak olup gittiğimizde bile insanların gönlünde hep hoş bir seda bırakabildiyseniz önemli bir servet biriktirmişsinizdir. İşte ben bunu yağmaya çalışıyorum. Çünkü babamın dediği gibi dünyanın boş, hayatın geçici olduğunu hayat bana da öğretti.

Dünyanın en büyük şirketlerinden Apple’nin sahibi Steve Jobs bir sözünde şöyle diyor.
“Eninde sonunda öleceğimi düşünmek, yaşamda büyük seçimler yapmama yardımcı olan en önemli etkendir. Çünkü yaşadığımız dünyaya ait tüm beklentilerimiz, gurur, kibir, başarı, başarısızlık gibi bu dünyanın sözüm ona önemli işleri; ölüm söz konusu olduğunda bir anda tüm önemini yitiriyor. Tam anlamıyla kocaman bir ‘hiç’ oluveriyor.” Dünyada önemli bir servete ve üne kavuşmuş Jobs bile elde ettiklerinin anlamsızlığından, dünyanın boşluğundan yakınmış. Haklı. Çünkü bazı musibetlerden kurtulmak için servet yatırmak bile yetmiyor. Onun da serveti pankreas kanserini yenmesine yardımcı olamadı. Ama geride hayat tecrübesini bıraktı, icatları ile anılıyor hala.
Zaman zaman ben de çok üzülüyorum. Ülkenin ekonomik durumu, şartlar, şunlar, bunlar… Hepimizin hayatında bazen fırtınalar da kopuyor ama gerçek şu ki, hepsi geçici ve dünya gerçekten boş. Bu yüzden çok da dünya adamı olmamak lazım. Tıpkı Hz. Ali’nin dediği, “Sizler ahiret adamı olun. Dünya adamı olmayın. Zira bugün amel var, hesap yok. yarın hesap var, amel yok.”
Kalın sağlıcakla…
Kaynak: Prof. Dr. Yusuf Kalko

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.