Prof. Dr. Soner Duman Yazdı: İşte size “Kur’an’ın özeti” sayılabilecek bir âyet!
İşte size “Kur’an’ın özeti” sayılabilecek bir âyet!
İnsanın parmak izi nasıl ki onun kimliğini taşıyorsa Kur’an’ın da kimliğini taşıyan sûreler ve âyetler vardır. Bana “Kur’an’dan öyle bir âyet göster ki o âyet Kur’an’ın özeti olsun” deseler, tereddütsüz şu âyeti gösteririm:
“İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah’ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, istemek zorunda kalanlara ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakîler ancak onlardır!” (el-Bakara 2/177)
Bu âyet üzerine bir kitap yazılabilir. Bu âyette neler yok ki?
Biz sözü çok uzatmadan olabildiğince özet bir tarzda âyetin verdiği mesajlara kısaca değinelim:
1. Allah nazarında iyi insan olmak o kadar basit değildir. Zaman zaman Allah nazarında “iyi insan” olmayı basit bazı şeylere bağlayabiliyoruz. Bir çoğu şekilden, kalıptan öteye geçmeyen bazı şeyleri yaptığımızda kendimizi bir şeyler yapmış ve üstün insan olmuş gibi düşünebiliyoruz. İbadet yaparken elimizin, kolumuzun şeklinin şu ya da bu olması, kıble yönü olarak şuraya ya da buraya dönmemiz, orucu hurma ile mi yoksa su ile mi açtığımız, dua yaparken ellerimizi ayrı mı yoksa birleştirerek mi tuttuğumuz gibi konular bizim Allah katında iyiliğimizin ölçüsü değildir. (Bu konular önemsizdir demiyorum. İyi insan olmayı yalnızca bu tip şekilsel davranışlara indirgemenin yanlış olduğunu söylüyorum.)
2. Allah katında iyilik (el-Birr) sonuç itibarıyla özü-sözü doğru olmak (sıdk) ve takva ile doğru orantılıdır. İyi olanlar (ebrar) aynı zamanda sadık ve muttaki olanlardır. Bu üç kavram birbirinden ayrı düşünülemez.
3. Bir insanın iyi, sâdık (özü-sözü doğru) ve muttaki (takva sahibi) olabilmesi onun üç alanda eksikliklerini tamamlamış olmasına bağlıdır: İman, ibadetler ve güzel ahlak. Bunların yalnızca birisi iyi insan olmak için yeterli değildir.
4. İyi insan olmak için her şeyden önce sağlam bir imana sahip olmak gerekir. İyi insanı bir binaya benzetirsek iman o binanın temelidir. Temeli sağlam olmayan binanın üst katları ne kadar sağlam olursa olsun o bina yıkılmaya mahkûmdur.
5. İyi insan, başta namaz ve zekât gibi ibadetlerini yerine getiren kimsedir. İbadetlerini aksatan bir kimse Allah katında iyilik mertebesine nail olamaz.
6. İyi insan, sadece farz olan zekâtını vermekle yetinmez. Nefsindeki mal ve mülke olan tutku ve sevgiye rağmen, güç ve imkânları ölçüsünde en yakınlarından başlayarak insanlara maddî olarak yardımda bulunmaya gayret eder. Öyleyse iyilik sadece edebiyatı yapılacak bir şey olmayıp aynı zamanda başkalarının maddî refahı için de gayret göstermeyi gerektirir.
7. İyi insan olmak aynı zamanda güvenilir olmayı, sözünde durmayı, anlaşmalarına riayet etmeyi gerektirir. Sözünde durmayan insan iyi insan olamaz.
8. İyi insan sabırlı insandır. Hayat bir imtihandır ve imtihanda kimi zaman varlıkla kimi zaman zorluklarla sınanırız. Hastalık, maddi sıkıntı, savaş gibi sıkıntı zamanlarında da Allah’a itaat eden, metanetini ve sabrını koruyan insan iyi insandır.
Rabbimiz bizleri bu âyette vasıflarını saydığı iyi, sâdık ve takva sahibi müminlerden eylesin.
Kaynak: (Soner Duman/13.Şevval.1444/03.Mayıs.2023/Çarşamba)
- Mehmet Ali Abakay Yazdı: Kitap Fuarı mı Çocuk Kitap Panayırı mı? - Kasım 25, 2024
- İstasyon Mahallesi’ne Ulaşım Artık Üst Geçitten - Kasım 21, 2024
- Mehmet Akkaşoğlu Yazdı: Allah’ın Güzel İsimlerinden El_Mütekebbir - Kasım 21, 2024