Prof. Dr. Soner Duman Yazdı: Hz. Hızır’ın Bir Cümlesi!
HZ. HIZIR’IN BİR CÜMLESİ!
Kehf sûresini her Cuma günü okumak sünnettir. Bu sûreyi her ne zaman okusam, bazı âyetler hakkında daha önce aklıma gelmeyen şeyler geliyor ya da hissetmediğim duygular hissediyorum. Bugün de böyle bir cümle üzerine bazı düşüncelerimi arz edeceğim.
Hani Hz. Musa, Rabbimiz tarafından kendisine bazı özel bilgiler verilen zât ile (Hz. Hızır) buluşmuş ve kendisinde olmayıp da bu şahısta olan bilgilerden kendisine öğretmesini istemişti. Hz. Hızır, Hz. Musa’nın kendisiyle bir arada bulunması halinde göreceklerine sabredemeyeceğini belirterek şöyle demişti:
“(İç yüzünü) kavrayamadığın bir bilgiye nasıl sabredersin?” (Kehf 18/68)
Bu cümleye odaklanmaya çalışalım. Bu cümle bize hangi mesajları veriyor?
a) Bizim bilgimiz yalnızca beş duyumuzla kavradıklarımız ve akıl yürütmelerimizden ibaret. Gerçeklik ise bizim beş duyumuzla ve aklımızla kavradığımızın ötesine taşmaktadır. Gayb dediğimiz âlem, bizim kavrama alanımızın dışındaki gerçekler alanıdır. Mümin olmak, bizim kavrama alanımızın ötesinde bir gerçeklik alanı olduğuna inanmakla başlar.
b) İnsanoğlu aceleci bir varlıktır. Nitekim Rabbimiz bir âyette “İnsan aceleci olarak yaratılmıştır” (el-Enbiyâ 37) buyurur. Bu aceleciliğimiz sebebiyle bir değerlendirme yaparken, bir yargıda bulunurken ilk anda sahip olduğumuz kanaatlerden hareket ederiz. İşin iç yüzü anlaşıldığında, durum netlik kazandığında ilk verdiğimiz tepkilerden dolayı üzülür ve pişmanlık duyarız. Bu duruma düşmemek için, yaşadığımız olaylar ve karşılaştığımız durumların, bizim şu an kavrayamadığımız başka hikmetleri ve sonuçları olabileceğini düşünmemiz gerekir.
c) İnsanların sabırları, gerçekliğe ilişkin bilgileri ile doğru orantılıdır. Hakikatin bilgisine ne kadar sahipseniz sabrınız da o oranda çok oluyor. Hakikat konusunda ne kadar bilgisizseniz o oranda sabırsız oluyorsunuz. Rabbimiz bize olan merhameti sebebiyle bizim kendi aklımızla asla bilemeyeceğimiz gayba ilişkin kimi bilgileri bize bildirmiştir. Bunları öğrenip iman edenler, sabır ve metanet bakımından bunları bilmeyen veya kabul etmeyenlere göre daha güçlü olurlar.
Bu gerçeği bir Kur’an âyeti şöyle ortaya koyar:
“Eğer insana tarafımızdan bir rahmet (nimet) tattırır da sonra bunu ondan çekip alırsak, tamamen ümitsiz ve nankör olur. Eğer kendisine dokunan bir zarardan sonra ona bir nimet tattırırsak, elbette “Kötülükler benden gitti” der. Çünkü o (bunu derken) şımarıktır, kibirlidir. Ancak (musibetlere) sabredip güzel iş yapanlar böyle değildir. İşte onlar için bir bağış ve bir büyük mükâfat vardır.” (Hûd 9-11)
d) İmanın, başımıza gelecekler konusundaki belirsizliğe karşın insanı teskin eden, metanetli kılan bir gücü vardır. Rabbimiz bunu şu şekilde belirtir:
“Allah’ın izni olmadan hiçbir musibet başa gelmez. Kim Allah’a iman ederse Allah onun gönlünü doğruya yöneltir. Allah her şeyi bilmektedir.” (Tegâbün 11)
e) Şu âlemde sebepsiz, hikmetsiz, yersiz, amaçsız yaratılmış hiçbir şey yoktur. Bize öyle geliyorsa bu durum bizim bilgimizin kıtlığından kaynaklanmaktadır. Rabbimizin sonsuz ilmi her şeyi kuşatmış, her şeyi yerli yerince yapmıştır.
Rabbimiz bizleri kendisinin razı olacağı imana sahip olan ve bu iman ile hayata ve olaylara bakabilen kullarından eylesin.
Kaynak: (Soner Duman/15.Şevval.1444/05.Mayıs.2023/Cuma)
- Mehmet Ali Abakay Yazdı: Kitap Fuarı mı Çocuk Kitap Panayırı mı? - Kasım 25, 2024
- İstasyon Mahallesi’ne Ulaşım Artık Üst Geçitten - Kasım 21, 2024
- Mehmet Akkaşoğlu Yazdı: Allah’ın Güzel İsimlerinden El_Mütekebbir - Kasım 21, 2024