Prof.Dr. Soner Duman Yazdı: Bereketin Sırrı Nedir?
Bereketin Sırrı Ne?
Hayatımızın en temel kavramlarından biri olan bereket kavramına farklı bir açıdan bakmaya çalışalım mı?
Hayatımızda pek çok şeye sahibiz: zaman, sağlık, akıl, mal, makam, yetenek… Ancak garip olan şu ki aynı imkânlara sahip olan kimseler, hayat boyunca yapıp ettikleri işlerde, sahip oldukları imkânlarda her zaman aynı sonuca ulaşamıyorlar. Bakıyorsunuz kimileri çok küçük imkânlarla dev işler başarırken kimileri çok büyük imkânları heba edebiliyor, fırsatları kaçırabiliyor. Bunun sırrı nedir? İşte bu sorunun cevabı şu cümlede gizli:
“Bir şeyin bereketlenmesi, onun Allah yolunda kullanılmasına bağlıdır.”
Zihnimiz nedense bereketi sayılar ve rakamlarla irtibatlandırmaya meraklıdır. Bereket deyince aklımıza bir şeyin sayısal olarak çokluğu geliveriyor. Oysa bereket bir şeyin işe yaraması, istenilen sonucu doğurması, yüzü güldürmesi, huzur vermesidir. İşe yaramayan, istenilen sonuca ulaştırmayan, yüzleri güldürmeyen şey çok olsa ne yazar ki?! Bereket Allah’ın lütfudur. Allah’ın lütfu ise O’nun rızasına uygun davrananların üzerindedir.
Allah Resûlü (s.a.v.)’nün hayatı, bereketin canlı bir örneğidir. Bir kişi ile başladığı davada başlangıçta bütün şartlar onun aleyhindeydi. Arkasında -Allah dışında- hiç kimsesi yoktu. Yetim ve fakir büyümüştü. Babası ve dedesi yoktu. Amcası onun davetini kabul etmemişti. Ama o, sahip olduğu tüm imkânları Allah yoluna seferber edince Allah ona, dünyada hiçbir servet sahibine bahşetmediği imkânları bahşetti. Ona iman edenler, o konuştuğunda başlarında sanki bir kuş varmış da kaçacakmış gibi dikkatli dinliyorlardı. Ona hitap ederken “anam-babam sana feda olsun” diyorlardı. Onun uğruna gözünü kırpmadan ölüme atılıyorlardı. Onun bir kişi olarak başladığı dava, gün geldi yüzbinlere ulaştı.
Aynı şeyi âlimlerin hayatlarında da görürüz. Başkalarının mal, mülk, makam, şöhretlerini kendi nefisleri hesabına kullandığı bir hengâmede bir âlim gece uykusundan fedakârlık ederek, dünyevî bir beklentiye kapılmaksızın, makam-mevkiye göz dikmeksizin bir eser yazıyor, yazdığı bu eser bin yıldan fazla zamandır ümmet tarafından kabul görüyor, okunuyor, o âlime dua ediliyor. Bundan büyük bir bereket olabilir mi?
Sahip olduğu imkânları Allah yolunda kullanmayan, esirgeyen, kendi nefsi hesabına kullananlara baktığımızda bunun tam tersi bir tablo ile karşılaşırız. Her ne ki Allah’ın rızası için kullanılmazsa, o yoldan esirgenirse Allah ona bereket vermez. Allah’ın bereket vermediği şey ise ne kadar çok olursa olsun hayır getirmez, kişinin yüzünü güldürmez, huzur vermez. Tam tersine başına bela olur.
Siz bugüne kadar, kumardan para kazanıp da bu para ile mutlu olan gördünüz mü? Haram işleyerek, kul hakkı yiyerek elde edilen servet ve şöhretin sonu dünyada da âhirette de hüsrandır.
Sadece haram yiyenler değil, helal malını, vaktini, enerjisini Allah yolundan esirgemek de böyledir.
Bugün ümmet olarak bu halde isek sahip olduğumuz imkânları Allah yolunda seferber etmediğimiz içindir. Öyle olunca da Rabbimiz bereketini üzerimizden çekiyor. Sayımız iki milyar olsa da, maddi imkânlarımız çok fazla olsa da hiçbir işe yaramıyor, düşmana korku salamıyor, dosta güven veremiyor, mazlum ve mağdurun elinden tutamıyoruz.
Sonuç olarak, elimizde ne varsa, onu Allah’ın rızasına uygun şekilde kullanmak, onun bereketlenmesini sağlar. Rabbimiz verdiklerini çoğaltır, azı çok yapar, bir damlayı deniz hâline getirir. Ama bu bereket, sadece niyetin ve yönelişin doğru olmasıyla gelir.
Rabbimiz verdiklerini Onun yolunda kullanabilmeyi nasip eylesin.
Kaynak: Soner Duman 24 Şevval 1446 – 22 Nisan 2025 Salı
- Edirne’de Afet ve Acil Durum Kurulu Toplantısı - Nisan 23, 2025
- İşlik’ten Tarihi Tekel Binaları Açıklaması - Nisan 23, 2025
- Reşat Nuri Erol Yazdı: Gazze; ‘savaş mı, hicret mi’ veya ‘Gazze ve hicret’-12 - Nisan 23, 2025
