Özcan Güner Yazdı: GÖNÜL

GÖNÜL
Büyük İslam Alimi İmam Gazali Hazretleri İhya-ı Ulumiddin adlı meşhur eserinde insanın
kalbini bir havuza benzetir. Bu havuza beş yoldan su gelmektedir. Eğer gelen su temiz ise havuzda
temiz olur. Yok eğer havuza kirli su gelirse havuz kirlenir, diyerek kalp temizliğine dikkat
çekmektedir.
Dostlar bizim kalbimize neler akıyor. Gözlerimiz ile baktığımız yanlış şeyler mi akıyor?
Ellerimizle işlediğimiz haksızlıkların kirlerimi akıyor? Yoksa dilimiz ile yaptığımız gıybet,
dedikodu gibi kötülüklerin kirlerimi akıyor? Şair ne güzel söylemiş:
Sür çıkar ağyârı dilden tâ tecellî ide Hakk
Pâdişah konmaz sarâya hâne ma’mûr olmadan
Gönül’ünden Allahtan gayrıyı çıkar ki, Saray mamur olsun. Saray bakımlı olmayınca
padişah saraya gelmez. Kalbinde başka sevgiler var iken o kalpte Allah sevgisi oluşmaz.
Cân mı kayırır vuslat-ı cânân dileyenler
Ten mi sakınır ol yola kurbân dileyenler
Sevgiliye kavuşmak isteyen canını mı esirger, Sevgilinin yolunda kurban olmak isteyen hiç
bedenini sakınır mı?
‘Aşk ile ‘ibadette halâvet bula gör kim
Kullukta bulur lezzeti Sultân dileyenler
Aşk ile ibadette lezzeti bul o zaman gör ki, Sultanı dileyen kullukta lezzet bulur.
Zulmât-ı leyâlîde bulur âb-ı hayâtı
Bu mürde vücûduna bugün cân dileyenler
Bu ölü vücuda can dilersen gecenin karanlığında sonsuz hayatı bulursun.
Kalbini selîm eyle hâşâk-i sivâdan
Dil tahtına sultânlığa Sübhân dileyenler
Kalbini temiz tut, Allahtan gayrı kalbinde bir şey olmasın. Gönül tahtını her türlü
kusurdan, acizlikten, eksiklikten noksandan uzak tut
Şemseddin Sivasî
Temizlenmeyen gönülde hakikat tecelli etmez. Gönül aynası sevilenin tecelli ettiği yerdir.
Burada yani bu aynada Allah bütün sıfat, fiil ve isimleriyle tecelli eder. Bu yüzden
“Kendi mir’âtına nazar eylesen yârı görürsün
Cân gözünden gayrı ana açacak göz arama”
Kendi gönül aynasına bakan yârini görür
Gönül gözünden ona açacak başka yol arama
Kalbi selim olanın davranışları da selim olur. Onun için aklı selim, kalbi selim, fikri selim
demişler.
Ağaçların nasıl meyvesi var ise insanında kalbindeki güzelliğin meyvesi, yansıması
davranışlarında kendini gösterir. Ben güzel ahlakı tamamlamaya geldim diyen sevgili
peygamberimiz Ahmet b. Hanbelin eserinin 5. Cildinde yer alan bir hadiste : “Siz bana kendinizden altı şeyi garanti edin, ben de size cenneti garanti edeyim:
Konuştuğunuzda doğru söyleyin. Söz verdiğinizde (sözünüzü) yerine getirin. Size bir şey
emanet edildiğinde emanete ona riâyet edin. Namusunuzu koruyun. Gözlerinizi (haramdan)
sakının. Ellerinizi ( kötülüklerden) çekin.”buyurmaktadır.
1. Peygamberimiz Cenneti garanti ediyor kimler için şu altı şeyi garanti edenlere
2. Konuştuğunuzda doğru söyleyin. Ziya Paşa merhum ne güzel söylemiş”
“İnsana sadakat yaraşır görse de ikrah
Yardımcısıdır doğruların Hazret-i Allah” Peygamberimizde beni Hud Süresi
ihtiyarlattı buyurmaktadır. Çünkü Hud Süresinde “emir olunduğun gibi dosdoğru ol “
buyurulmaktadır.
3. Söz verdiğinizde (sözünüzü) yerine getirin. Eskiden söz senet idi. Sözünden
dönmek çok büyük ayıp olarak görülürdü.
4. Size bir şey emanet edildiğinde emanete ona riayet edin: Bize verilen emanetlerin
başında ömürlerimiz, gençliğimiz, çocuklarımız, eşimiz, sahip olduğumuz nimetler
gelmektedir.
5. Namusunuzu koruyun. “Mü’min erkeklere söyle: Gözlerini harama bakmaktan
sakınsınlar; iffet ve namuslarını korusunlar. Bu, onlar için daha temiz ve daha
nezih bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların bütün yaptıklarını en iyi
bilmektedir.”Nur:31
6. Gözlerinizi (haramdan) sakının. Ellerinizi ( kötülüklerden) çekin
Türklerin İslam’ı benimsemesin de ve birçok Horasan Ereninin yetişmesinde emekleri olan
büyük Alim Gucdüvânî tarafından sekiz prensip ortaya konulmuştur. “Kelimât-ı kudsiyye” diye
meşhur olan bu prensipler şunlardır: 1. Hûş der-dem. İnsanın her nefeste gafletten kaçınması,
Hakk’ı unutmaması. 2. Nazar ber-kadem. Yürürken gaflete sebep olacak herhangi bir şeyi
görmemesi için gözünü ayağına dikmesi. 3. Sefer der-vatan. Lüzumsuz seyahatlerden vazgeçip
kendini beşerî sıfatlardan ilâhî sıfatlara ulaştıracak olan iç âlemindeki yolculuğa yönelmesi. 4.
Halvet der-encümen. Sûrette ve zâhirde halk içinde bulunurken mânen ve bâtınen Hak ile
beraber olması. 5. Yâdkerd. Diliyle veya gönlüyle Hakk’ı zikretmesi. 6. Bâzgeşt. Zikir yaparken
kelime-i tevhidin ardından, “İlâhî ente maksûdî ve rızâke matlûbî” (Allahım! Maksadım sensin,
gayem senin rızânı kazanmaktır) cümlesini tekrarlaması. 7. Nigâhdâşt. Kelime-i tevhidi söylerken
aklından bütün yersiz düşünceleri atması. 8. Yâddâşt. Her zaman Hak’tan âgâh olması. İlk yedi
prensibin hedefinin bu sonuncusunu gerçekleştirmek olduğu söylenir. Bu prensipler, büyük bir
ihtimalle Hâce Bahâeddin tarafından ortaya konan üç prensiple (vukūf-ı zamânî, vukūf-ı adedî,
vukūf-ı kalbî) tamamlanmıştır (Safî, s. 20-28).1
1
Safî, Reşeḥât, Taşkent 1911, s. 18-54. Safî, Reşeḥât, Taşkent 1911, s. 18-54.
Kaynak: Özcan Güner

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.