Mustafa Güldağı Yazdı: ABD’de Türkevi ve Erbakan Hoca

ABD’de TÜRKEVİ ve ERBAKAN HOCA

Biliyorum.
ABD’de açılan dev Türkevi’nin Erbakan Hoca ile ne alakası var diye soracaksınız. Bir ön bilgiden sonra anlatacağım.
Arkanıza yaslanın ve bu kısa yazımı sonuna kadar okuyun. Yetmez okutun.

Modern çağda örgütlü “lobi çalışması” yapamayan devletler güçsüz kalmaya mahkûmdur.
Bugün Ermenilerin bile ABD ve Avrupa’da etkili olmalarının sebebi güçlü lobi faaliyetleridir.
Bugün siyonist yahudilerin dünyadaki güçlerinin ana sebebi dev lobi faaliyeti yapacak örgütlü kuruluşlar kurmalarıydı.
ABD’de Erdoğan’ın katılımı ve öncülüğü ile açılan çok fonksiyonlu “Türkevi” Türkiye adına dev bir lobi faaliyeti yürütecek.
Türkiye ve Türkiye’ye gönül verenlerin dev buluşma ve faaliyet noktasına dönüşecek.
Bir zaman sonra güçlü baskı uygulayabilen odak olunur. Yabana atmayın.
Türkiye’nin son dönemdeki aktif dış politika hamlelerini daha da güçlendirecek.

Gelelim Türkevi ve Erbakan bağlantısına. Burayı dikkatli okuyun.
Türkevi’nin binası 1977’de dönemin Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil döneminde alınmış.
En çalkantılı dönem olan 1970’lerin Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil’di.
Kıbrıs çıkarması sebebi ile ABD ile aramız bozulmuş, ambargo uygulayıp ilişkileri kesmişlerdi.
Türkiye bakanları ve diplomatları ABD başkanları ile görüşmek için 20 gün kapısında bekliyordu.
İşte İhsan Sabri Çağlayangil tam o dönemde Erbakan Hoca ile ilgili çok ilginç bir anısını anlatır.
Pür dikkat okuyun:

“Amerika’ya gittim, Başkan Jimmy Carter’dan 10 dakikalık bir randevu için 20 gün bekledim, nihayet randevu alabildim. Odasından içeri girdiğimde Carter, odasında elleri arkasında, ayakta ve camdan dışarı bakıyordu, selam verdim, dönüp bakmadı bile. Anlaşılan azarlanacaktım, bana yüzünü bile dönmedi ve ben cesaretimi toplayarak daha önce ezberlediğim kısa metni konuşmaya başladım:

‘‘Sayın Carter malumunuz uyguladığınız ambargo ekonomik olarak bizleri son derce zor durumda bıraktı, bunun kaldırılmasını istiham ediyoruz, falan filan…’’

Carter hiç oralı değil ve ben son derece tedirginim. O sırada Carter’ın masasının üzerinde duran 10 kadar telefonun, kırmızı renkli olanı çaldı. Telefonun kırmızı renkli olması önemli bir hat olduğunu düşündürdü. Carter telefonu aldı, ahizeyi kulağına götürdü. Birkaç saniye sonra yüzünde hayret ve endişe ifadesi belirdi. Telefonu kapadı ve bana doğru dönerek,

‘’Sayın Çağlayangil böyle önemli bir konu ayaküstü konuşulmaz, isterseniz bunu akşam yemeğinde görüşelim’’ dedi.

Ve zoraki gülümsedi. Ben hemen anladım ki, bizim lehimizde ve bunların aleyhinde bir durum gelişmişti.

Dedim ki ‘‘Ne oldu sayın Carter, demin hiç pas vermiyordun, beni adam yerine bile koymuyordun, şimdi de akşam yemeğine davet ediyorsun.’’

Carter dedi ki, ‘’Sizin geçimsiz ortağınız Prof. Dr. Necmettin Erbakan ve arkadaşları bakanlar kuruluna baskı yaparak, ABD’nin Türkiye’deki tüm üslerine el koydular.’’

Tam o an için İhsan Sabri Çağlayangil şöyle diyor: “Bir anda kendimi Carter’dan üstün gördüm. O ezik halimden hiç bir iz kalmamıştı. Göğsüm kabarmıştı. İlk kez Erbakan sayesinde Bakanlık zevkini tattım.”

Anısı burada biter. Çağlayangil, Erbakan Hoca’dan aldığı özgüven, cesaret ile o yıllarda denge politikası uygulayıp girişimlerde bulunup bugün açılan Türkevi’nin yerini alabilmiştir.
Bugün de o yere dev lobi ve kültürel faaliyet için Türkevi açılmıştır.
Bitmedi!
Çağlayangil birgün mecliste Erbakan Hoca ve partisine teşekkür etmiştir.
Sebebini ise şöyle açıklamıştır:

“ABD ile bir sürü anlaşmalar yapıyoruz. Normalde devlet terbiyemiz gereği, biz altına imza attığımız her hususta üzerimize düşeni yaparken, ABD’nin vaatlerini yerine getirmekten hep imtina ettiğini biliyorsunuz. ABD’lilere ne oluyor diye sorduğumuzda da, hep Kongre’yi bahane ediyor ve bizi atlatıp duruyorlardı. Biz de şimdi yeni bir usul geliştirdik. ABD ile herhangi bir anlaşma yaptığımızda bekliyor ve onlar bir şey yapmazsa biz de yapmıyoruz. Tabii onlar da bize soruyor: Neden yapmıyorsunuz, diye. Biz de; ‘Yahu sormayın MSP diye bir parti var, başlarında da Erbakan diye birisi var, canımıza okuyor. Eğer siz vaad ettiklerinizi yapmadan biz bir adım bile atacak olsak, bizi perişan ediyor’ diyoruz. Yani anlayacağınız, MSP’liler ve Erbakan Hoca sayesinde ABD’liler bize verdikleri sözleri yerine getirmek zorunda kalıyorlar. Eğer getirmezlerse de, biz yapmamızı beklediklerini yapmıyoruz. Bunun için huzurunuzda Sayın Erbakan’a ve bütün MSP’li arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.”

Necmettin Erbakan’a selam olsun..
Varın şimdi bu yazıyı çocuklarınıza okutun ve anlatın.
Zor zamanlar büyük kavgalar gerektirir.
Büyük kavgalar zor zamanda zor adamlarla yapılır.
Hayırlı günler…
Kalın sağlıcakla…

Kaynak: Mustafa Güldağı

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.