Mustafa Ağdaş Yazdı: Hayata Dair Bazı Gerçekler

HAYATA DAİR BAZI GERÇEKLER

İnsannın gücünü sıfıra indirecek olaylar karşısında gayesiz bir şekilde eriyip gitmesi, her fani için zorunlu bir göç kanunu olan ölümün meçhul acıları ve gaybi korkuları içinde kıvranması, ümitsizliğin derin girdaplarına dalıp, kara kara düşüncelerle inlemesi hayat adına omuzlanacak bir yük müdür?
Hastalıkların ve yoklukların pençesinde eriyen senin gibi aciz insanlar sana yardım ve şifa ellerini nasıl uzatabilirler? Çeşitli hayal ve avunmalarla semtinden uzaklaşmak, önünden kaçmak istediğin ölüm, bir gün ummadığın bir anda bütün dehşet ve azametiyle karşına dikildiğinde, dünya ötesi karanlıklarına ışık tutacak ilmi, ameli ve ahlaki bir sermayen var mı?
Cılız bir teselli ışıltısını kimden ve hangi ümitle bekleyebileceksin? Hayatında, ümitsiz kaldığın anlarda, sana ümit ufuklarının teselli yıldızlarını açacak kudret elini aramayacak mısın?
Allah ve ahret inancı olmadan, kader denilen ilahi programın ince hikmetlerinden habersiz, düzensiz bir insan olarak, bu hayati karanlıklar ve çıkmazlar içinde günlerini, saatlerini, nefeslerini hangi emel peşinde sayacak, ömür ırmağını hangi denize akıtacak, beden teknesini hangi meçhul sahile yanaştıracaksın? İşte bu acıklı ve endişeli durum, duygulu ve düşünceli bir insan için cehennem azabının bir başlangıcı sayılır.
Bütün güç ve kudretleri zatında toplayan ve kainatı ilim ve hikmet üzere yöneten, idare eden bir Allah’a dayanmak ve O’ndan yardım için niyazlarda bulunmak varken kendini Allahsızlık ve himayesizlik yalınızlığına bırakmak reva mıdır, hayatta bu bir kazanç mıdır?
Yaşadığın sürece, mezarlıklara bakıp meçhul akibet çukurunu araştırmakla eriyeceğine, ahirete iman edip, ebedi mutlulukların bahar uyanışlarını gaybi inayet ufuklarından beklesen olmaz mı?
Umduğun ve zekice planladığın hayat programın, tersine birtakım tecellilerle bozulup karşında ihtiyaç tayfunları, iç aleminde ızdırap sağnakları gibi fırtınalaşırken “kader”e inanıp da ilahi hikmetlerin sana hazırladığı ebedi baharı, gelecek endişelerini düşünerek, sıkıntı ateşlerini teselli havuzlarının serinliğinde söndürmek, hayat adına daha elverişli değil midir?
İntiharlara kadar giden katrani düşüncelerle kaynaşacağına ümit, ışık, necat, saadet va’deden imanla ve ahlaki güzelliklerle bağdaşman zararına mı olur? İmansızlığa özenmek, aciz, karanlık, istikbalsiz, ümitsiz, soytarı bir adam olmaya gönül bağlamaktan başka bir şey değildir.
Kardeşlerim, imansızların penbe yanaklarına bakıp aldanmayın. Çünkü o penbeliklerde akıbet solgunluğu gizlidir. Şehvet kahkahalarına imrenerek, o dudaklarda neşelerin bülbülleştiğini zannetmeyin. Dikkatle dinlerseniz, o kahkahalarda cehennem alevlerinin rengi ve çatırtısı vardır. Onları, ölüm sessizliğinde çetin ve gürültülü ateş fırtınaları beklemektedir.
Dünya debdebeleri ve ihtişamlı makamlar sabun köpüğü balonlar gibidir, en hafif bir kader rüzgarı ile uçar. Cennetlerin zorluklar ve istenilmeyen şeylerle örüldüğünü, cehennemlerin ise, şehevat ve çılgınlık arzuları ile sarıldığını unutmayın.
Kaynak: Mustafa Ağdaş

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.