Muhammed ALTAYTAŞ Yazdı: TABHANE, İMARET ve KERVANSARAYLAR
TABHANE, İMARET ve KERVANSARAYLAR
Yaklaşık 10 yıldır Edirne’de yaşıyor olduğum halde hala uğramadığım, tanımadığım Osmanlı eserleri/camileri bulunmasını hep bir noksanlık olarak hissediyor idim. Halen ayakta olan kırk küsur Osmanlı Camiini bizzat yerinde ziyaret etmeye, her birini daha yakından tanımaya niyet ettim ve başladım. İnşallah hepsini tamamlamak nasip olur. Malumunuz camilerde çektiğim bazı fotoğrafları ve kısaca derlediğim bilgileri de sadaka mahiyetinde sosyal medya hesaplarımda paylaşmaya çalışıyorum.
Çoğu zaman bir külliyenin parçası olan bu camileri ziyaret etmek, kadim Osmanlı hayatına ve medeniyetine dair bizlere canlı ve muşahhas bir fikir verir. Zira camilerin etrafında, külliyenin boyutuna göre, çoğu zaman medreseler, aşhaneler, tabhaneler, aşevleri, imarethaneler, şifahaneler, kervansaraylar, çarşılar, mezarlar, türbeler de bulunmaktadır.
Farsça asıllı olan ”TAB” kelimesi, “soluklanma, mola verme, dinlenme” gibi anlamlara gelir. 15. Yüzyıldan itibaren Osmanlı Devletinde yaygınlaşmaya başlayan TABHANE’ler yolcular, taşradan şehre gelenler, öğrenciler ve yoksullar için konaklama ve istirahat evi olarak kullanılmıştır. Genellikle camilerin girişinde bulunan tabhanelerde geleneğe göre 3 güne kadar ücretsiz olarak konaklanabiliyordu. Tabhanede konaklayanlar aynı zamanda külliyedeki AŞEVİ veya İMARETHANE’lerden yine ücretsiz olarak yemeklerini yiyorlardı. İmaretler aşevlerinin daha büyük ve kapsamlı olanına verilen isimdir. Fakat aşevlerinden farklı olarak imaretlerde ihtiyaca göre yolculara, yoksul ve düşkünlere yiyecek yanında, sağlık ve giyecek yardımı da yapılırdı. Daha ziyade şehirlerarası yol güzargahlarına kurulan KERVANSARAY’larda ise yatakhâne ve aşhâneler, erzak anbarları, ticarî eşya depoları, yolcuların hayvanları için ahırlar, samanlıklar, mescidler/camiler, kütüphâneler, hamamlar, şadırvanlar, hastahâneler ve eczâhâneler, yolcuların ayakkabılarını tamir etmek ve fakir yolculara yenisini yapmak için ayakkabıcılar, hayvanları nallamak için nalbantlar da bulunurdu. Gerek Tabhane gerek Aşevi/İmarethane gerekse Kervansaraylarda konaklayan tüccar, yolcuların, yoksul, talebe; zengin-fakir, Müslüman gayrimüslim farkı gözetmeksizin her türlü ihtiyâçları ücretsiz görülürdü. Bütün bu hayır kurumlarının masrafları ilgili vakıflar tarafından karşılanırdı. Kalbini ibadethanelerin, cami ve mescidlerin teşkil ettiği bu kurumlardaki hizmetlerin sırf Allah rızası için meccanen yapılması, İslâm’da Hakka ibadet ile halka hizmet arasındaki kopmaz bağın da timsalidir.
Edirne Osmanlı mirası bu külliyelerin muhteşem örnekleri ile doludur. Şimdiye kadar tanıtımını yaptığımız iki camiden, Ayşekadın Camiinin bitişiğinde Kervansaray, Gazi Mihal Camiinde ise Tabhane ve İmaret bulunduğundan bahsettik. Sadece Yıldırım Mahallesinde, “Yıldırım Bayezid Camii İmarethanesi (1400), Gazi Mihal İmareti (1422), Sultan II. Bayazid Külliyesindeki İmarethane (1488)” mevcut idi. Yorumlarda Muhterem Vekilimiz Orhan (Çakırlar) Beyin de hatırlattığı üzere tarihi olarak ilk olanına Eski İmaret, ikincisine Orta İmaret üçüncüsüne de Yeni İmaret denilirdi.
Bütün bu kurumlar Osmanlı/Türk/İslâm kültür ve medeniyetinin hakiki manada insan merkezli anlayışının muşahhas, muhteşem, âli misalleridir. Kendisinden yaratıldığımız, ayağımızı bastığımız, ölümden sonra bizi kucaklayacak “sadık yârimiz” kara topraktan tutun da içtiğimiz sudan neredeyse aldığımız havaya kader hemen her şeyi kiralayarak sermayenin/şirketlerin tasallutuna veren, bize maddi bedelle pazarlayan kapitalist medeniyetin, kendini bize hümanist olarak yuttururken Osmanlıyı gerici vs. diye zihinlerimize kazıması, aslında bizim idrak ve izanımızı da işgal ettiğine, kiraladığına âlamet olarak görülebilir.
Kaynak: Muhammed ALTAYTAŞ
- Mehmet Ali Abakay Yazdı: Kitap Fuarı mı Çocuk Kitap Panayırı mı? - Kasım 25, 2024
- İstasyon Mahallesi’ne Ulaşım Artık Üst Geçitten - Kasım 21, 2024
- Mehmet Akkaşoğlu Yazdı: Allah’ın Güzel İsimlerinden El_Mütekebbir - Kasım 21, 2024