MEZARLIK ÇEŞMESİ NEREYE TAŞINMALIDIR?
MEZARLIK ÇEŞMESİ NEREYE TAŞINMALIDIR?
Trakya Üniversitesi’nden Muhammet Altaytaş ve A. Tâhâ İmamoğlu, bu sorunun cevabını aradılar: “Kanaatimizce Çeşme’nin, Karaağaç yönüne geçiş ve yürüyüş güzergâhı üzerinde bulunan mezarlık, mescid ve türbe bulunan alanın kıyısına taşınması daha münasip olacaktır.”
Konu ile ilgili Prof. Dr. Muhammet ALTAYTAŞ, sosyal medya hesabında şu ifadelere yer verdi:
“Bugünlerde trafiği rahatlatmak üzere taşınması gündemde olan Mezarlık Çeşmesi’nin taşınması gereken yer hakkında Fakültemiz Hocalarından Dostum A. Taha İmamoğlu ile birlikte yaptığımız değerlendirme şu şekildedir:
Pazartesi günleri sebze-meyve, Cuma günleri ise tekstil bakımından gerek Edirne halkının gerekse Bulgar turistlerin en çok rağbet ettiği Ulus Pazarı ile aynı zamanda Edirne’nin mesire ve dinlenme alanı olan Karağaç’a tarihi köprülerden geçilerek gidilen güzergâhda bulunan Mezarlık Çeşmesi yerinden taşınıyor. Deprem, su baskını gibi tabii afetlerin yanında ilgisizlik, imar ve iskan faaliyetleri sebebiyle tahribata maruz kalan en çok eserin bulunduğu Payitaht Edirne’nin Mezarlık Çeşmesi’nin, yine yıkılması tartışılan 25 Kasım Şehir Stadyumu’nun duvarına taşınması gündemde. Prof. Dr. Engin Beksaç’ın da belirttiği üzere Edirne kültürel mirasını hızla tüketen şehirlerin başında geliyor. Edirne Kent Konseyi’nin ise taşınmakta olan tarihi eser ve yeri ile ilgili net bir beyanda bulunmaması üzücüdür.
Mezarlık Çeşmesi’nin stadyum köşesine taşınmasının isabetli bir karar olmadığı kanaatindeyiz. Çeşme ismini bitişiğinde bulunduğu Tatarhân, Zinadanaltı veya el-Makam gibi isimlerle anılan mezarlıktan almaktadır. Edirne’nin en eski mezarlığı olan ve bugün Elektrik binasının ve stadyumun nehir tarafındaki kenarının da bulunduğu bu alanda, Edirne’nin Fethinden İstanbul’un fethine kadar olan dönemde ulema, fuzela ve umeradan pek çok ulu şahsiyetin yattığı, türbelerinin bulunduğu, Badî Efendi tarafından zikredilmektedir. (Ahmed Badi, Riyaz-ı Belde-i Edirne, 1/347, 348) Hemen her yeri türbe ve kabir iken bu alanla ilgilin tartışmanın günümüzde Kutbüddin İznikî’nin oğlunun türbesine hasredilmesi de gariptir. Zira 1931 yılında inşası tamamlanan Elektrik binasının, mezar taşlarının taşınarak mezarlık alanına yapıldığı bilinmektedir.
Tunca Köprüsü başındaki, Mezarlık duvarındaki Çeşme’nin hemen karşısında Balaban Mescidi bulunmakta idi. Açıktır ki çeşme; mezarlık, Balaban mescidi ve Tunca Köprüsü’nden oluşan bütünün/külliyenin bir parçasıdır. Günümüzde Tunca Köprüsü’nün girişinde sağda Tatarhan mezarlık alanında ihya edilen Balaban Mescidi, türbesi hattâ Elektrik binasının da bulunduğu tarihi dokunun kısmen de olsa korunduğu alan dururken çeşmenin stadyumun soğuk beton duvarlarına terk edilmesinin isabetli bir fikir olmadığı kanaatindeyiz. Kanaatimizce Çeşme’nin, Karaağaç yönüne geçiş ve yürüyüş güzergâhı üzerinde bulunan mezarlık, mescid ve türbe bulunan alanın kıyısına taşınması daha münasip olacaktır.
Yıllardır etrafı betonlaştırılan ve şehrin yoğun trafiğinin ortasına terk edilen çeşmeyi bu defa stadyumun duvarlarına taşımak onun ıstırap ve sürgününü uzatmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Eğer taşınacaksa Çeşme yeniden Balaban Mescidi, Mezarlık ve köprü ile buluşturulmalıdır. Haziresinde türbesinin de bulunduğu caminin bânisi Menteşe ve Tokat beylerbeyliği yapan ve 1446 yılında vefat eden Balaban Paşa’dır. Bu zâtla ilgili şu beyit meşhurdur:
Balaban Baba’dan alan himmeti
Dünyâ vü ukbâda bulur izzeti
(Fatiha okumak suretiyle Balaban Baba’dan himmet alan Dünya ve ahirette yüce bir makama erişir.)
Mezarlık Çeşmesi’nin üzerinde hâlâ sapasağlam bulunan kitabesindeki yüksek ruh çeşmenin trafik ortasında çektiği ve stadyum duvarlarında çekeceği ıstırabın delili gibidir:
“Edüp rûh-ı Resûlullah içün bu çeşmeyi bünyâd
Zihî âlî-eser Hacı Hüseyin’in nâmı yâd olsun
(Hz. Peygamber’in şefaatine nail olmak isteyen yüce makam sahibi Hacı Hüseyin bu çeşmeyi yaptırdı ki ismi sürekli hayırla anılsın)
Eder dil-mürde nice teşneyi her demde ol ihyâ
Ana Kevser nasîb olup der-i cennet küşâd olsun
(Gönlü ölü nice susuz kalmış kimseyi her nefeste ihya eder/Ona Kevser nasip olsun ve cennet kapıları açılsın)
Yerinde vaz edüp muhtâc idi hakkâ bu râh üzre
Güzel hayr eyledi makbûl-i Hallâk-ı ibâd olsun
(Bu yol üzerinde gerçekten ihtiyaç olan yere inşa edilen bu çeşme ile güzel bir hayır yaptı, kulları Yaradan kabul eylesin)
Dedi itmâmının tarihini seyr eyleyüp Râzî
Bu mâdan iç Hüseyn ü hem Hasan ervâhı şâd olsun (1098/1687)
(Tamamlanma tarihine şahit olan Râzî dedi ki: “Bu sudan iç, Hüseyin ve Hasan’ın (ra) ruhları şâd olsun”.)
Çeşmenin her ne kadar 1840’lı yıllarda Filibe Nazırı Hüseyin Naili Bey tarafından yaptırıldığı söyleniyorsa da tarihinin çok daha gerilere gittiğinde tereddüt yoktur. Zira hâlihazırda üzerinde bulunan ve tarih düşmek üzere nakşedilen kitabede açıkça çeşmenin (1098/1687) yılında Hacı Hüseyin Efendi tarafından yaptırıldığı yazılıdır. Dolayısıyla Eski Eserler ve Müzeler Müdürlüğü tarafından hazırlanan bir listeye dayanarak çeşmenin 1840’ta yapıldığına dair yaygınlaşan bu bilgi de mevsuk olmayıp izah ve tetkike muhtaçtır.
Kanaatimiz o dur ki bu kitabenin bulunduğu tarihi çeşmenin 25 Kasım stadının köşesine yerleştirilmesi hem ecdadımızın hem de bu çeşmeyi yaptıranın asla razı olmayacağı bir durumdur. Sadece taşınmakla kalmayıp Mezarlık Çeşmesi’nin tarihine ve kitabesine yakışır bir estetik anlayışla onarılarak ihyası hem hayrın sahibi Hacı Hüseyin Efendi’ye bir vefa hem de tarihimize ve ceddimize hürmetimizin bir işareti olacaktır.
A. Taha İMAMOĞLU-Muhammet ALTAYTAŞ”
Haber Merkezi
- Mehmet Ali Abakay Yazdı: Kitap Fuarı mı Çocuk Kitap Panayırı mı? - Kasım 25, 2024
- İstasyon Mahallesi’ne Ulaşım Artık Üst Geçitten - Kasım 21, 2024
- Mehmet Akkaşoğlu Yazdı: Allah’ın Güzel İsimlerinden El_Mütekebbir - Kasım 21, 2024