Mehmet Şevket Eygi Yazdı: Yahudi Egemenliği

Yahudi Egemenliği

DÜNYADA global bir Yahudi egemenliği ve saltanatı vardır.

Bir tek Yahudi devleti yoktur, birkaç Yahudi devleti vardır.

Mesela bugünkü Fransa gizli bir Yahudi Cumhuriyetidir.

İsrail kurulmadan önce, yirminci asırda, Akdeniz’in doğusunda ve batısında iki Yahudi cumhuriyeti vardı.

İslam dünyasında dıştan islamî görünen, lakin Yahudiler tarafından sıkı şekilde kontrol edilen devletler vardır.

İslam dünyası Kripto (iki kimlikli) Yahudilerle doludur.

Maymonides’in fetvasına göre, bir Yahudinin Musevilik inancını içinde saklamak şartıyla dıştan Hıristiyan veya Müslüman görünmesi, goileri aldatması caizdir.

Kripto Yahudilerin bir kısmını ana babalarının, kendilerinin, karılarının, çocuklarının isimlerinden sezmek, anlamak, keşf etmek, açığa çıkarmak mümkündür. (Onomastik=özeladbilim ışığında.)

Bir güneydoğu şehrimizde son derece gizlenmiş on sekiz Yahudi ailesi vardır. Cuma namazına gitmekte, çocuklarını yazın Kur’an kursuna göndermektedirler. Dış dünyadan kendileriyle görüşmek isteyen Siyonistlere, deşifre olmamak için randevu vermemektedirler.

Pakraduniler üç kimlikli Gizli Yahudilerdir. En dışta Müslüman Türk veya Kürt, onun altında Ermeni, en alttaki gerçek kimlik Yahudilik. (Pakraduniler Gizlinin Gizlisi Yahudilerdir. Müslümanlar onlar hakkında bir tek ilmî araştırma bile yapmamıştır.)

Gizli Yahudiler hakkında ilmî ve akademik araştırma yapabilmek için, başta İbranice olmak üzere yedi sekiz dil bilmek ve araştırma yapabilecek birikime sahip olmak gerekir.

Pakraduniler hakkında Fransızca bir makale yazmış olan Abraham Galante, ondan fazla lisan biliyordu.

Büyük sayıda Kripto Kürt Yahudisi mevcuttur.

Türkiyedeki Gizli Yahudileri, Sabataycıları, Kırımçakları, Tat Yahudilerini, Karayları, dıştan Şiî görünen Meşhed Yahudilerini, Alevî görünen Yahudileri ve diğerlerini anlayabilmek için ilmî araştırmalar yapmak gerekir. Ülkenin islamî güçlerinin kültürü buna yetmemektedir. Buna yetecek para, gerekli hürriyet ortamı vardır ama kültür güdüklüğü ve ilmî düşünce eksikliği yüzünden bu hizmet yapılamamaktadır.

Müslümanlar, kültür yetersizliği ve güdüklüğü yüzünden iki bin yıllık otantik Barnaba İncili yazmasıyla bile ilgilenemediler. Dünya tarihini alt üst edecek bu yazmanın bugün nerede olduğu bilinmemektedir. (İnternetten Müfid Yüksel beyin bu konudaki yazısını bulup okumanızı tavsiye ediyorum.)

Türkiyede, iki kimlikli olmayan mühtedi Yahudiler de vardır. Müslüman olmuşlardır ama bazılarının Yahudilik damarı devam etmektedir.

Kripto Yahudilerin bazı özellikleri şunlardır:

1. Parayı, zenginliği çok severler ve isterler.

2. Görünmeyen egemen bir azınlık imparatorluğu ve hegemonyası kurmak isterler.

3. İslamı ve çoğunluktaki Müslümanları baskı ve kontrol altında tutmak isterler.

4. İslamı ve Müslümanları pasifize edebilmek için dinde reform, dinde yenilik ve değişiklik, light ve ılımlı İslam, İslamcılıklar Protestanlığı isterler.

5. Kripto Yahudiler Ehl-i Sünnet ve Cemaat İslamlığından hiç hoşlanmazlar.

6. Onların bir kısmı İslam ile Kemalizmi bağdaştırarak hibrid bir din türetmeye çalışır.

7. 1923’te bir İslam cumhuriyeti olarak kurulan cumhuriyeti, Yahudi ve Dönme cumhuriyetine dönüştürmek isterler.

***

Türkiye Müslümanlarının büyük kısmı, bugünkü kültürleriyle, zihniyetleriyle, taşralılıklarıyla Kripto Yahudiler meselesini çözemezler, anlayamazlar ve onların tahakkümünden kurtulamazlar.

Yıllardan beri yazıp dururum:

Müslümanlar bir “Yahudileri, Dönmeleri ve Diğer Kripto Yahudileri Araştırma Enstitüsü” kurmalı ve çok ciddî ilmî tedkikler yapmalıdır.

İslam dünyasının belini büken en büyük eksiklik ilmî araştırma ve inceleme zihniyetine sahip olmamasıdır.

Bazı İmam-Hatip okullarına ve İlahiyat fakültelerine İbranîce dersleri konulmalıdır. Bu derslerde, havanda su dövülmemeli, lisan öğretilmelidir.

İlmî araştırmalara duygu karıştırılmamalı, son derece ciddî, âdil, objektif, seviyeli olunmalıdır.

İslamî hareketin içine sızmış Gizli Yahudiler araştırılmalı ve deşifre edilmelidir.
Yıllardan beri yazıp dururum:

Müslümanlar bir “Yahudileri, Dönmeleri ve Diğer Kripto Yahudileri Araştırma Enstitüsü” kurmalı ve çok ciddî ilmî tedkikler yapmalıdır.

İslamî hareketin içine sızmış Gizli Yahudiler araştırılmalı ve deşifre edilmelidir.

06.09.2016
Mehmet Şevket eygi

Kaynak: Mehmet Şevket eygi, 06.09.2016
Editor’ün Notu: Mehmet Şevket Eygi kimdir?
Köşe yazıları, makaleleri ve çıkardığı gazeteleriyle bir döneme damga vurmuş Mehmet Şevket Eygi kimdir? 12 Temmuz 2019’da İstanbul’daki evinde kalp rahatsızlığı nedeniyle Hakk’a yürüyen Eygi, 89 yıllık ömrüne birden fazla eser ve onlarca dost sığdırmıştı. İşte, M. Şevket Eygi’nin biyografisi…
Mehmet Şevket Eygi kimdir?

Abdi İpekçi, Mümtaz Soysal, Cemal Süreya ve Necip Fazıl Kısakürek gibi Türk Edebiyatının ünlü figürlerine arkadaşlık yapan Mehmet Şevket Eygi, takvim yaprakları 12 Temmuz 2019’u gösterdiğinde hayatını kaybetti. 89 yaşında Hakk’a yürüyen merhum, arkasında “Gıybet İlleti”, “İslami Konular”, “Ehl-i Sünneti Savunuyorum” gibi eserler bırakmıştı. Döneminde binlerce kez satılan ve hala okunmaya devam edilen bu kitaplar dışında tirajı oldukça yüksek gazeteleri de vardı. İşte, Mehmet Şevket Eygi’nin biyografisi…

KÜNYE
Mehmet Şevket Eygi, 7 Şubat 1933’te Zonguldak’ın Karadeniz Ereğlisi ilçesinde dünyaya geldi. Babası Mehmet Sait Bey, annesi de Kolağası Neşet Bey’in torunu Seher Hanım’dır. Annesi eski öğretmen, babası da Rüştiye mezunudur.

Bir röportajında Karadeniz Ereğlisi ile Devrek arasındaki bir sotede, köyden ve merkezden uzak bir evde dünyaya geldiğini belirtmiştir. 7 yaşına kadar da Karadeniz Ereğlisi’ndeki evde ailesiyle birlikte yaşamıştır.

Kasımpaşa, 1950

Okul çağına gelir gelmez civardaki okulları araştırmış, fakat koşullardan ötürü en yakın köy okuluna dahi gidemeyeceğini fark etmiştir.

Merhum Eygi o günleri şu sözlerle anlatmıştı: “Mektebe gitme çağım geldiğinde bir çözüm bulmak gerekiyordu, çünkü en yakın köyle bizim evin arası birkaç kilometreydi. Yol ormanların arasından geçiyor; kışın kar yağıyor, kurtlar iniyor, yollar çamur, birilerinin beni götürmesi lâzım”

MEKTEB-İ SULTANİ YILLARI
O dönem köy okuluna gidemeyeceğini anlaması üzerine ailesi, imkanlarını da zorlayarak Mehmet Şevket Eygi’yi Galatasaray Lisesi’ne gönderdi. O dönem imtihanla öğrenci alımı olmadığı için Mekteb-i Sultani’de paralı eğitim vardı. 1939-40 Eğitim-Öğretim döneminde istenen rakam da 265 lira tutarındaydı.

Babası Mehmet Sait Bey, bu tutarı üç takside bölerek oğlu Mehmet Şevket Eygi’yi 12 yıl boyunca Mekteb-i Sultani’ye gönderdi.

Birinci sınıftan dördüncü sınıfa kadar Galatasaray Lisesi’nin Ortaköy’deki yerleşkesinde, beşinci sınıftan on ikinci sınıfa kadar da Beyoğlu’nda eğitim gördü.
Merhum yazar, Galatasaray’daki yılları için: “On iki sene okudum Galatasaray’da. Orada okumamış olsaydım, yetişemeyecektim. Şu anda birazcık kültürüm var, ona sahip olamayacaktım. Onun için Galatasaray’a şükran borçluyum…” diye konuşmuştu.

Galatasaray’da okurken hafta içi okulda, hafta sonu da Hamdune teyzesinin evinde kalıyordu. Hamdune Teyzesi de bir dönem Nişantaşı ve Cağaloğlu’nda oturmuştu.

PARASIZLIK
Galatasaray’daki tahsili sona erer ermez Karadeniz Ereğlisi’ne, ailesinin yanına döndü. Fakat ailesinin maddi durumu daha da kötüye gitmişti. Demokrat Parti’nin iktidarında, merhum Adnan Menderes’in başbakanlığı döneminde Mehmet Şevket Eygi parasızlıkla sınandı.

Fakat Galatasaray Lisesi gibi bir liseden mezun olup Üniversiteye gitmemenin yanlış olacağını düşünüyordu. Uzun süre burs aradı. O yıllarda Siyasal Bilgiler Fakültesi öğrencilerine sınav sonucunda aylık 100 liralık burs veriliyordu. Mehmet Şevket Efendi de bu imtihandan başarılı olup eğitim bursunu kazandı.
İlkokul ve ortaokul döneminde Abdi İpekçi ve Mümtaz Soysal gibi isimlerle olan arkadaşlığı, Ankara Üniversitesi Diplomasi Bölümü’nde Cemal Süreya ve merhum Sezai Karakoç’la devam etti. Süreya ve Karakoç’la aynı sıralarda okudu. 1956’da da Ankara’dan mezuniyete ayrıldı.

Sezai Karakoç kimdir? Sezai Karakoç kimdir?

İLK HEYECAN: İSLAM MECMUASI
Üniversite çağındayken sınıf arkadaşlarıyla beraber “İslam” adında bir mecmua çıkardı. 10 kişinin çabalarıyla yayınlanan bu dergi kısa ömürlü oldu. 10 sayısı büyük bir özen ve itina ile hazırlanan İslam Dergisi, 10’uncu sayısında çeşitli gerekçelerden ötürü kapatıldı.

Mehmet Şevket Eygi de bir süre iş aradı. İyi derecede Fransızca biliyordu. Hariciye Vekaletinin (Dışişleri Bakanlığı) memurluk sınavına girdi. Sınavı kazandı da. Fakat yurt dışına gitmek istemiyordu. Eygi, Hariciye’deki olası kariyerini de şöyle yorumlamıştı: “Bolivya Orta Elçiliği Birinci Kâtipliğinden emekli olmaya mahkûmum”

Eygi, o dönemde Milli Eğitim Bakanlığı da yapmış Tevfik İleri’nin yanına gitti. Türkiye’de görev yapmak istediğini belirtti. İleri de iyi derecede Fransızca bilen Eygi’nin Diyanet İşleri Başkanlığı’nda çevirmenlik yapmasına aracı oldu.

1958’den 1960’a kadar, yani 27 Mayıs’taki darbeye değin Diyanet İşleri Başkanlığı’nda çalıştı. Ömer Nasuhi Bilmen’in de (Eski Diyanet İşleri Başkanı) Özel Kalem Müdürlüğü görevinde de bulundu.

Kendi tabiriyle iyi bir geliri vardı. Hatta “Vali kadar kazanıyordum” demişti ilk memurluk dönemi için. Ancak bir gün hiç beklemediği bir kişiden, hiç beklemediği bir teklif aldı.

MAHİR EFENDİ’DEN TEKLİF
Sadreyn Müsteşarı Seyyid Servet Efendinin torunu Mahir İz, Mehmet Şevket Efendiye gönderdiği mektupta haftalık bir gazete çıkardığını, bu gazetede onun da çalışıp çalışamayacağını şu sözlerle soruyordu:

“Biz Sönmez Şirketi diye bir şirket kurduk, Yeni İstiklal diye de haftalık bir gazete çıkarttık, yüzümüze gözümüze bulaştırdık. Sen biraz bu matbaacılık, yayıncılık işlerini biliyorsun; İslâm mecmuasını çıkarttın. Bunu kabul eder misin?”

Rahmetli Mahir İz EfendiRahmetli Mahir İz Efendi

Merhum Eygi, uzun süre bu teklifi düşündü. Memuriyetteki kazancı dediği kadar iyiydi. Fakat gazetecilikte küçüklükten beri yapmak istediği meslekti. Daha 6 yaşındayken Afacan ve Çocuk isimli dergileri annesi rahmetli Seher Hanıma okutuyordu.

Ailesiyle de konuştuktan sonra Mahir Efendinin teklifini kabul etti. Kendi tabiriyle yeniden “Kürkçü dükkanına” döndü. 1952’de Mahir Efendiyle tanışan, 1969’a kadar; Mahir Efendinin vefatına değin sayısız kez evini ziyaret eden Eygi, rahmetli üstadını şu sözlerle anlatmıştı:

“Merhum üstadımız Mahir İz Bey hakiki İstanbul kültür ve edebine sahip kadri yüce bir zat idi. 1952 yılından vefat ettiği 1969 yılına kadar sayısız kere evine gittim, yemeğini yedim, çayını içtim, sohbetlerine katıldım. Lakin bir kere bile gıybet ettiğini görmedim efendim. Ve bir kere bile hem baba, hem anne tarafından seyyid olduğunu söylemedi. Onun bu özelliğini ölümünden nice yıllar sonra öğrendim. Merhum, İstanbullu örnek Müslümandı.”

HAPİS YILLARI
1961’de 27 Mayıs Darbesine hitaben kaleme aldığı “Zulümlerin en alçakçası kanunların gölgesinde yapılandır” makalesi büyük yankı uyandırdı. Darbeciler, Mehmet Şevket Eygi’yi hapse attı. Uzun süre hapiste kaldı.

Mehmet Şevket Eygi, 1966’da çok satan Bugün Gazetesini çıkardı. İki yıl sonra 1968’da Babıali’de Sabah Gazetesini satın aldı. Bugün’de merhum Necip Fazıl Kısakürek, Şule Yüksel Şenler ve Nizamettin Nazif gibi isimler de çalışıyordu. Her iki gazete de muhafazakar cenahın sesiydi. Fakat Nihat Erim Hükümeti iki gazeteyi de kapattı. Onlarca dava açıldı. Kendi deyişiyle, “Gazeteleri, ekmek tekneleri” batırıldı.

1969’da zorunluluktan 6 yıl süreyle Suudi Arabistan, Lübnan, Ürdün ve Almanya’da yaşadı. Uzun süre memleketinden ve vatanından ayrı kaldı. 6 yıllık ayrılığı şu sözlerle özetledi:

“Egemen azınlıkların vesayet rejimlerinde fikir ve inançlarımdan dolayı çok çektim, mahkemelerde süründüm. Cezaevlerinde yattım, 6 sene yurt dışına çıkmak zorunda kaldım. Her iki ‘günlük gazetem’ batırıldı. Milli Gazete’de 20 yıldan beri yazıyorum. Hiçbir iç baskıya ve sansüre uğramadım. 28 Şubat’tan sonra Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nde aleyhimde bir sürü dava açıldı. Bazı mahkumiyet kararları verildi ama kanunlarda değişiklik olduğu için paçayı sıyırdım… Basın özgürlüğü dışta olan bir özgürlük değildir. Gazetecinin içinde özgürlük yoksa dıştaki özgürlükten yararlanamaz.”

Mehmet Şevket Eygi’nin künyesi | Kaynak: Anadolu Ajansı

1970’li yılların ortasında yeniden Türkiye’ye dönerek Bedir Yayınevi için çabaladı. Burada “Büyük Gazete”yi haftalık olarak çıkarttı. Kendisi de ‘Ubeydullah Küçük’ mahlasıyla yazılarını derledi.

VEFATI
1991’de Milli Gazete’ye geçen Mehmet Şevket Eygi, vefatına değin bu gazetede; ‘Takvimden Yapraklar’ köşesinde okurlarına seslendi.

Mehmet Şevket Eygi’nin cenazesiMehmet Şevket Eygi’nin cenazesi

12 Temmuz 2019’da da kalp rahatsızlığı nedeniyle vefat etti. Merhumun cenaze namazı Fatih Camii’nde kılınırken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve daha birçok isim Eygi’nin cenazesine katılım sağladı. Üstadın cenaze namazı ikindi namazına müteakip kılındıktan sonra Merkezefendi Mezarlığına defnedildi.

89 yaşında vefat eden Mehmet Şevket Eygi, arkasında “Gıybet İlleti”, “İslami Konular”, “Birkaç Yazı”, “Namazı Dosdoğru Kılmak”, “Yahudi Türkler Yahut Sabetaycılar”, “Ehl-i Sünnet’i Savunuyorum”, “Müslüman Kardeşim Uyan”, “Müslümanın Yüz Vazifesi”, “Yakın Tarihimizde Cami Kıyımı”, “Çareler Çözümler Teklifler Tenkidler” eserlerini bıraktı.

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.