Mehmet Ali Abakay Yazdı:ŞEHİR TARİH SİYASET FİLİSTİN!…

ŞEHİR TARİH SİYASET FİLİSTİN!…

Şehre ve şehirlere dair çalışmalar ne zaman kıymet kazanır?
Bu soruyla söze başlamamıza müsaade edin, öncelikle.
Son yüz yılda harap olan, yakılan ve yıkılan şehirlere ve de ülkelere bakın.
Birinci Cihan Harbi…
Çanakkale’den başlamak lazım…
Herkes tüm marifetiyle Çanakkale’yi tarih sahnesinden silmek istedi.
Hindlinin, Avisturalyalı’nın, Yeni Zelandalı’nın, Mısırlı’nın, Yahudi’nin ne işi vardı, Çanakkale’de?
Nagazaki ve Hiroşima.
Berlin, Bükreş, Prag, ..
Dahası kendi çıkardıkları ve birbirini yok eden iki umumî savaştan sonra şimdi tarihte küllenen Haçlı- Sion İttifakı’nın yeni versiyonu İslâm Coğrafyası.
Yöneticilerinin çoğunu kendi atamaları yetmemiş.
Mevcut yöneticileri marifetli olmadığı için vatandaşını suçlu görenler, “demokrasi ve özgürlük” adı altında kardeşi kardeşe düşman ederek, öldürerek, yıkarak, her şeyi yağma ederek, talan ettiği yetmezmiş gibi taş üstünde taş, gövde üstünde baş bırakmayanlar, ismine ” Ortadoğu” dedikleri coğrafyamızdan adını” Uzakdoğu” verdikleri topraklara gitmenin kendi hakları olduğunu iddia ediyor.
Kızılderili katliamcısı İngiliz, Alman, Fransız, Portekiz, İspanya, Belçika, Hollanda, İrlanda ve diğer ne kadar çapulcusu, mahkûmu, katili varsa olmayan bir millet ismi  altında birleşti. Bu ismi bilirsiniz, Altına Hücûm Filmleriyle, Kovboy Filmleriyle.
Yüzyıllarca mazlûm Inka-Maya-Aztek Medeniyeti’nin topraklarını işgal edip durdular.
Yetmedi, insanını yok ettikleri topraklarda köle olarak Afrika’ya dadandılar.
Afrikalı’yı yüzbinlerce özgür insanı prangalayıp paslı tasmalarla gemilere istifleyip götürdüler.
İşgalci Vescupi’nin ismini verdikleri kıtada, kıta insanına hayatta kalmayı çok görenler, torunlarına ” En iyi yerli ölü olandır.” vasiyetini miras bıraktı.
Yeryüzünü kendierince pûr ü pâk edenler, 1948’te köleliğin kaldırıldığını ilan etti.
Her zulmün işlendiği, katliamların eksik olmadığı, Afrikalının insandan sayılmadığı, teni beyaz-ruhu kirli olanın efendi, sahip bilindiği topraklarda.
Niçin şehir ve şehirlerle uğraşıyoruz?
Afrika’da sömürmedikleri yer kalmayanlar, her yeri kuruttu, ağaçsız bıraktı, toprakları.
Suya ve ekmeğe muhtaç bırakılan Afrikalı’yı iki yönlü kışkırtıp son kozunu sahneye koydu.
Uganda’nın Adil Devlet Başkanı İydî Emin, bize “insan eti yiyen vahşi” olarak tanıtıldı. Gazetelerin Amiral olanında var bu haberler, kayık hükmünde olanında da mevcut.
Belçika Kralı, kakao çekirdeğini az topladığı için çocukların ellerini babalarına kestirmeyi en hafif ceza olarak uyguladı. Belçika çikolatalarının hammaddesi halen Afrika’dandır.
Çad, Fas, Tunus, Cezayir, Somali, Nijer, Nijerya, Gana, Bostwana ve Güney Afrika.
Hani soygunculaın, talancıların ve açlıktan başı hoş olmayanların keşf ettiği Ümit Burnu.
Kime göre keşf etme?
Nasıl ve niçin?
Vahşi topluluklar, ‘her şeyin efendisi ‘ olarak kendilerini kabul ettikleri için, bilmedikleri yerlerin keşif hakkı onlarındır.
Keşfettikleri her yere ölümü götürenler, Avusturalya’da Aborjin bırakmadı, Bangladesh’te yüzbinleri açlıktan ölüme mahkûm etti, Hindistan’da böyle, Vietnam’da farksız, Afganistan’da dehşet…
Niçin şehirlerin ve ülkelerin tarihini bilmeliyiz?
Farkında mısınız?
Hafız Esed, Hama’da insan bırakmadı, Saddam Hüseyin Halepçe’de.
Elma kokulu ölümcül gaz bombalarını unutmadı, bölge insanı.
Arap milleti, devlet devlet ayrılınca sınırları cetvellerle çizildi, haritalarına bakınız, bayrakları aynı şekilde dizayn edildi, renkleri farklı gibi.
Şehirleri neden önemsiyoruz?
Mekke ve Medine esaret altında mıdır, mana olarak?
Bağdad var mıdır?
Kahire serbest mi?
Bu yazıyı kaleme alırken müsaade istemiştik, sizden.
En son Gazze.
Keşke Filistinli; kendisine vatanını işgal ettiklerinin çizdiği bayrağı rddetse ve yeni bir bayrak etrafında bir araya gelse.
Hanzala çizimlerine bakın, ne mana uyandırır, vicdanlarda?
Hanzala çizeri kim?
Şehirleri bilmeden, bu denli hususu kaleme almak mümkün mü?
Suyu bulandırmakla suçlanan kuzu, üst tarafta olan Kurt’a karşı ne desin?
Gazze’de ve Batı Şeria’da durum bu.
Sahi bu şehir tarihini merak edenler, bu topraklara kimn kimin eliyle yerleştiğini bilir mi?
“Boycott!..” diye etrafı velveleye vermektense bu soruya cevap bulmak lazım.
Bu ülkenin malları boycott etsin. ” Boycott” Britanya dilinde ” Direniş” anlamındadır.
Bu Gazze’de,  Batı Şeri’a’da direnen varsa, direniş varsa onların ifadesiyle terorist kim?
 Demokrat, Özgür, Humanist Dünya neden suskun?
Artistimiz, şakıyanlarımız, tiyatrocularımız, sinemacılarımız ikide bir ortaya bir şekilde çıkarlardı.
Bilir misiniz, bizde hiç bir zaman çıkan gazetecilik, dergicilik, sinemacılık ve tiyatro sektörü, üniversiteler ilk etapta bizim olmadı.
Almanya’dan getirilenler siyasetçi de oldu akademisyen de, gazeteci de fabrikatör de…
Biz “şehir” derken nece konuşup dururuz?
Albert  Einstein, daha çok istihdam için mektuplar göndermişti, bu mektuplar bilinir.
Her şey değil de çok şey,
İpekçilerle Karakaşlarla ilgili bilginiz var mı?
Siyaset ve gazetecilik mesleğinde kaç kişiyi tanırsınız?
Kapanîler, Karakaşîler, Yakubîler kimler?
Uluları Bülbülderesi’ndeki mezarlıkta kısmen, bunların.
Biz, şehir araşırmalarını yaparken bunları da öğrendik.
Anladığımız kadarıyla kimisi halen şehir tanıtımı için ” Delilo-Halay” kimisi ” Şiş Ciğer-Peynir” peşinde.
Karpuz mu?
Tadı kalmadı, karpuzun, kanmayasınız, şehrimde
Kaynak: Mehmet Ali Abakay

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.