Mehmet Ali Abakay Yazdı: Yunus Peygamber’in Kabri Nerede

Diyarbakır’da kimin yaptırıp astırdığı bilinmeyen, yıllardır yerinde duran ve her gelenin şaşkın bakışlarla sorgulamadığı, kaynaklarda yer almayan aşağıda görülen levha, artık yerinde yok.

Bu tarz levhalar, kimi kitaplara da sirayet etmişti.

Şehri sevdiğini ifade eden, araştırmacı kimi kalemler, plastik üzeri bir tabelacıya yaptırılan ve tel kablo ile tutuşturulan, dokunulmazlık kazanmış bu tanıtım(?) hizmetinden mahrum kalacak.

Yerinden çıkarılıp ikiye bölünen bu tabelanın daha iyisi ve alası yerine takılırsa, akıbetinin aşağıdaki şekilde olması muhtemeldir.

****

Bu şehirde biri kalkıp bir kuyuya taş atacak, taşı çıkarmaya kimse çalışmayacak…

Bu şehir, hanı ” Kültür Sanat Medeniyet Merkezi” idi?

Bu şehre yakışır mı, bu durum?

Biliyoruz, biz söylediğimiz için söz etkisini yitirir, gücünü kaybeder.

Bir çok zaman tanıklığını yapmışız, tespitlerden sonra.

Söyleyen biz olunca mı, önemli değildir, söylenen?

Hilaf yoktur, söylenen eksiktir ve dahi tamamlanmamıştır.

İlmîlikten yoksun, turizme kutsal hizmet şiarıyla yola çıkmanın ürünü bu tarz akla ziyan tabelalar asılarak ne hedefleniyordu?

Hakikat o ki bilmiyoruz.

****

Nasuh Paşa Cami’ye yolumuz düştüğünde umarız, bu ikiye bölünüp yerinde bulunmayan levha yerine daha iyisi olmasın.

Resmîyette yeri olmayan bu tür isimlendirmeler karşısında tepkimiz bellidir.

****

Ergani’de Zünûn Peygamber Kabri belirtilir, Yunus Peygamber olduğu söylenir.

Evliya Çelebî’nin kaynak gösterimiyle Yunus Peygamber’e Diyarbakır Kalesi Çizimi dahi yaptırılır.

El- insaf!..
Mübarek Peygamber, Mezopotamya’da hayat sürmüş.

Yaşadığı mekânlar belli.

Yedi sene bir mağarada yaşadığını ifade etmek, neyin nesidir?

Anlatılana kuzu kuzu inananlar, kitaplara da aktarır, bunu.

İyi güzel de naaşı araştırılsa nerede olduğunu gösterir, kaynaklar.

****

Bir şehirde olmadık yaklaşımlarla şehrin yeni kabirlere ihtiyacı var mı?

Önce mevcudu koruyun, gereken hizmeti ve önemi, saygıyı gösterin.

Sonrası mı?

Diyarbakır’da “Ogeda ” adına bir kaynak göstererek adına yeni mezar yaptırın.

****

Son birkaç yıl, mezar yeri tespitlerini göz önünde bulundurduğumuzda yakın zamanda sayılabilecek 1940 Döneminde ortadan kaldırılan mezarların kime, kimlere ait olduğu da sorgulanmalıdır, çoğu belli olan ve yerine “Anıt Park” yapılan, geniş bir alana yayılmış, Urfa Kapı’dan Dağ Kapı’ya uzanan bölgedeki mezarlıkların şehri kirlettigini, İslâm Mezarlığına tahammülü olmayan Surları Kurtaran Adamın kim olduğunu bilmelidir.

****

Şehir Araştırmaları’nı yaparken tespitlerimizi bilgi ve belge olmadan hiçbir şekilde yazmadık, konuşmadık.

Bu denli suskunluğa bürünmenin manası yok ve üzerinden epeyce zaman geçti.

Bir çok ilim ve irfan adamının , devlet paşasının, ünlü isimlerin kabirlerinin taşları, mezar kitabeleri ne oldu?

Naaşları nereye nakledildi?

****

Madem yüzlerce senelik zaman diliminde kimi şahsın kabirleri ortaya çıkabiliyorsa, Mardin’de vefat eden Diyarbekir Tarihi ve 10 Ciltlik Dünya Tarihi gibi eserlerin sahibi Devlet Adamı Sait Paşa’nın Mardin’deki kabri nerede?

Naaşını bulamazsanız da Kabir Taşı’nı bulunuz.

Bilirsiniz, bilmezseniz Said Paşanın kim olduğunu belirtelim, bu arada.

Said Paşa, Süleyman Nazif’in babası.

Diğer çocukları kim?

“Ozansoy” diyelim, meraklısı araştırsın…

Öyle binlerce sene öncesi mi?

****

Lala Beg Cami, “Lale Bey Cami” olur, sokak Lale Sokak’a dönüşür.

Hoca Ahmed Cami, ” Aynî Minare Cami” olur. Bir bakarsınız ” Aynalı Minare Cami” olur.

Sıkıntı verir oldu, bu isimler.

” Cento ” adı verilen şehrin en güzel ana caddelerinden biri, ” Sento” olarak bilinir de bu paktın ya da anlaşmanın hükmü 1979’da tarih olur.

Cadde adı en azından 50 Yıldan fazladır bu ismi taşır da vatandaş, ne anlam taşıdığını bilmez. Gazetede tam sayfa anlatırsın, boncuğu ipe dizer gibi, bir yerden ya da yerlerden ses gelmez.

Tarihin çöplüğünde yok olan bu isim, değiştirilmez, öyle kalır.

Vatandaşa sorsanız, o semtte, mahallede ikamet eden vatandaştan ve esnaftan bin kişiden biri doğru cevabı bilmekten, söylemekten, caddeye niçin bu ismin verildigini bilmekten uzaktır.

Dahası bir çok isim vardır, gündeme taşıdığımız…

Yorulduk, gibi.

Bu açıklama da gazetede yer alır, bir hafta içinde.

Ne olacak, merak ediyoruz, doğrusu.

****

Dün gibi vefat eden, yüz yılı geçkin olan isimlerin kabrini araştırın da şehre dair hizmetiniz daha makbul olsun.

Kaynak: Mehmet Ali Abakay

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.