Mehmet Ali Abakay Yazdı: Genel Manzarada Ebleh Tiplere Nasihat

GENEL MANZARADA EBLEH TİPLERE NASİHAT

Ne denilebilir?

Ne için?

Neden ve niçin?

Sebebi ne ola?

Sanal ortamda dilin kemiği yok.

Âdeta herkes içindekini kusuyor, gibi.

Ortalık oldukça tahammül edilemeyecek şekilde kirlilikle müzeyyen

Sanal ortamda her, yer alan bilgiye itibar etmek mümkün değil.

Bilmeyenin her şeyi bilir tavrı..

Çoğu fotoğraf makinesini ömründe eline almış, değil.

Bunca fotoğraf, oradan buradan alınır.

Bir kaza

Can çekişen yaralı insanlar.

Adam, reality showda.

Yardım etmeliyken canlı yayında.

Daha önce masraflı olan televizyonların canlı yayın cihazları vardı.

Şimdi çoğunun elinde telefon.

Güzel bir şiir

Şairinin adı yerine farklı isim.

Besbelli önemli bir makale.

Altındaki imza, hiç tanınmamış biri.

Yaşı 17-18 arası

Dünya tarihine dair yazıyor.

Âdeta gitmediği ülke kalmamıış.

Giyim-kuşam sektörü

Yeme-içme.

Taze sebze ve meyve

Tatlı çeşitleri.

Kuruyemiş çeşitleri.

Ev aleti ve gereci..

En az satılanı sahaflık kitaplar.

Metal bulan dedektör cihazları…

Saç boyaları…

Magazin gazeteleri ve dergileri.

Plàklar ve kasetler…

İpe sapa gelmez rezil görüntüler eksik değil.

Türkü söyleyen mi yok, şarkı söyleyen mi?

Bir tımarhanelik ortam.

Biz şehre dair yapmaktayız ısrarlı..

Bir kaç beğeni ve bir-iki yorum….

Çok mu meraklıyız, yazmaya?

Hemen herkes yazar ve şair kesilmiş.

Biz ve bizim gibiler suskun, dut yemiş bülbül kesilmiş.

Nasıl, neden ve niçin?

Ötesi sizin yorumunuza kalmış.

Biz, bu semtin kenar mahallesinde üvey evlâd gibiyiz.

Herkes düğününe tanıdığını çağırır.

Bizim her düğünde okuyabileceğimiz şiir yok.

Hem bu düğünlere yaş uygun değil.

Bakarsınız siyaset kokan etkinlikler…

Aşk Şairleri Etkinliği.

Çorabı Dikişsiz Gençler Buluşması.

Üzgün Yalnızlar Topluluğu.

Meşhûr Şairler Şiir Dinletisi.

Şehirle uğraşırız, başka kârımız olmaz.

Yemek yarışmalarında bizden not beklemesin kimse, bunca acılar yaşanırken, açlıktan ölenler varken, her dakika ve her saniye.

Kimse aşk-meşk şiirleri beklemesin, şiirlerimiz hüzünle mayalanmış, haksızlıklara reddiyedir.

Futbol takımı tutmadığımızı bilenler, niçin çağırsınlar?

Futbolun, müzikle eş tutulduğu ortamda uyuşturucudan daha ağır bağımlılığına ve esaretine karşı durmak, o şehre vefasızlık mı?

Tarihsevenler Derneği’nde tahta kılıçlarla gösteriyi çocukça bulduğunu ifade, hakaret mi?

Siyâset üçgeninde ipe saçma-sapan sözler eklemek, sabrı çatlatmaz mı, en kavî yerinden?

Magazin dünyasında dönen çirkinliklerin ve hilelerin kahramanları şarkıcı-türkücü-oyuncu ise, çoğunlukla bizim işimiz ne alakamız neden?

Besbelli “Şehir” denince saç kılları kirpi okuna çevrilir, hemencecik kimisinin.

Yahu rahatınızı bozmayın, siz.

Ananızın pasta ve çöreği var.

Bahsediniz.

Evinizin avlusunda dut ağacı muhakkak vardı.

O dutların tadından ve tavından söz edin.

Kavurmadan, haşlamadan, ciğerden, kadayıftan, peynirden, işkembeden, kelle ve paçadan…

İstediğiniz denli bahsedin.

Şarkı ve türkü eşliğinde oynayın.

Her ne kadar halkoyunlarını bilmezseniz de.

Son çıkan birkaç ismin kitaplarını gündemde tutun, belki bir adım önde olursunuz.

Ne diyelim, bu şehre bölgenin Paris’i der, yalan söylediğinizi bile bile İstanbul görmemişliğiniz var, yaşamamışlığınız var.

Ne demeli size “Uçun !…” desek, kanadınız yok…

“Yük taşıyın” desek ıkı ayak üzerinde koşarsınız deve değilsiniz.

Yoksa ” Devekuşu” diye bize benimsetilen ” Devkuş” mu?

Ne uçarsınız ne yük!..

Her aynada kendinizi dev gördükçe deve kuşu misali ” DEV ADAM” şeklinde mi görürsünüz?

İkindi vakti kısa olan her şeyin gölgesi iki katı uzun olur.

Aynalara bakmayın, ikindi vakti boyunuzun ölçüsü daha uzundur.

Denilebilir ki bu nasıl bir tarz, anlatım?

Emin olun ki tanıklık etmediğimiz hiçbir şeyi yazmadık.

Öteden beri, kimi yazılarımız bu şekilde.

Ne zaman mı?

1980’den bu günlere.

” Ödül aldı mı, yazdıklarınız?” Sorusunu sormayın.

Biz, ödül-mükafaat için yazmadık, hiç bir zaman.

Bu yazının geçtiği şehir belli mi?

Okuru hangi şehirde, ılçede ve köyde yazmaktaysa, yazıyı hangi mekânda ya da çevrede okuyorsa yazının yazıldığı yer orayı tarif eder.
Kaynak: Mehmet Ali Abakay

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

One thought on “Mehmet Ali Abakay Yazdı: Genel Manzarada Ebleh Tiplere Nasihat

  • Haziran 5, 2024 tarihinde, saat 21:48
    Permalink

    Çok güzel bir tesbit olmuş
    Maalesef içinde bulunduğumuz durum bu
    Eskiye özlem, dostluğa hasret.candan arkadaşlık yok
    Çıkar menfaat ön plana
    Eskiler derdi… nerede o eski bayramlar şimdi bizler diyoruz aynı nakaratı
    Wesselam
    Saygılarımla

    Yanıtla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.