Mehmet Ali Abakay Yazdı: DARA DÜŞENDEN KİTAP ALINMAMALI
Bir dost haber verdi, heyecanlı heyecanlı:
– Oldukça kelepir kitap var. Yetiş!..
Bir bakalım, neyin nesi.
Gidildi, görüldü.
Mükemmel bir kitaplık.
Satıcı yabancı, tanımıyorum.
Kitapların önemli bir kısmı son yirmi yıla ait.
Kaynak Kitaplar oldukça fazla.
Şehir ve medeniyet konulu olanlar, var.
Satış fiyatı oldukça ekonomik.
Sahaflık fiyatlar.
Önümüze bırakılan çay ikrâmını reddetmemiz anlık.
Ortak arkadaşımız, bana iyilik peşinde.
Kitapların satış sebebi, küçük çocuğunun sağlık meselesi.
Kitapları almaktan vaz geçtiğimi ifade ettim.
Bu belki fiyatı düşürme olarak algılandı.
Birim fiyat, ekonominin döviz karşısında düşüşü gibi.
Daha bir düştü, fiyat.
Israrla almam için bir baskı var.
Çayımı içmeye başladım ki soğuktu.
Karşıda oturan evin hanımı üzüntülü.
– Bacım şu çayı tazeleyeyiver…
Dışarı çıktı, kadın.
Ortak dostumuza on bin lira vermesini söyledim, borç olarak.
Şaşırdı, kem- kümler başladı.
Cebimdeki dört bin lira masada.
Kitaplarından isteksiz ayrılanın gözü, hayırlı bakmaz hiç bir zaman.
Çay geldi, keyifle içtik.
Bir çay daha getirmesini söyledi, evin gözü gülen reisi.
Gaye kadın, söyleneni duymasın.
Çocuğu iyileşirse, zaman içinde ödeyebilirse ödeme şartını belirttik, yoksa ödenmeyecek.
On bin, telefonla gelinceye kadar bekledik.
Küçük bir çocuk.
Ameliyat olması muhtemel.
Insanın kitapları, çocuğu gibi.
Onu kitaplarından ayırmak, zulme rıza göstermekle eş.
İki- üç kitap aldık, seçerek.
Çayımızı içtik.
Kadın, merak içinde.
Küçük çocuk, bir yanda oynuyor, kendisince.
Usulca kalktık, masada gerekli para zarfta.
Her zaman taşıdığım şeker var, cebimde çeşit çeşit.
Arada bir şeker düşünce ihtiyaç hali.
Çocugun nasibi imiş, bir küçük avuç kadar.
Çocuk seviniyor, anne şaşkın, baba apayrı bir durumda.
Soyadından yola çıkınca babasının öğrencim olduğunu çıkarıyorum, gencin.
Dostumuz oldukça şaşırmış.
Kadın, konuşmalara vakıf oldu:
– Son çare kitap satışı ise biz almıyoruz, kütüphaneyi. Istediğiniz ameliyat bedeli burada. Çocugun sağlığı önemli. Kitaplar, bu evin süsüdür, çocuk misali.
Kapıya kadar eşlik ediyorlar.
Çocuk, dünya tatlısı.
Uzaklaşıyoruz, arabayla.
El sallıyorlar.
Dikiz aynasından gördüğümüz.
Dostum, oldukça rahat.
Ben rahatım.
– En doğrusu bu oldu.
Evetliyorum, belirtileni:
– Belki bu kitaplar için ne kavgalar çıkmıştır, evde. Bu kitaplar olmasaydı sen bilmezdin, dramı. Ben haberdar olmazdım.
Herşeyin hayırlısı olsun!..
Ağacın eğriliği aslında dikenin acemîliğindendir. Hangi ağaç, dimdik yükselmek istemez, göğe?
Hangi baba ve anne hasta olan çocuğu için çırpınmaz?
Kelepir kitap mı?
Artık, almamaya karar verdim, kendimce.
İhtiyacı olduğu için kitaplarını satana yardım etmek varken, akbabalaşmak fıtrata aykırı bir durum.
Evlenirken 1988’de 300.000 TL’ye ihtiyaç sebebiyle oldukça kitabımı elden çıkarttığım için ben biliyorum, durumu.
Kitapları alan bir kitapçı ağabeydi.
Ondan biliyorum, yaramı.
Kaynak: Mehmet Ali Abakay
- Edirne’de Türk Dünyası Kadın Başlıkları Sergisi - Kasım 1, 2024
- Edirne Gastronomi Festivali Törenle Başladı - Kasım 1, 2024
- Edirne Orduevi Önünde Kaza - Kasım 1, 2024