Konuk Yazarlar/Suna İlhan Yazdı: Medya Meydanı
MEDYA MEYDANI
İslamiyette mü’min kadınlar için bir kural vardır: “Gayr-ı müslim kadınlar yanında dış kıyafetiniz üzerinizde olduğu hâlde bulunun. Zira onlar, sizde gördükleri süs ve güzelliği kendi eşlerine anlatabilir, böylece onların dikkatini sizin üzerinize çekerek, musallat olmasına veya tahayyül etmesine sebebiyet verebilirler. Tedbirli olun.”
Müslümanların kendilerine ve birbirlerine verdiği zararı kimse veremez.
Gayr-i müslim kadınların yapma ihtimali olan bu fitneyi, bugün, müslüman kadın ve kızların kendi elleriyle sosyal medya üzerinden yapması fecî bir durum.
Bu tür paylaşımların gizli-açık, büyük-küçük zararlarını hayal edebiliyor musunuz?
İslamiyette konulan kurallar, bizim öyle evcilik oynarken koyduğumuz “yap-boz” kurallarına benzemez.
Herbiri ilahîdir veya ilahî kaynaklıdır.
Bir şey yasaksa, ona götüren yollar da duruma göre yasaklanmıştır. Buna “sedd-i zerâi” denir. Zarara giden yolları kapatmak, set çekmek.
Haramlar, Allah’ın girilmesini men ettiği koruluk gibidir.
Bir çoban, sürüsünün kendisine yasak olan koruluğa girmesini istemiyorsa, yakınından da geçirmeyecek. Zira sürüden birini kurtarsa diğeri içeri dalabilir. Bir de “sürü psikolojisi” diye bir şey var, değil mi?
Nefis de bizim için sürü gibidir. O kadar çok istek ve arzuları var ki..! Gözü hep korulukta. Kim, nerde, ne yapmış, ne yemiş, ne içmiş, ne almış? Birini kurtarsan diğeri içine dalıyor. Ya da sen kurtarsan ben kurtaramıyorum.
Göz neye bakar gönül ona akar…
Ağzını bugün tutsam, yarın tutamıyorum. Az-çok ne bulursa otlanıyor. Koruluk; geniş, cazip ve ne ararsan var.
“Bundan ne olacak canım?” diyenler; “olanlara” bir bakıversin. Veya olma ihtimali olanlara.
Büyük günahların bazıları öyle “pat” diye büyümüyor. Adım adım yaklaşıyor. Sinsi bir şekilde. Sana hissettirmeden. Sivrisineğin kanını emmeden önce bir miktar uyuşturucu enzim edip o bölgeyi hissiz hâle getirmesi gibi. Onun o kadar büyüyeceğini, oralara geleceğini farketmiyorsun. Ufaktan başlıyor.
Ayrıca günahı küçük görmek de büyük günahlar arasında zikredilir. Çünkü; “Damlaya damlaya göl olur.”
Çeşmeyi tamir etmek lâzım.
Şimdi artık kalenin kapıları içerden açıldı. Düşmana gerek yok. Onların yapacağını biz gönüllü olarak yapıyoruz.
Misafir odalarında davetsiz misafirler dolaşıyor.
Yatak odasına nâmahrem girmiş.
Banyodaki detayları tanımadığımız insanlar süzüyor.
Oturma odalarında yalnız değiliz.
Mutfak, “dünya mutfağı” olmuş.
Giren-çıkanın haddi hesabı yok.
Cinlerden korkarsınız, değil mi?!
Bence hiç korkmayın. Onlar bizimle aynı âlemde yaşarlar ama…
İnsan kadar çarpmazlar.
Ayrıca;
Ne şeytanı görüp ne besmeleyi çekmektense, ekrana perde çekmek, daha evlâ, daha korunaklı.
Sosyal medya, her şeye açık meydan oldu. Ne yaparsan yap. Hesap-kitap soran yok. Yalan-dolan serbest. Kimin ne olduğu belli değil.
Ama nereye kadar?
“Allah imhal eder (mühlet verir) ama ihmal etmez.”
Bu mecrada en çok da kadın ve kızlarımızı yaralanıyor. Aile yapısını bozuyor, çocuk gelişimini olumsuz etkiliyor.
A benim bahtı yarim,
Gönlünde tahtı yarim,
Yüzünde göz izi var,
Sana kim baktı yarim?
Sahi, kimlerin, hangi gözle ve nasıl baktığını bilmek mümkün mü?
Yüzünüzdeki ben’leri dâhi bilenler korkutmuyor mu sizi?
Dün tanışınca, bugün nişanlanınca, yarın evlenince…
Ben hep, profilde, paylaşımlarda senin eşini görmek zorunda mıyım?
Çocuğunun anneannesi miyim, her hâlini bana gösteriyorsun?
Evinin alacaklısı da değilim…
Yemeklerin de satılık değil…
O halde maksadın, çocukça bir “merak” ve “beğenilme duygusunu tatmin” mi?
Çocukken hiç “aferin” diyen olmadı mı, iki gözüm?
Doğru kullanımlar da var elbet. Hayra ve güzele yönlendiren, vesile olanlar. Faydalı paylaşım ve etkinlikler inkâr edilemez. Onların yeri ayrı.
Bıçak sırtı bir yerdeyiz. Allah, bize akıl-fikir, iz’an versin. Nefsimize uydurmasın.
Kaynak: Suna İlhan
- Bu Kez Onlar Objektifin Karşısına Geçti - Ocak 10, 2025
- İsa Kılıç Yazdı: Allah Yolunda Kardeşlik - Ocak 10, 2025
- M. Ali Abakay Yazdı: Kahve Yemenden Gül Çemenden mi? - Ocak 10, 2025