İsa Kılıç Yazdı: Kendisi Olmak
Dost’ca…
KENDİSİ OLMAK
(Değer verdiğim yazılarımdan biri, umarım hoşunuza gider)
En güç fakat en değerli şeylerden biri kendisi olmaktır. Ama pek az insan tam olarak kendisi olmak cesaretini gösterebiliyor. Kendisi olmak; içindeki saklı potansiyeli ve cevheri ortaya çıkarmak, yaratıcı ve üretici olmak, kimseyi taklit etmemek, yeni bir yol ve yöntem bulmak, ya olduğu gibi görünmek ya da göründüğü gibi olmaktır.
Başkalarıyla anlaşıp ortak olduğumuz noktada kendimiz olmaktan uzaklaşır, başkalarından ayrı kaldığımız noktada kendimiz olmaya başlarız. Nietzsche: “İnsanlar sizi methettiğinde onların yolundan, sizi eleştirdiğinde kendi yolunuzdan gidiyorsunuz” diyor. Bir şeye muhalif olduğumuzda ancak kendi olduğumuzun farkına varırız.
İnsanların tepki ve düşmanlığını kazanmadan kimse kendisi olamaz. Kendisi olanlar herkesten farklı düşünürler, kalabalıklar içinde yalnızdırlar. Bize aykırı şeyler bizi kendimiz olmaya, bize uygun olan şeyler bizi kendimizden uzaklaşmaya götürür.
Kendisi olmak, bencil ve kendini beğenmek demek değildir. Kendisi olan kimseler kendilerine güvendikleri ve inandıkları için başkalarını da sever ve onlara saygılı davranır, onlara haksızlık etmez, tüm insanların iyiliğini ister. Kendi yolundan giden, kendi yolunu açan, kendi şarkısını söyleyenlere ne mutlu! Onlar öldükten sonra da unutulmazlar.
Kendisi olmak, bir şey ne ise o olmaktır. Mesela taşsa taş, karpuzsa karpuz, insansa insan. Bu vasıfları en çok taşıyanı olmaktır. Bir altın yirmi dört ayar olursa kendisidir. Biraz eksik olursa veya başka bir şey katılırsa kendisi olmaktan uzaklaşır, sahteleşir.
Kendisi olmak isteyen, içinden gelen sese uyarak yaşamalıdır. Kendisi olmazsa başkalarının kopyası olur. Bir şey yapmak veya yapmamak, kendi kararı ile olmalı. Kendisi olmak; özgür ve bağımsız olmak, sevinçlerini ve acılarını kendinden devşirmektir.
Bebek kendisi ile annesini ayırt edemez. Beyin gelişip bilinç uyandıkça kendinin farkında olur. Bunu sağlayan bilincin merkezi egodur. Egonun gelişimindeki aksaklıklar kişiliğin gelişimini engeller. İnsan ego ile kendini dışındaki şeylerden ayırır, kendi bilincine varır.
Bilinçli olmayan alanların bilinçli hale gelmesi oranında kişi kendisinin farkına varır. Kendilik ego kavramından ayrıdır. Kendilik kişiliğin bütün katmanlarını içine alır, bilinci ve bilinçdışını kapsar. İnsanın en tam halini ifade eder. Ego sahte bir benliktir.
Bizim kendimiz olmamız için ötekinin farkında olmamız; sonra bunu aşarak dışımızdaki varlıklarla, insanlarla ve evrenle birleşmemiz lazımdır. O zaman tam bir uyum ve gelişme meydana gelecektir. Yoksa bütün yaşamımız boyunca ilkel bir benliğin esiri olarak hayal kırıklıklarına uğramaktan ve acılar çekmekten kurtulamayız.
Bütün büyük zatlar ve bilgeler benliğin zincirlerini kırmayı, nefsin esirliğinden kurtulup özgür olmayı öğütlemişlerdir. Küçük benliğini bırakıp bütüne karışmalı. Nursi’nin tanımıyla “Bir buz parçası hükmündeki enaniyetini (egosunu) havuza atıp bütün havuzu kazanmalı”.
Kendimiz olmak; hem kendimizi, hem dışımızdaki dünyayı tanımaktır. Biz ne kadar kendimiz olursak dışımızdaki nesneleri, insanları ve dünyayı o kadar daha net idrak etmeye başlarız. İşe önce kendimizi gerçekçi bir şekilde tanımaktan başlamalıyız.
Modern çağdaş insanın en büyük sorunu kendisi olamamaktır. O kendini tanımıyor, kendine yabancılaşmıştır. Kendinden hareket etmiyor. Davranışları taklittir. Kişiliğini geliştirememiştir. Milyonlarca insana aynı adı verseniz hiçbir şey değişmez.
İnsan düşünce ve davranışları başkaları tarafından yönetiliyor. Her şey insanlara dışarıdan benimsetiliyor, sanki kendileri tercih ediyorlarmış gibi geliyor onlara. Tarihte hiçbir zaman bireyler kendilerinden bu kadar uzaklaşmadılar. Eskiden bir kasabadaki bir fırıncının, bir kahvecinin, bir kebapçının bile bir adı ve kişiliği vardı…….dost.
Kaynak: İsa Kılıç
- Mehmet Ali Abakay Yazdı: Kitap Fuarı mı Çocuk Kitap Panayırı mı? - Kasım 25, 2024
- İstasyon Mahallesi’ne Ulaşım Artık Üst Geçitten - Kasım 21, 2024
- Mehmet Akkaşoğlu Yazdı: Allah’ın Güzel İsimlerinden El_Mütekebbir - Kasım 21, 2024