İsa Kılıç Yazdı: Hız Tutkusu

Dost’ca..
HIZ TUTKUSU 

İnsanlar, çağımızda hız tutkunudur. Her şeyi hemen çabucak elde etmek, ona hemen ulaşmak istiyorlar. Biraz bekleseler, acele etmeseler sanki canları çıkacak. 

Çoğu kısa zamanda ve hemen âlim olmak, yazar olmak, zengin olmak, şöhretli olmak ister. Bir şeyi, olması gereken vaktinden önce elde etmek hayır getirir mi? Bekle kardeşim, her şeyin bir vakti vardır. Tabiatın düzeni ağırdır, ona uy kazançlı çıkarsın.  

Gelişmiş uygar ülkelerin insanlarının yaşama şekli hıza dayanıyor. Hızı dayatıyor, hıza teşvik ediyorlar. İnsanlar hıza öyle alıştırılmış ki onsuz yapamıyor. Uzak mesafelere daha çabuk ulaşmak için otomobil icat edilmiş fakat insan bununla yetinmiyor, onu daha hızlı sürerek eceline susamış gibi cehenneme doğru yol alıyor. 

“Hızla uzaklar kısalmıyor, insanlar daha uzağa gitmek istiyorlar” diyor Prof. Kemal Sayar. İnsanlar yürüyen merdivenin üzerinde bile yürüyorlar. Sebzeleri, meyveleri hızlı yetiştiriyor; tavukları kırk günde kesime hazırlıyorlar ama bir tadı olmuyor. Tabiatın normal bir seyri vardır, ağırdır fakat etkilidir. Ağaçların, çocukların büyümesine bakın; nasıl hiç fark ettirmeden sessizce büyüyorlar. 

Uygarlığın, kültürün, sanat ve bilimin abidevi eserleri, uzun zamanda meydana getirilmiştir. Bu yüzden zaman onları eskitememiştir. Bunlar birkaç günde veya birkaç ayda meydana getirilmedi. Vaktinden önce meydana gelen vaktinden önce gider.

Firdevsi Şehname’yi otuz yılda yazdı. Leonardo da Vinci Mona Lisa’yı dört yılda yaptı. Hala üzerinde çalışıyordu, zorla elinden aldılar. Darvin “türlerin kökeni” isimli eserini yirmi beş yılda ortaya koydu. Böylece unutulmaz olarak tarihe geçtiler.

Akşam yatıp sabah sanatçı, yazar, müzisyen, düşünür, üstat oluyorlar. Elbette bunlar yarın unutulacak ve ortaya koydukları şeyler çöplükte yerini alacak. Sabırlı olamayanın, hızlı koşanın elinde boş hayallerden başka bir şey kalmaz. Eskiler “Erişir menzil-i maksuduna aheste giden. Tiz reftar olanın payine damen dolaşır” demiş. 

İnsanları hızlı okumaya ve hızlı konuşmaya teşvik ediyorlar. Bu şekilde okuduğunuzdan bir şey elde edemezsiniz. Hiçbir ciddi kitap hızlı okunamaz. İçinize sindirerek ve yudum-yudum içerek okuyacaksınız. Hani bir hikâye var. Bir adam Tolstoy’un Harp ve Sulh romanını okumuş, anlat dediklerinde “olay Moskova’da geçiyordu” demiş.

Evet, hızlı okunacak materyaller de vardır ama bunlar işe yaramayan değersiz şeylerdir. Eğer gazete okumak gibi okursanız hızlı okumakta mahzur yoktur. Çünkü gazete yazıları hızlı okunacak şeylerdir. Onlara sonraki gün bakmak gerekmez. 

Ağır ateşte pişen yemek gibi, hafif yağan yağmurun toprağa rahmet olması gibi; ancak yavaş ve hazmedilerek yapılan şeyler değerlidir, yarayışlıdır, uzun ömürlü olurlar. Hayırlı pazarlar olsun…..dost. 
Kaynak: İsa Kılıç

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.