İsa KILIÇ YAZDI: ELEŞTİRİ KÜLTÜRÜ

Toplum olarak yaşadığımız millet olma sürecinde sıradışı niteliklerimiz olduğu gibi bir türlü benimseyip beceremediğimiz özelliklerimiz de vardır.Tabii ki, eleştiri ile aramızda kapanmayan mesafe ve ısınmayan soğukluktan bahsediyorum.Toplum olarak her kademede eleştirilmeyi sevmeyen bir yapımız var. Kabul edilebilir bir eleştiri tarzına sahip olmadığımız gibi meramımızı izah edecek düzgün bir üsluptan da mahrum bulunmaktayız .Ne zaman birisini dövmek istersek o kişi veya kurumun zaafı üzerinden yumruk atıyoruz.Bu yönde bazan öyle aşırıya gidiliyor ki, eleştirilen haksız iken mağdur ve mazlum pozisyonuna düşmektedir.Eleştiride sıkça karşılaştığımız durumlardan birisi de, gayet tutarlı tenkidler yapılmasına rağmen kişi veya kurumun sanki kendisine haksızlık yapılıyor zehabına kapılmasıdır.

Oysa eleştiri, batı toplumunu bugünkü konumuna taşıyan niteliklerinden birisidir.Bu kültürü edinememe nedeninin temelinde, yaşayışımızın bir amaç üzere oluşturulamaması veya tayin edilen hedeflerin mevcut yaşam biçimimizle örtüşmemesi vardır.Bir diğer neden ise toplum ve sistemin gerçeklik anlayışı arasında insicamın oluşturulamamasıdır.Bu tesbitleri destekleyen çarpıcı örnekler olmasına rağmen kısa yazı kaygısıyla burada örneklere yer veremeyeceğim.Eleştiriyi olması gerektiği gibi yapmama nedeninin özünde ise tembelliğimiz ve kolaya kaçışımız vardır.

Eleştirinin geleneğimizdeki yerini ‘’tenkid’’ almaktadır.Her iki kavramın aynı amaca hizmet etmesine rağmen farkı, batı ile doğu kültürleri ve insan yapısı arasındaki değişiklikle izah edilebilir.Eleştirinin özünde , önceden tayin edilen bir gayeye yönelik yürüyüşde farklı yönlere sapma kaygısı yatar.Zira belirlenen gayeye ulaşıldığında sonuçlardan ortak istifade sağlanacağı gibi farklı yönlere sapıldığında da, oluşacak hayal kırıklığından aynı şekilde ziyana uğranılacaktır.İşte eleştiri bu noktada, herkesi ilgilendiren ortak gayelere ulaşılması yönünde icracılara yapılan uyarı, ve gerçekliğe verilen katkıdır.Eleştiri yapan kişi veya kurum gerçekleştirilmeye çalışılan hedefi iyi bilmek zorunda olup gidilecek daha emin, varılacak daha kısa alternatif yollar aramak, bulmak zorundadır.Bu bağlamda eleştiri; varılacak hedef için yapılan yürüyüşte oluşturulan ortak akıldan istifade etme biçimi olup maliyeti olmayan ciddi bir katkıdır.İşte, eleştiriyi sevmeme ve amacına uygun yapamama nedenimizi de bu durum izah eder.Zira eleştiri, konuyu kavrama, hedefi anlama, yapılacak şeylere alternatif çözümler arama çabası gerektirir.Böylesi bir çabayı vermekten kaçanlarsa eleştiriyi bizdeki gibi yapmakta, eleştirilenler de bizdeki gibi algılamaktadır.Oysa eleştiri bir işi yapana ne hakaret ne kişiliğine yönelik saldırı ve ne de fırsatçının kinini kusacağı sığınak olmalıdır.Eleştirinin temel amacı varılmaya çalışılan hedeftir. Muhatabı kişi değil, konudur.Eleştirilen açısından onu hataya düşmekten kurtarmak, amacına ulaşmaya katkı sağlamaktır.

Eleştirenin samimi ve terbiyeli, eleştiriye muhatab olanın müsterih olması günlere kavuşma dileği ile!

V’esselam….

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.