İdris Günaydın Yazdı: Ne Diyorlar, Ne Diyoruz?

Ne diyorlar, ne diyoruz?
ABD Başkanı Donald Trump: “Recep Tayyip Erdoğan, zeki ve başarılı bir adam. İlişkilerimiz gayet iyi.”

Rusya Devlet Başkanı Putin: “Recep Tayyip Erdoğan akıllı bir insan.”

Kosova Devlet Başkanı Edi Rama: “Başka ülkelerin idarecileri de bazı konularda bize söz veriyorlar. Ancak Tayyip Erdoğan farklı. Sadece sözünü Tayyip Erdoğan tutuyor.”

İsrail basını: “Tayyip Erdoğan akıllı.”

Yunan Medyası: “ABD ile Türkiye’nin arası iyi. Tayyip Erdoğan akıllı adam.”

İngiltere Medyası: “Tayyip Erdoğan ve Türkiye artık önemli aktör.”

Le Point Dergisi: “Türkiye ve Tayyip Erdoğan dünyanın dört ülkesinden biri.”

Alman Basını. “ Recep Tayyip Erdoğan Türkiye’si oyun kurucu. Artık önemli ve kendisiyle ciddi ilişkiler kurabileceğimiz ülke.”

Tüm Avrupa Basını: “Türkiye çok güçlü bir ülke. Yanımızda olmazsa güvenliğimiz tehlikede.”

Afrika basını ve idarecileri öyle diyor.

Asya liderleri ve basını buna benzer şeyler söylüyor.

Türkiye’den bir kadın: “Tayyip gitsin. Yeter artık. Bıktık ondan. Yeteer. Yeter.”

Türkiye’den bir erkek: “Yirmi üç yıldır bu adamı görüyoruz. Yeter artık, gitsin, bıraksın.”

Seçimde halk: “Bizi beş yıl daha yönet Reis. Fakir düşeceksek sende düşelim. Zenginleşeceksek sende zenginleşelim.”

HÜKUMETTEN RİCAM

Biz bu hükumetten başka türlü şikâyetçi değiliz. Yalnız bir durum var. İsrail artık iyice haddi aştı. Zulümde o kadar şımardı ki; çizmenin boyunu geçti.

Eğer Türkiye olarak İsrail’e haddini bildirecek güç varsa haddini bildirin. Yoksa Gazze ile ilgili sınırları kapatın ve hiçbir haber alınmasına izin vermeyin. Zira yüreğimiz dayanmıyor. Elimizden bir şey gelmiyor. Kendimizden utanır olduk.

Bunun dışında sizin devlet olarak yapamayıp bizim sivil olarak yapabileceğimiz bir şey varsa bunu da söyleyin; yapalım.

Bir de İsrail’e bir şey yapamayıp sürekli efelenmek onu güçlendiriyor. Çünkü İsrail yaptıklarından utanmaz. Vicdanı sızlamaz. Dinlerinin gereği olarak böyle yapıyorlar. Onlardan bahsedildikçe yürekleri yağ bağlayıp daha cesur hale geliyorlar. Bakın herkes bizi konuşuyor, yürüyor, boykot yapıyor ama bize bir şey yapamıyorlar. İşte biz Yehova’nın yarattığı iki ayaklı varlıkların öznesiyiz. O kadar güçlüyüz.

Böyle diyor bu kâfirler. Bizim de cesaretimiz kırılıyor. Pire sayemizde deve oluyor.

GAZZE İLE DAYANIŞMA,

İSRAİL’E LANET

Türkiye’nin muhtelif şehir ve ilçelerinde yürüyüşler yapıldı. Boykot listeleri takdim edildi. Allah katılanlardan razı olsun. Bu duyarlılığın diri tutulması için iyi. Lakin boykot konusunun tutmayacağını biliyorum. Nitekim tutmuyor. Çünkü boykot ettiğimiz mallara karşı alternatif, o kalitede yerli mal yok.

İsrail Gazze’ye saldırmaya başlayalı iki buçuk sene oldu. Ondan öncesi de var. Onlarca senedir var. Bu zaman zarfında, bazı malların alternatifleri ortaya çıkmadı. O mallar bulunamıyor. Sadece İsrail malları var.

Mesela deterjan konusu böyle, sıvı jel konusu böyle, şampuan konusu böyle.

Mutlaka bunları üreten yerli küçük işletmeler var ama biz haberdar değiliz. O şirketlere sahip çıkmadık. Onların mallarını rafına koymayan marketlere tavır koymadık.

Mühim olan ok atmak değil hedefi vurmaktır. Eğer ciddi bir iş yapacaksak bu tür firmaları desteklemek ve büyütmektir.

Mesela ayrandan başka milli bir içeceğimiz yoktur. Gençler üzerinde de bu boykotlar tesirsiz kalmaktadır.

TARİH TEKERRÜR EDİYOR

Bedrettin Dalan’dan İstanbul Belediyesini devralan SHP zamanında, klor yolsuzluğu, Ergun Göknel, Halil Bezmen kısaca İSKİ Skandalı denen rezalet ortaya saçıldı. Ardından birbirilerinin kadınlarıyla ilgili ifşaat ortaya yayıldı. Bu durum üzerine İstanbul Belediyesini Recep Tayyip Erdoğan kazandı.

Tarih tekerrür etti. Yine CHP, yine İstanbul Belediyesi, yine yolsuzluk. Bu defa 560 milyar lira para kayıp. Yolsuzluk ağı daha komplike, daha üzerinde çalışılmış.

Bir de acemi ve cahil biri var: Özgür Özel…

SHP’nin başında aklı başında bir adam vardı; Erdal İnönü… Olaya razı olmuş rezaleti kabullenmişti. İtiraz etmenin anlamı yoktu. Özgür Özel, yeni ve cahil olmasının verdiği hızla sokakları ateşe veriyor.

Ne gariptir ki; 1969 yılından beri gerek Erbakan’ın gerekse Erdoğan’ın yüzlerce mitingi olmuştur ama bir ağaç devrilmemiş bir polisin düğmesi kopmamıştır.

Özgür Özel hopluyor zıplıyor ama keskin sirkenin küpüne zarar olduğunu biliyor mu? Eğer sirke ve küpün ne olduğunu biliyorsa.

Neden sizin paçanızdan bu hırsızlık iddiası düşmüyor? Neden memleketin en organize en iyi hırsızlık iddiası size çarpıyor.

Neden yapılan hiçbir hizmeti benimseyemiyorsunuz? Menderes’in yollarına, Demirel’in barajlarına, Erbakan’ın fabrikalarına, Özal’ın ihracat seferberliğine, Tayyip Erdoğan’ın bunca hizmetlerine neden düşmansınız?

Sanki sizi iktidara getirsek ve elinize ağzına kadar dolu para kasaları versek, sırf ileride muhalefet edecek bir şey kalmaz diye o paraları çarçur eder bir icraat yapmazsınız. Geçmişte yapmadınız ki; vesselam.
Kaynak: İdris Günaydın

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.