Feyzullah AKDAĞ Yazdı: Özgürlükler Ülkesi Hollanda Okulda Telefonu Yasaklıyor!
Özgürlükler Ülkesi Hollanda Okulda Telefonu Yasaklıyor!
Açıklamada, Hollanda Eğitim Bakanı Robbert Dijkgraaf’ın “Telefonlar her ne kadar hayatımızın her alanını sarsa da sınıfta olmamaları gerekir. Öğrenciler konsantre olmak ve iyi şekilde öğrenmek için her imkana sahip olmalı. Araştırmalar cep telefonlarının bunu engellediğini gösteriyor. Öğrencileri bu duruma karşı korumalıyız.” Değerlendirmesine yer verildi.
“Artık TikTok videosu seyretmek, sınıf arkadaşınla mesajlaşmak veya Snapchat’ten fotoğraf paylaşmak yok.” İfadeleri yer alan açıklamada, uygulamanın üniversiteleri kapsamadığı kaydedildi.
Ne dersiniz özgürlükler ülkesi Hollanda yasaklar ülkesi mi oldu şimdi? Demek ki her özgürlük faydalı değilmiş!
İnsanoğlunun huyudur; her yeni şeye sırf yeni olduğu için düşünmeden balıklama atlar. Onun verdiği geçici zevkten dolayı onu bir süre savunur fakat zararları ayyuka çıkınca da onu şeytan ilan edip kötülediği “eskiye” döner. Ta ki yeniden “yeni şey” çıkana kadar…
Tabi eskiye dönüş bir cesaret işidir. Mürteci (gerici) yaftası yemek özellikle bizim gibi ithal kanunlarla inşa edilip mazisine ve kendisine güvenemeyen ülkelerde insanların en büyük korkusudur. Evet, Rahmetli Fuat Sezgin Hoca’nın da dediği gibi biz, dedelerimizin bilimde yaptığı buluşları bilmek bir yana bu ilerlemeleri dedelerimizin yaptığına inanamıyoruz bile. Yani özgüveni bitirilmiş, aşağılık kompleksini içselleștirmiş bir milletten bahsediyoruz.
Hamdolsun ki içselleștirilmiş aşağılık kompleksinin farkına vararak bunu reddeden, ortaya bir şeyler koymaya çalışan evlatlarımızın varlığı ve bu çabaların da devletçe destekleniyor olması “yetmez ama evet” dedirtiyor. İnşallah daha fazlası gelir temennisinde bulunuyoruz. Ancak tüm bu çabalar maalesef ki bizim eğitim sistemimize rağmen yapılıyor. Yani şu haliyle eğitim sistemimiz özgüvenli bir nesil yetiştirmenin önündeki engel olarak duruyor. Zira eğitim sistemimiz en başta kendisi zaten kendine güvenmiyor. Tamamen Batı endeksli bir politikayla “onlar yapıyorsa doğrudur“ fikrinden neşet eden bir taklitçi paradigma maalesef hala var.
Eğitim sistemine sırf Batı yapıyor ve yeni diye tüm teknolojik aletleri entegre ettik. Maalesef bunu yaparken eğitim bilimlerinin bir beşeri bilim olduğunu yine unuttuk. Beşeri bilimler, pozitif bilimler gibi determinist değildir. Örneğin fizik kanunları dünyanın neresinde olursa olsun aynı şekilde çalışırken beşeri bilimlerde komşu şehirlerde bile sonuçlar değişik çıkabilir. Durum böyleyken biz kalkıp Avrupa menşeili diye eğitim sistemimizi onlarla aynı hale getirmeye çalıştık. Oysa eğitim bilimleri determinist değildir. Her kültüre, coğrafyaya, sosyolojiye ve psikolojiye göre değişir.
Bu taklitçi aklın sonucu olarak öğretmen otoritesine ve kara tahtaya savaş açtık. Profilimizin buna uygun olup olmadığına bakmaksızın sınıflarımızı son teknoloji aletlerle donattık ve öğretmenin bilgi, tecrübe ve bilinç aşılama rolünü baltaladık. Artık öğretmenler öğrencilerine örnek olmak zorunda hissetmediler kendilerini. Bu da başta müfredat kazanımları olmak üzere öğretmenlerin giyim kuşam tarzına kadar yansıdı.
Bununla birlikte çocuklarımız da sınıftaki akıllı tahtaların şifrelerini kırıp bilgisayar oyunu oynadı; ellerindeki tabletlerle de oyuna evden devam ettiler. Şimdi ise bu yanlışın bedelini ekran için yaşayan ekran bağımlısı bir nesille ödüyoruz. Tabi bunda sadece sistemin rolü yok. Ebeveynler ve medyanın ihmali de büyük.
Hollanda’yı bu cesur politikasından dolayı tebrik ediyorum. En yakın zamanda bizim de eğitim politikalarında hayalperestliği bırakıp binlerce yıldır verilen eğitim nasılsa onun üzerine yapılacak bir eğitim sistemi inşası yapılmasını temenni ediyorum. Hem “Batı” yaptığı için bizim de yapmamız kolaylaştı malum tüm gözümüz kulağımız onlara bağlı ya…
Eğitim ve öğretim, temelde bilen birinin bilmeyen birine çeşitli yöntemlerle bilgi, tecrübe ve bilinç aktarımıdır. Bu temel üzerine stratejiler elbette çağa göre değişiklik gösterebilir. Ancak şuan eğitimde ne tecrübe ne bilinç aktarımı kaldı. Bilgi aktarımı dahi sırf tribüne oynamak için yapılan saçma politikalarla büyük oranda baltalanmış durumda.
Sonuç ise her öğrencinin sınıfı geçtiği, temelsiz özgüven patlaması yaşadığı, takdir belgesi aldığı; her ebeveynin evladını üstün zekâlı sandığı fakat gerçeklere kulakların tıkandığı trajikomik bir durum.
Kaynak: Feyzullah AKDAĞ
- Mehmet Ali Abakay Yazdı: Kitap Fuarı mı Çocuk Kitap Panayırı mı? - Kasım 25, 2024
- İstasyon Mahallesi’ne Ulaşım Artık Üst Geçitten - Kasım 21, 2024
- Mehmet Akkaşoğlu Yazdı: Allah’ın Güzel İsimlerinden El_Mütekebbir - Kasım 21, 2024