Ezgi Akgül Yazdı: Duyarsızlık Maratonu

Duyarsızlık Maratonu
“Adam kadını kesip sonra da yakmış!” haberi karşısında “Siyah zeytin mi alalım, yoksa yeşil zeytin mi?” diye düşünmeye hızla geçiş yapabiliyoruz.

“Bir bebek tecavüze uğramış,” haberini okuduktan hemen sonra arama motoruna yazdığımız “Botoksu kaç cc yaptırsam acaba?” sorusu kadar suni, en az botoks kadar samimiyetsiz insanlara dönüşmeye başladık.

Anahaberde alt yazı geçiyor “Gazze’de insanlar cenazelerini poşetler ile taşıyor,” diye “Çayın altını kapattım mı acaba?” diye düşünürken buluyoruz birdenbire kendimizi.

İnsanlığımızı sallama çay tadında yaşayıp gidiyoruz böyle böyle işte…

Modern zamanların en yeni sporu: Duyarsızlık Maratonu.

Bakın, bu yazıyı okurken bile bir çoğunuzun”Eh, işte bir başka dramatik tespit daha,” diyerek omuz silktiğinizi duyar gibiyim. Şu kadar gerçeği duymayı bile konfor alanımıza tecavüz sayıyoruz. Bu kadar çok şaşırmamız gereken şeyler karşısında bile bir “mmeh” tepkisi veren bir toplum haline geldik.

Özlemler, nefretler, sevinçler, öfkeler bizi eskisi kadar şaşırtmıyor. Heyecalanamıyoruz…

Bir bebeğin ilk adımları, ayın öylece havada asılı durması, kuşların renkleri, gülmek, kedilerin pembe burunları ve dahi çürümek ve en çok da insanın kendi karanlığı bizi artık hiç şaşırtmıyor. Buz gibi kaskatı kesilmiş ölü ruhlarımızı ısıtacak bedenlere muhtacız.

Düşünmeyi ötelediğimiz, düşünmeyi zaman kaybı gördüğümüz ve yarış atları olduğumuz bir hız çağında yaşadığımız için oluyor böyle.

Odunlara benzetiyorum biraz bizi aslında.

Kurumuş, sertleşmiş, renksiz ve tek işe yarayan yanı sobaya atılmak kalan odunlar gibiyiz…

Güya yapmamız ve çözmemiz gereken o kadar önemli mesele var ki hem rutinin muhteşemliğini hem de insanlığın son trenini kaçırıyoruz.

Hep bir yerlere koşup yetişmek zorundayız. Hep bir şeyleri başarmak zorundayız. Hep, hep olmak zorundayız bu çağda. Her şeyi görmek her şeyi duymak her haberi okumak her konuda konuşmak zorundayız artık. Bu kadar çok hep olurken nasıl hiç oluyoruz anlamıyorum.

Bir ayna ve bir de yanmak lâzım yeniden doğmaya…

Kaynak: Ezgi Akgül

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.