Esma Şenol Yazdı: Bir Kur’an Hadiminin Hatıra Defterinden…

Bir Kur’an Hadiminin Hatıra Defterinden…
*Camiler ve Din Görevlileri Haftası münasebetiyle Bir Kur’ an hadiminin hatıra defterinden*…
Her insanın hayat akışı , yaşam savaşı bambaşkadır ya benim ki de öylesine farklı bir serüven … Bu serüvende akabelerim de çoktu ama her zorluğa iki kolaylık vaad eden Rabbimin bu zorluklarıma sunduğu kolaylıkları da pek hoştu …Gönlümde iz bırakacak kadar sevgileri ,şefkatleri ve fedakarlıklarıyla ,kimi hayatıma ,kimi kursuma birçok kişi dahil olmuştur da.. bazı isimler, dikkatimi çekti …Ahmed ismiyle babacığımdan başlamalıyım bu minvalde belki ilk olarak söze ,bana olan sevgisini ,fedakarlığını anlatamam ,gelemez ne dile ne söze …Sevgili peygamberimin (sav) kerimelerine duyduğu muhabbet ve şefkati gibi ,O’nun da şefkat eli daima üzerimdeydi…
Sonra çok muhterem ,Edirne İlimiz eski müftüsü Hacı İbrahim Koçaşlı (manevi dedem ) Ben beni tanımaya başladığım andan itibaren vardı hayatımda o mübarek… Nasıl bir lütuftu varlığı ,gözünde yaş ,gönlünde hüzünle ,nezaket yüklü ,tatlı sohbetlerinde bulunmak, evinde hizmet etmek , kavak bahçesinde piknik yapmak , Konya’ya bile kendi özel aracı ile birlikte ailece ,zikirlerle ,ilahilerle seyahat etmek… Bu seyahat , sevgili peygamberimizin (sav ) en yakın dostu hz Ebubekir’e hicret esnasında ,Sevr mağarasındaki 3 günlük beraberliğinde , kalbimde ne varsa Ebubekir’e boşalttım dediği bir in’ikas süreci gibi miydi bilemiyorum, ama 1000 km’lik yolu gidip ,1000 km dönerken bize kattığı çok şeydi…Belki yetiştirme gayretiydi bizleri farkettirmeden …
Çocukluğumda da yazları her yatsı namazı çıkışında dondurma ikramı ile gönlümüzü yeniden kazanırdı .
Kerametlerine de şahid oldum dedeciğimin , defalarca sabah namazlarında oda kapımın ardından “Esma haydi namaza “nidasıyla uyandırılmışımdır. Üst kat komşumuzdu ama evin içinde değildi elbet ,uyanınca kapı ardına baktığimda kimseyi göremezdim ama uyandırılırdım mübarek sesiyle…
Kur ‘an kursuna öğretici olarak başladığım ilk yıl ,bir sohbetine ,aynı zamanda öğrencim olan bir arkadaşımı da davet etmiştim ,çok değerli müftü dedemle tanıştırmak istedim . Sabah kursumuzdaki dersimizde ,Bakara suresinde geçen “vesteıynü bissabri ve ssalah “ ( sabır ve namaz ile Allah (cc) ‘dan yardım isteyin ) ayeti kerimesinden yola çıkarak Hz İbrahim (as) ve Sare annemizin Fir’avn’un zulmünden namazla kurtuluşunu anlatmıştım . Kurstan çıkıp O’nun sohbetine koştuk. Biz gittiğimizde sohbet Hz İbrahim (as) ile devam ediyordu fakat konu İbrahim (as)’ın malıyla imtihanı ve vakıf medeniyetinin doğuşu üzerine idi … Sohbetten sonra arkadaşımı tanıştırmak üzere odasına girdiğimizde heyecanla dedim ki ;
-Hocam bizim de bugün kursta mevzumuz İbrahim (as) ‘dı ..mübarek kaşlarını kaldırdı ve bana öyle derin bir bakışla baktı ve dedi ki -evet kızım ama sizin konunuz başkaydı:) sanki kursta yanıbaşımızdaydı…;)
Daha sonraları ev sohbetlerinde şahsıma görev verdi ,bundan sonra sohbetleri sen yapacaksın kızım ,dedi yaşım 27 idi , Bu ulvî göreve tâlip ve daha lâyık olduğunu düşündüğüm büyüklerim de vardı ,ancak ,tasavvufi terbiyede görev istenilmez verilirdi , verilen görev de reddedilemezdi…
İçinizde en hayırlınız olmadığım halde bu göreve tayin edildim ,diyen, Hz Ebubekir Efendimizin sözü benim de gönlümü teskin etti …Ve o mesuliyet bilinci ile bir tebliğ ,irşad hareketi gelişti. Nerede bir sohbet halkası oluşturabilirim derdi sardı bütün benliğimi ve çalışmalar başladı il ,ilçe ,köy , belde ne büyük heyecandı ,îlayı kelimetullah uğruna şu fakir de bir neferdi…Burada da yolculuklarımızda bize aracıyla hizmet eden canım Fatma ablam ve çok değerli zevci Ömer ağabeyimizdi … Minnet ve Rahmetle…
O ana kadar sohbetleri müftü dedem icra ederdi… Evladım , bu sohbetlere devam eden anlamadan alim olur derdi …büyüklerin duası himmeti bu olsa gerek ,hem derslerim hem sohbetlerim hep O’ndan akislerdi .
Sonra Hatice teyzem geldi kursuma, onca yaşına ,yaşanmışlığına ,mecalsizliğine rağmen ,iman gücüyle bana omuz verdi ,hem de ne omuz…Ömrüne bereket sıhhat afiyetle…
Sonra bir komşu …Kendi evlerinin inşaatı bitmediği için sadece 2 yıllık bir kiraya çıkma ihtiyacı ile bana komşu eyleyen Rabbim ,Zeynep teyzemi gönderdi ,pişirdiği aşımı mı sildiği gözyaşımı mı anlatsam …eşimin evden çıkışını dört gözle bekleyip gittiği anda da , sabah kahvaltıyı , öğlen kısırı, ikindi çayını kekiyle böreği ile hazır eden, çay içerken de ,hadi sen bana bir iki harf öğretiver deyip benden Kuran ‘ı Kerim öğretmemi isteyen ,cuma günleri de haydi yavrum sen Kuran oku da ben dinleyeyim diyerek beni Kur’ an öğretmenliğine ilk sevkeden 🙂 komşu mu , bana ve üç çocuğuma ana mı ,arkadaş mı ,dost mu desem…ki bence hepsi …bir derdim olduğunda bak yavrum ben şimdi sana ne anlatacağım 😉 diyerek hikayeleri ile beni teskin eden gönlümün süruru ,okuma yazması olmadığı halde bilge bir kişilikti O…Rahmetle…
özlemle…
Sonra Ankara’dan asker eşinin görevi dolayısıyla buraya gelen ,gelirken de ya Rabbi beni hayırlı kişilerle buluştur duasıyla hem kursumun kapısını hem gönül kapımı çalan, her işimi kendine vazife bilen önümde ardımda hizmetimi muhabbetle gören bir Ümmü Gülsüm girdi hayatıma… Kursumun gönüllü hademe i hayratı , evimin en güzel dostu, her ders ardından çıktığımız yürüyüşte , kolunu koluma , ruhunu ruhuma doladığım can yoldaşım oldu…
Sonra Rukiye teyzem çaldı kapımı… Naif ,nazik ,kibar mı kibar adımlarını bile yeri incitmemek için hassasiyetle atan ,ruhu ince, gözleri de gülerdi gülünce … samimi ,sevgi dolu ,bir o kadar da misafirperver …Marmaris’teki evini evimiz gibi ,kendini annemiz gibi hissettirebilmek için çırpınan ,siz benim en değerli evlatlarımsınız diyerek bağrına basan…
Ayşe teyzemi anlatmaya nerden başlasam … Daima mütebessim bir çehre, dolaşırdı kursumuzu ince ince , nerde eksik var tamamlasın, nerde tadilat ihtiyacı var tamir etsin , sabah kahvemiz , teneffüs çayımız ,yiyeceğimiz ,içeceğimiz ,hep onun derdiydi ,ikram etmek onun en büyük zevkiydi …
Bir de bir Nur indi yere aklı nur gönlü nur , Nuran ablam erkek olsaydı, Ebubekir olurdu adı ,bu kadar uzun yıllar süren sıdk ile dostluğu …
Sonra dikkat ettim de bu isimlere Ahmed, İbrahim, Hatice , Zeynep , Ümmü Gülsüm, Rukiye , Fatıma , Aişe , Ömer ….
Gül Resulümün (sav) ehli beytinin isimleri ,bu ne güzel bir tevafuktu böyle, kendime de pay çıkardım 🥰
Meryem suresindeki 96. ayeti hatırlayarak
*İman edip salih ameller işleyenlere Rahman olan Allah gönüllerde bir sevgi yaratacaktır*…
Anladım ki Allah (cc) kendi dinine yardım edenleri yalnız bırakmıyor , onları katından bir destekle, yine en güzel kulları ile destekliyor. Muhammed suresi 7. Ayeti kerimesinde de bunu mü’minlere vaad ediyor *Ey iman edenler,siz Allahın dinine yardım ederseniz Allah da size yardım eder, ve ayaklarınızı sabit kılar*…
Kaynak: Esma Şenol

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.