Erol Çam Yazdı: KIRIK CAMLAR TEORİSİ
KIRIK CAMLAR TEORİSİ
“Amerikalı psikolog Philip Zimbardo 1969’da bir deney yapar. Wilson ve Kelling adlı iki sosyal bilimci 1982’de bu teoriyi makaleye dönüştürürler. Bir binanın camlarından biri kırıksa, tamir edilmezse, gelip geçenler tarafından diğerleri de kırılır… Çünkü kırık cam, kimsenin onunla ilgilenmediğini gösterir… Tamir edilmeyen o kırık cam, suça meyilli insanlara, ‘siz de istediğiniz gibi kırabilirsiniz, kimse karışmaz’ mesajı verir. Kamusal düzende, küçük bozulmalara müdahale edilmezse suç yaygınlaşır ve kartopuna dönüşür; çöp bırakılması yasak olan bir yere, ilk poşetin bırakılmasından sonra başkalarının da orayı çöp alanına çevirmesi gibi…”
Avrupa din/ideoloji, ahlâk ve sömürgecilik anlamında bozuk olabilir ancak düzen konusunda bizden çok daha iyi durumdalar. Bunun sebebi insanî olarak bizden daha iyi olduklarından dolayı değil. Adamlar ilk cam kırığında müdahale etmeyi başarmışlar. Denetleme ve ceza sistemini oturtmuşlar. En küçük hatayı bile tespit edip ağır ceza veriyorlar. Torpil, rüşvet, kayırma, memleketçilik, görmezden gelme bizdeki kadarıyla yok. Dolayısıyla herkes ceza almamak için kurallara uyuyor/uymak zorunda kalıyor. Bu durum zamanla içselleştiriliyor, tavır hâline geliyor ama denetleme ve ceza sistemi kalksa onlar da belki bize dönerler.
Can alıcı soru şu: Avrupa’nın rezil ve sapkın kanunlarını alırken neden denetleme ve ceza sistemini almıyoruz? (Ki onların bu durumu Osmanlı’da daha da güzeliyle mevcuttu ama medeniyetimizle bağlarımızı koparttıklarından dolayı bunun pek farkında değiliz.)
Bu konuda dürüst ve tavizsiz birine yetki versinler; denetleme ve ceza sistemini katı bir şekilde uygulayarak bu ülkeyi 5 yılda %70 düzeltir ama iktidar bunu bir türlü yapmıyor.
Bunun sebebi ne olabilir?
1) Kendileri de hırsız, kuralsız, yamuk olduğu için başlarına bela almamak için yapmıyorlar.
2) Türkiye’de sistem görünmeyen güçlerin elinde, iktidar maalesef muktedir değil, göstermelik.
3) İktidar çok yufka yürekli olduğu için halkına baskı yapmak istemiyor.
4) Ceza sistemi halkta memnuniyetsizlik oluşturur, iktidara oy ve seçim kaybettirir, bu yüzden yapılmıyor.
Hangisi olursa olsun, bunlar geçerli sebep değil. Adaletli ve hakkaniyetli bir şekilde denetleme ve ceza sistemi uygulanırsa millet kazançlı çıkar, çünkü herşey yoluna girer.
İlk kazıklama olayında, ilk kural ihlalinde, ilk usulsüzlükte, ilk ahlâksızlıkta ağır cezalar ver, kimse bir daha aklına getirmesin, teşebbüs edemesin. İlk başta bu ihmal edilirse ahlâksızlık ve kuralsızlık hemen yaygınlaşmaya başlıyor..
Mesela; Türkiye’deki tüm yollara kamera sistemi kurun, cezalardan bir ayda bunun maliyeti çıkar ve bir ay sonra insanlar seve seve olmasa da zorla kurallara uyar hâle gelirler.
Mesela; denetleme elemanlarınız tüm devlet çalışanlarını takip etsin, tebdil-i kıyafetle yetkililere rüşvet teklif etsin, ilk rüşvet yiyen başkanın/müdürün/memurun bütün mal varlıklarına el koyun, hapse atın. Otomatikman bu iş azalır.
Mesela; vatandaşa denetleme, delilleriyle tespit edip ihbar etme yetkisi verin ve gerekirse bazı konularda para ödülü koyun, dışarda cereyan eden pek çok olay düzene girer. (Emniyet şeridine gireni, yanlış park edeni ya da sokağa çöp atanı fotoğraflayıp bildirme gibi..)
Bu örnekler çoğaltılabilir..
İslâm hukuk sisteminin mahiyetindeki ağır cezaların hikmeti de budur. İlk hırsızın elini kesersen kimse bir daha kolay kolay çalamaz. İlk cinayette kısas uygularsan kimse öyle kolay kolay haksız yere cana kıyamaz.
Sayın Yöneticiler!
Hadi bunu uygulamaya yüreğiniz ve imkânınız yok, bari denetleme sistemini kurun ve cezaları ağırlaştırın.. Bir an önce kamusal düzeni temin edin, bu böyle gitmez/gitmemeli…”
Kaynak: Erol Çam
- Mehmet Ali Abakay Yazdı: Kitap Fuarı mı Çocuk Kitap Panayırı mı? - Kasım 25, 2024
- İstasyon Mahallesi’ne Ulaşım Artık Üst Geçitten - Kasım 21, 2024
- Mehmet Akkaşoğlu Yazdı: Allah’ın Güzel İsimlerinden El_Mütekebbir - Kasım 21, 2024