Edirne’deki Büyük Yangın ve Depremde Ne Oldu?
Edirne’deki Büyük Yangın ve Depremde Ne Oldu?
Trakya Üniversitesi Roman Dili ve Kültürü Araştırma Enstitüsü’nden Doç. Dr. Hasan Ali Cengiz, Edirne’de 1746 yangını ve 1752 depreminde yaşananları açıkladı. Mimarlık Fakültesi’ndeki konferansta sunum yapan Cengiz, yangın ve depremin sonucunda ortaya çıkan hasarı anlattı.
Trakya Üniversitesi (TÜ) Osmanlı Medeniyeti Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından bugün Mimarlık Fakültesi Sinan Salonu’nda düzenlenen konferansta, Roman Dili ve Kültürü Araştırmaları Enstitüsü’nden Doç. Dr. Hasan Ali Cengiz, “1746 Yangını ve 1752 Depremi Sonrası Edirne’deki Tarihi Yapılarda Gerçekleştirilen Onarımlar” konusunda sunum yaptı.
Akademisyenlerin ve öğrencilerin katıldığı konferansta Cengiz, Edirne’de 1746 yılında yaşanan yangın ve 1752 yılında meydana gelen depremde ortaya çıkan hasarı açıkladı.
OSMANLI’DA YANGIN SEBEPLERİNİ AÇIKLADI
Cengiz, Edirne’de 1946 yılında yaşanan yangının, “Büyük Yangın” anlamına gelen “Harik-i Kebir” olarak adlandırıldığını söylerken; “Osmanlı döneminde yangının çıkma sebebi; o dönemde özellikle her türlü evde ısınma, yemek pişirme bugünkü şömine dediğimiz yerde yapılıyor. Orada yağlı yiyeceklerden yağın alevlenmesi gibi sebeplerden çıkabildiğini yoğun olarak görüyoruz. Yangının yayılmasından sebep ise binaların ahşap ve birbirine yakın olmasıdır. Kısa süre içerisinde yangının alanını genişlettiğini görüyoruz” ifadelerini kullandı.
“64 MAHALLE ETKİLENMİŞ”
Edirne’de günümüzde Valilik binasının önünde yangının başladığını belirten Cengiz; “Yangın, Ayşekadın’a, Kıyık’a 2 koldan yayıldı. 64 mahalle tespit ettik. Mahalleler bugünkü kadar büyük değil ama alan çok geniş. Bunun da sebebi, bir söndürme tekniğinin olmaması ve Osmanlı’ya itfaiye teşkilatının çok geç gelmiş olmasıdır. Yangın, 2 Ağustos’ta, tam da kurak olan bir dönemde, muhtemelen rüzgâr da var ve kısa sürede yayıldığını görüyoruz” dedi.
“YANGIN 2 KOLDAN YAYILIYOR”
Cengiz, Valilik binasının önünden başlayan yangının, Üç Şerefeli Cami’nin de bulunduğu bölgeye ulaştığını söyleyerek; “Üç Şerefeli Cami tarafındaki hanlar yanıyor. Ali Paşa Çarşısı yanıyor ve bir kol Zindanaltı bölgesine doğru yayılıyor. Oradan Eski İstanbul yolundan Ayşekadın’a yayılan bir yangın. Diğer kol ise Atatürk heykelinin olduğu yerden Bedesten, İki Kapılı Han, Eski Cami, orduevinin olduğu yerdeki han, Yemişkapanı Hanı, Selimiye Arastası ve Kıyık’a çıkıp, oradan aşağıya doğru inerek Eski İstanbul Caddesi’nde Kanlıpınar denilen yerde, bugün Edirne Lisesi’ne gelmeden önceki yerde 2 yol birleşiyor. Nihayetinde yangın söndürülebiliyor veya kendi halinde sönmüş oluyor” sözlerine yer verdi.
“14 İLE 16 BİN KİŞİNİN YANGINDAN ETKİLENDİĞİNİ SÖYLEYEBİLİRİZ”
Yangının ciddi bir etkisi olduğunu söyleyen Cengiz; “64 mahalle etki alanı içerisinde. Hane sayısı ise 2 bin 880. Her evde 4 ile 6 kişi yaşadığı tahmin edilirse 14 ile 16 bin kişinin yangından etkilendiğini söyleyebiliriz” dedi. Cengiz, Edirne’de 143 dükkân, 10 han, 4 cami, 4 mescit, 4 hamam, 3 muallimhane, 2 çarşı, 2 çeşme, 2 tekke, 1 mektep, 1 medrese, 1 konak, 1 cephane ve 1 zindanın yangından zarar gördüğünü açıkladı.
“MUHTEMELEN 7 ÜSTÜNDE BİR DEPREM”
Cengiz, yangından 6 sene sonra, henüz yangının yaraları sarılamamışken, 1752 yılında depreminin meydana geldiğini söyleyerek; “O dönemde depremin merkez üssü tam tespit edilemiyor. Ama nerede yoğun yıkım varsa orası merkez üssü olarak kabul ediyorlar. AFAD’ta da tarihi depremlerde Edirne depremi olarak geçiyor. Merkez üssü de Havsa, Hasköy olarak geçiyor. Depremde ölü sayısının az olmasının sebebi, bir Ramazan günü, tam iftar vaktinde, insanların nehir kenarlarında ve açıkta olmasıdır. Bu anlamda çok az kayıp görünüyor ama çok ciddi anlamda yıkım görüyoruz. Muhtemelen 7 üstünde bir deprem” ifadelerine yer verdi.
“100’DEN FAZLA İNSAN VEFAT EDİYOR”
Depremden Enez ve İpsala’nın da etkilendiğini söyleyen Cengiz; “Minareler ciddi anlamda zarar görüyor. Minarelerin yıkılmasından kaynaklanan cami duvarları, kubbeleri ciddi anlamda zarar görüyor. 100’den fazla insan da vefat ediyor. 30’ün üzerinde artçı deprem var. İnsanlar evlerine giremiyor. Mevsimin yaz olması işi biraz daha kolaylaştırıyor ama hırsızlık olayları var. İnsanlar evlerine bekçiler tutuyor. Burada özellikle su kaynaklarıyla ilgili sıkıntılar var. Deprem, su kaynaklarını da etkiliyor. İnsanlar kuyulardan su alırken bir bakıyor ki su kurumuş ya da çıkan su içilebilir değil. Edirne’den İstanbul’a göçlerin engellenmesi konusunda fermanlar ağırlık kazanıyor. Bu da bize bir göçün başladığını gösteriyor” dedi. Cengiz, depremde 88 dükkân, 24 cami, 13 han, 7 mescit, 6 takke, zaviye ve türbe, 4 mektep, 3 hamam, 3 medrese, 2 çarşı, 2 tabhane, 2 köprü, 1 şifahane, 1 mevlevihane, 1 ahır, 1 su yolu, 1 saray ve 1 konağın zarar gördüğünü açıkladı.
Batıekspres
- Furkan Şişman Yazdı: Barselona’da Bir Zamanlar - Nisan 16, 2025
- “Güzel Tatlar” Resim Sergisi Sanatseverlerle Buluştu - Nisan 16, 2025
- “Bulgaristan Gagauzlarının Coğrafi Dağılımı ve Dil Durumu” - Nisan 16, 2025