‘Edirne kuzeye gelişmeli’
‘Edirne kuzeye gelişmeli’
DSİ Emekli Bölge Müdür Yardımcısı Yük.Müh. Hüseyin Erkin, Edirne şehrinin doğu yönünde yapılaşma ve imar gelişimi yerine mutlaka Tunca Nehri’nin iki yakasında kuzeye doğru imar gelişimi yapılması gerektiğini önererek, “İçinden akarsuyun geçtiği Dünyadaki bütün şehirler olabildiğince akarsuyun iki yakası boyunca büyüyüp gelişmektedir” ifadelerine yer verdi…
DSİ Emekli Bölge Müdür Yardımcısı Yük.Müh. Hüseyin Erkin, Edirne şehrinin doğu yönünde yapılaşma ve imar gelişimi yerine mutlaka Tunca Nehri’nin iki yakasında kuzeye doğru imar gelişimi yapılması gerektiğini önererek, “İçinden akarsuyun geçtiği Dünyadaki bütün şehirler olabildiğince akarsuyun iki yakası boyunca büyüyüp gelişmektedir” ifadelerine yer verdi.
Erkin, Hudut ile paylaştığı açıklamasında, yıllardır gözardı edilen Tunca seddeleri ve üzerindeki yüzyılların kıymetli mirası köprülerin yakışır şekilde bakıma alınması gerektiğinin altını çizerek şunları kaydetti:
“Bulgaristan’ın Kocabalkan Dağları’ndan doğan 280 km uzunluğundaki Tunca Nehri, bir bölümü Bulgaristan’la sınır oluşturup 40 km’lik kısmıyla Edirne sınırlarında akmaktadır.
Tunca Nehri’nin yurdumuza girdiği noktadaki su potansiyeli yılda 673 milyon m3’tür. Edirne şehri konuşlanması bu önemli nehrin iki yakasında oluşmuştur. Özellikle Osmanlı Devleti’nin Edirne’yi fethinden sonra beş asırdan fazla süre Edirne şehri Tunca Nehri’nin iki yakasında yaşamını sürdürmüştür.
Edirne’nin başkentlik yaptığı yüzyıllık dönemde ve sonraki yüzyıllarda Tunca Nehri Edirne’nin can suyu olarak şehre hayat vermiştir. Tunca Nehri’nin 7,5 km’lik bölümü Edirne şehrini ikiye bölecek şekilde yüzyıllarca akışını sürdürmüştür. Nehrin iki yakasında bağlantı ve ulaşım günümüzde bile kullanılan köprülerle sağlanmıştır. Edirne Sarayı bile Tunca Nehri kıyısına inşa edilmiştir.
Düzensiz akış rejimine sahip Tunca Nehri tarihsel sürecinde bir çok taşkına da sebep olmuştur. O yıllarda nehirler üzerinde barajlar olmaması ve nehir yatakları şimdiki kadar rusubatla dolu olmadığı için taşkın zarar alanı daha az olmuştur. Günümüzde maalesef nehir yatakları rusubatla dolu olması ve Bulgaristan’daki barajların düzgün işletilememesi gibi sebeplerden son yıllarda taşkın zararları yaşanmaktadır.
1955 yılında Edirne merkez ve İpsala da DSİ Başmühendislikleri kurulmasından itibaren bölgedeki nehirlerin kontrol ve düzenlenmesi için çalışmalar başlatılmıştır. Cumhuriyetimizin kuruluş yılla-rında Meriç Nehri ile ilgili Yunanistan’la yapılan görüşmeler doğrultusunda yapılan anlaşma ve düzenlemeler ortak bir projeye dönüştürülerek ‘Meriç Nehri ve Tabileri ve Islah Projesi’ adı ile ihale edilmiş ve ihaleyi HARZA (Harza Engineering Company) isimli Amerikan firması almıştır. 1960’ta Edirne DSİ Bölge Müdürlüğü kurulduktan sonra konuyla ilgili çalışmalar başlatılmıştır.
Harza Projesi kapsam detayları ile ilgili TBMM’de Türk – Yunan Trakya hududunun mühim kısmını tâyin eden Meriç Nehri mecrasının ıslahı dolayısıyla 19 Ocak 1963 tarihinde imzalan protokolün onaylanmasının uygun bulunduğu hakkında kanun çıkarılmıştır. Akabinde DSİ Bölge Müdürlüğü’nde proje çalışmaları başlatılmıştır. Öncelikli olarak Tunca Nehri’nin iki yakasındaki şehir merkezi yerleşim alanlarını taşkından koruma amaçlı seddelerin inşaatına başlanmıştır. Bu bölgede kalan Tunca Nehri’nin iki yakasına 7,5 km boyunca ”Edirne İhata Seddeleri’ adıyla seddeler inşa edilmiştir. Türkiye payına düşen Harza Projesi kapsamında 1969 yılına kadar 158’km lik kış seddesi yapılmıştır.
Edirne İhata Seddeleri yıllarca Edirnelilerin yürüyüş yaptığı bakımlı bir şekilde Edirne kolyeleri olarak hizmet görmüştür. Lakin son yıllarda seddeler bakımsız kalarak menba ve mansap taraflarındaki koruma alanları yok edilmiştir. Daha da kötüsü Tunca İhata Seddeleri arasında kalan taşkın sahasında tarım yapılması ve menba tarafından gelen rusubat ile Tunca Nehri’nin Meriç Nehri’ne bağlandığı noktadan Hatipköy’e kadar olan yatağı dolmuştur. Bu yüzden Tunca debisi 100 m3/s debiye ulaştığında sular yataktan çıkmaktadır. 02.02.2021’de Tunca debisi 103 m3/s debiye ulaştığında Sarayiçi Kanuni Köprüsü’nden su akışı 1 nolu fotoda görülmektedir.
Tunca İhata Seddeleri arasında kalan taşkın sahasındaki arazilerin çoğu sedde inşaatları yapımında kamulaştırılmış olmasına rağmen tarım yapılmaktadır. Aşağıda Saraçhane Köprüsü iki sedde arası arazilerin durumu ve Saraçhane Köprüsü yatağının rusubatla doluluğu görülmektedir.
Tunca Kirişhane Seddesi menba tarafı taşkın sahası olup, çöple doldurulmuş ve nehir kenarında bir mahalle oluşmuş.
Sonuç itibarıyla yıllardır gözardı edilen Tunca seddeleri ve üzerindeki yüzyılların kıymetli mirası köprülerimizi yakışır şekilde bakıma almalıyız. En önemlisi de Tunca’nın Meriç’e bağlandığı noktadan Hatipköy’e kadar olan yatağının acilen ıslah ve rehabilite edilerek taşkın kontrolü sağlanacak hale getirilmesi gerekmektedir.
Yatağın ıslahı aynı zamanda Avarız, Değirmenyeni, Yolüstü, Hatipköy tarım arazilerini kısmi taşkınlardan koruyacak aynı zamanda da bu arazilerin drenajını sağlayacaktır. Yatak ıslahı DSİ imkanlarıyla birkaç aylık yaz sezonunda rahatlıkla yapılabilecektir.
Edirne şehrinin doğu yönünde yapılaşma ve imar gelişimi yerine mutlaka Tunca Nehri iki yakası kuzeye doğru imar gelişimi yapılmalıdır. İçinden akarsuyun geçtiği Dünyadaki bütün şehirler olabildiğince bu akarsuyun iki yakası boyunca büyüyüp gelişmektedir.”
hudut
- Mehmet Ali Abakay Yazdı: Kitap Fuarı mı Çocuk Kitap Panayırı mı? - Kasım 25, 2024
- İstasyon Mahallesi’ne Ulaşım Artık Üst Geçitten - Kasım 21, 2024
- Mehmet Akkaşoğlu Yazdı: Allah’ın Güzel İsimlerinden El_Mütekebbir - Kasım 21, 2024