EDİRNE GÖNÜLLÜLERİ PLATFORMU DOĞU TÜRKİSTAN ZULMÜNÜ KINADI

EDİRNE GÖNÜLLÜLERİ PLATFORMU DOĞU TÜRKİSTAN ZULMÜNÜ KINADI

Edirne Gönüllüleri Platformu, bugün numa namazının ardından Ulu (Eski) Cami önünde Doğu Türkistan’da yaşanan zulmü kınayan basın bildirisini ara, ara tekbirler de getirerek okudu. Yoğun bir katılımın ardından Doğu Türkistan ve Tüm Dünya Mazum ve Mağdur müslümanları için topluca dua yapıldı. Ardından topluluk sessizce olay yerinden dağıldı.

Bu gün İbn-i sinaların, Farabilerin, Tırmizilerin, Uluğ Beylerin, Serahsilerin ve nicelerinin yetiştiği daha önce insanlığa büyük katkılar summuş Türkistan coğrafyasında asimile edilen, katledilen, görmezden gelinen ve insan yerine dahi konulmayan Doğu Türkistandaki Uygur Türklerinin maruz kaldığı zülme ses çıkarmak ,baş kaldırmak ,o coğrafyaya vefa göstermek ve oradaki zulmü telin etmek için toplandık.
Uygur Türklerinin maruz bırakıldığı zulümler, Ramazan ayında oruç tutan Müslümanlara yapılan işkencelerle gündemimize kısıtlı olsa da girdi.
Halbuki yıllardır Çinin uyguladığı politika ve etnik temizliğin yanında, bu durum buz dağının sadece görünen yüzü…
Müslüman kardeşlerimiz ana yurtlarında tutsak edilmiş olup, dini, milli ve kültürel köklerinden kopartılacak yıldırma politikası işleten çin hükümeti bunu bizlere de kabul ettirme çabası içindedir.
Kontrolü çin hükümetine ait özerk devlet , Doğu Türkistan’da Uygur Türklerinin kendi dinlerini, tarihlerini öğrenme hakları yok. Bununla birlikte kendi dillerini bile konuşmaları yasaklanmış durumdadır.
Kanunen yasak olmasa da fiilen yasak olan Din; Müslüman Türk topraklarında halka önder olacak kapasitedeki aydınlar, sistemli olarak öldürülmektedir. Bu yüzden nüfusu 35 Milyon olan bu coğrafyada yaşayan bir din alimi bulmak bile nerdeyse imkansızdır.
Aydınlar, ülkenin erkekleri sebepsiz yere hapishanelerde çeşitli işkencelere maruz bırakılıp itaate zorlanmakta, Çocuklar ise ailelerinden koparılıp çin okullarında acımasızca özlerinden uzak tıpkı bir çinli gibi yetiştirilmektedir.
Camilerin kapatıldığı, kutsal topraklara bile çıkışın olmadığı bu Müslüman kardeşlerimiz için İslam’ı yaşamak öyle zorlaştırılıyor ki, bu zulme sessiz kalmak içler acısı. Bizler bu zulme sessiz kaldıkça özünde Müslüman bir nesil canice yetiştirilmeye çalışılmaktadır.
Oruç tutma yasağı ile sahur vakti ışığı yanan evler basılmakta, iş yerlerinde ise “su ikramı” uygulaması gibi testlere maruz bırakılmaktalar.
Çin halkı da hükümetlerinin bu politikalarını desteklemekle Müslümanların inançlarına değerlerine topyekün zarar vermektedir.
Özel hayatın sınırlarının bile ihlal edildiği Doğu Türkistan’da, Çinli göçleri ile her bir ailenin evine bir çinli yerleştirilerek, kendi ahlaksız yaşam tarzları ile tabiri caiz ise kaleyi içten feth etmeye çalışan çin hükümeti bu oyunları ile Uygur Türklerinin her adımını takip etmelerini ve benliklerini yok etmeye çalıştıklarının göstergesidir.
Yüreklerin dayanmadığı bu zulümler karşısında insanın aklına şu sorular geliyor. Nedir bu çinlilerin derdi?
Dertleri yeraltı kaynakları ve stratejik konumu ile siyasi ve ekonomik olarak Doğu Türkistan’ı avuçları içine alarak, yıldırma ve asimilasyon politikaları ile, Uygur Türklerinin güçlenip başkaldırısını engellemek, ileriye yönelik hammadde ve çıkarları doğrultusunda doğu Türkistan’ı kökünden ortadan kaldırmaktır.
Akla gelen başka bir soru ise “Zulmün neden duyulmadığı” dır.
Dünyanın ikinci büyük ekonomik gücü olan çin her türlü iletişim ağını engelleme ve bu zulmü duyurmaya çalışanları kontrol altına alma gücüne sahip olduğu için söz konusu bilgi ve belgeler bizlere ulaşmadan ortadan kaldırılmaktadır.
Doğu Türkistan’a gidip araştırma yapmak bile çok güç. Buna hiçbir şekilde izin verilmiyor. Bu zulümlerden ötürü ülkelerinden kaçan Doğu Türkistanlı Kardeşlerimizin bile uykuları hala kaçmakta ve geride bıraktıkları aileleri için derin endişe duymaktadırlar.
Bir umutla diğer Müslüman ülkelerin bu çığlıkları duyması için çırpınan ülkemizdeki kardeşlerimiz, onların sesi duyulsun istiyor.
Türkiye Orta Doğunun gölgesinde kalan Doğu Türkistan’daki katliamlara sessiz kalmayacaktır.
Toplumun tüm kesimlerince yapılması geren Bu kardeşlerimizin yanında olmaya çalışmak ve onları sesi olabilmek gayesi ile dertlenmektir. Oradaki Şehit olmuş kardeşlerimiz İçin, Allahtan rahmet diliyor ve bunu göz yumanları şiddetle kınıyoruz. Mevlam Kahhar İsmi Şerifi hürmetine Onların planları başlarına geçirmesini niyaz ediyoruz.
Zulmü duyuralım, sesiz kalmayalım.
Gözümüze uzak, gönlümüze yakın Doğu Türkistan’dan yükselen çığlıkla yüreklerimiz yanmaktadır. Ramazan ayında, Doğu Türkistan’da bir millet kan ağlarken; bütün dünya yine kör, sağır, dilsiz; bu hayasız, bu alçakça zulmü seyretmektedir. Ne yazık ki, milletimizin büyük çoğunluğunun yaşanan insanlık dramından haberi dahi yoktur. Çin Devleti, yıllardır işgal ettiği Doğu Türkistan’da sistematik katliamlar gerçekleştirmektedir.
Türkistan kan gölü haline gelmişken Hükümet, yaşanan dramı görmezden gelmekte, sözde insan hakları savunucuları susmakla yetinmektedir. Doğu Türkistan’da evlerinden, yurtlarından edilmiş yüz binlere, katledilen canlara kimsenin gözlerini kapatma hakkı yoktur. Mesele Müslüman olmaksa Uygur Türkleri de Müslüman’dır. Mesele insan olmaksa Türkler de insandır.
Bugün Türkistan kan ağlıyor. Katil Çin’in namahrem eli müslüman uygurların ırzı üzerinde geziyor. Katil Çin’in namahrem eli ezanların sesini kesiyor. Bugün Türkistan kan gölü ve Batı Türk’ün kanı eşliğinde ayaklar altına alıyor insanlığı: susarak kusuyor içindeki kini!
Beşikteki bebeklerin çığlığı, yüreklerimizi yakıyor. Binlerce yıldır Türkmen kardeşlerimizin yaşadığı bu topraklardan sürülmesi, ırzlarının ayaklar altına alınması, katledilmesi yüreklerimizi yakıyor. Türkmen kardeşlerimizin dünyanın uzak köşesinde yapayalnız bırakılması yüreklerimizi yakıyor.
Irzımızdır çiğnenen, evladımızdır doğranan. Hey sıkılmaz, ağlamazsan, bari gülmekten utan!’
Değerli arkadaşlar,
Kardeşlerimiz, gözyaşlarınızı silmeye ellerimiz uzanamıyorsa da bugün milyonlarca yürek, acını hafifletmek için atıyor Türkiye’nin dört bir yanında. Türkistan; çilekeş insanların güzel yurdu, Kürşad’ını, Selahaddinini, Fatihini bekliyor.
Son olarak Çin katlederek müslümanları tüketeceğini mi sanmakta ve Çin güç gösterince müslümanlar siner mi sanmakta.
Bu vesile ile zalimler için yaşasın Cehennem diyor, katılımızdan dolayı hepinize teşekkür ediyoruz.

Basın açıklamasının ardından yapılan dua ile etkinlik sona erdi.

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.