DİYANET-SEN’DEN EĞİTİM-SEN’E AĞIR CEVAP: MEYDANI FOSİLLEŞMİŞ POZİTİVİST AYDINLANMACI KAFAYA…

Davaya karşı çıktılar

Diyanet-Sen Edirne Şube Başkanlığı, 4-6 yaş grubu çocuklar için Kur’an Kursu eğitim programının yürütmesinin durdurulması ve iptali için Danıştay’a dava açılmasına tepki gösterdi. Şube Başkanlığından yapılan açıklamada; “bu konuda meydanı fosilleşmiş pozitivist aydınlanmacı kafaya bırakmayacağımızın da bilinmesini istiyoruz” ifadelerini kullanıldı.
Türkiye’nin eğitim gündeminde son günlerin en çok konuşulan konusu olan 4-6 yaş grubu çocuklar için Kur’an Kursu eğitim programı hakkında tartışmaların ve açıklamaların ardı arkası kesilmiyor. Konu Eğitim-İş Sendikası, Milli Eğitim Bakanlığının düzenlediği ve protokol çerçevesinde Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yürütülen, 4-6 yaş grubu çocuklar için Kur’an Kursu eğitim programının yürütmesinin durdurulması ve iptali için Danıştay’a dava açmıştı. Türkiye Diyanet ve Vakıf Görevlileri Sendikası da Eğitim-İş Sendikasının açtığı davaya karşı ülke genelinde eş zamanlı basın açıklamaları gerçekleştirdi. Diyanet-Sen, 4-6 yaş Kur’an Kurslarının anayasa’ya ve yasalara uygun olduğunu, açılan davaya karşı mücadele edeceklerini belirttiler. Dün Edirne’de Eski Cami önünde gerçekleştirilen basın açıklamasında, Diyanet Sen Edirne Şube Başkanı Erol Ayar hazırlanan basın açıklamasını okudu. Ayar, açılan davaya karşı mücadele edeceklerini belirterek, Eğitim-Sen’e de sert hitamlarda bulundu.
AYAR: “ANAYASA’YA VE YASALARA UYGUN”
Ayar 4-6 yaş Kur’an Kurslarının MEB tarafından denetlendiğini ve Anayasa’ya da Yasalara da uygun olduğunu aktardı. Ayar; “Bu eğitim programı için Diyanet İşleri Başkanlığı ile yapılan protokol, mezkûr sendikanın iddia ve çarpıtmalarının aksine eğitimin teşere edilmesi değil, o alanda devletin bir başka kurumundan uzman eğitim/eğitimci desteği alınmasıdır. Bakanlık velilerin diğer konularla ilgili eğitim taleplerini de aynı şekilde ve aynı yöntemle karşılamaktadır. O nedenle bu protokoller sadece Diyanet İşleri Başkanlığı ile yapılmamakta, bakanlık uyguladığı çeşitli eğitim programlarında, ilgili alanda uzmanlaşmış ve ternayüz etmiş çeşitli kamu ya da özel kuruluşlarla de benzer şekilde protokoller imzalamaktadır. Eğitim süresince Okul Öncesi Öğretmenleri ve Kur’ an Kursu öğreticileri birlikte hareket etmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın kontrol ve denetiminde gerçekleşen Kur’an Kursu eğitimi dernek ve vakıflar tarafından değil, bizzat Diyanet işleri Başkanlığı’na bağlı il ve ilçe müftülükleri marifetiyle yürütülmektedir. Program, Anayasa’nın Din ve Vicdan Hürriyeti başlıklı 24. Maddesinde ifade edilen ‘Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir’ ve ‘Din ve ahlak eğitim ve öğretimi Devletin gözetim ve denetimi altında yapılır’ hükümlerinden dayanak almaktadır. Aynı maddede; ‘Din kültürü ve ahlak öğretimi ilk ve ortaöğretim kurumlarında okutulan zorunlu dersler arasında yer alır. Bunun dışındaki din eğitim ve öğretimi ancak, kişilerin kendi isteğine, küçüklerin de kanun? Temsilcisinin talebine bağlıdır’ denmek suretiyle ailelerin çocuklarına zorunlu din eğitimi dışında din eğitim ve öğretimi verebileceğini ifade etmektedir. 4-6 yaş grubu çocuklara Kur’an Kursu eğitimi de ailelerin bu anlamdaki talebine MEB’in verdiği karşılıktır. Mezkûr sendikanın kaygısının Milli Eğitim Bakanlığı’nın bir başka kurumla işbirliği yapması olmadığı, bilakis çocuklara din eğitimi verilmesi olduğu yaptığı açıklamadan ve diğer kurumlarla yapılan işbirliklerine itiraz etmemesinden açıkça anlaşılmaktadır. Her ne kadar bu izahatları, çarpıtılarak ve saptırılarak yargıya taşınan meselenin hakikatini Türkiye kamuoyu bilsin diye yapıyorsak da, biliyoruz ki mezkur sendikanın esas hedefi eğitim de dahil toplumsal hayattan inanç ve değerlerin tümüyle çıkarılmasıdır. Bu nedenle de adı geçen sendika saydığımız bu gerçekleri bilinçli bir şekilde göz ardı etmekte, sözde bilimsellik ve laiklik adı altında milletin dini değerlerini aşağılamaktadır. Nitekim, milletin değerlerine ve inancına saldırmayı misyon edinmiş bu bağnaz STK’nın amacının üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olduğu yaptığı açıklamada da görülmektedir” dedi.
AYAR, “EĞİTİM-İŞ SENDİKASINA YÜKLENDİ”
Eğitim-İŞ Sendikasına ağır ithamlarda ve iddialarda bulunan Ayar; “Milletin inançlarına gericilik ve irtica söylemiyle saldırmayı marifet sanan 18. Yüzyıldan kalma bu aydınlanmacı pozitivist zihniyet, bütün dünyada fosilleştiği halde kimi odaklarca Türkiye’de çeşitli isim ve biçimlerde yaşatılmaya devam etmektedir. Aynı zihniyet on yıllarca siyasi alanı tekelleştirmek, bürokrasiyi elinde tutmak için Türkiye’nin mütedeyyin halkını kamusal alandan dışlamıştır. Halka rağmen halk için saçmalığını erdem, dinsizliği bilimsellik, batı düşüncesinin ilkelerini evrensellik diye yutturan bu jakoben faşist anlayış mütedeyyin halkın inanç ve değerlerine saldırmak için yalan haberler üretmekte, gerçekleri saptırmakta ve sebepler uydurmakta beis görmemektedir. Marjinalleştiği oranda saldırganlaşan 28 Şubat artığı bu zihniyetin en bariz özelliği toplum düşmanlığıdır. Bu nedenle her fırsatta ilerici-gerici söylemini kullanarak toplumu ve değerlerini aşağılamaktadır. Mütedeyyin kesimin her iş ve organizasyonuna gerici damgası vurmakta, 100 yıldır değişmeyen aşağılayıcı ve bir o kadar da irrasyonel bu iğrenç retoriği sürdürmektedir. Bu köhne zihniyet, toplumun göz bebeği Diyanet İşleri Başkanlığı’nı, bu yapıya bağlı kamu görevlilerini, DİB’a bağlı kurum ve kuruluşlar ile her türlü faaliyeti karalamak için karakterine uygun her türlü yalan ve iftiraya başvurmayı mücadele addetmektedir. Dünyada savunucusu kalmayan, sadece bir sömürü ve baskı aparatı olarak İslam dünyasına saldırı amacıyla kullanılan bir ilkel epistemolojiden beslenen bu zihniyet esasen Diyanet İşleri Başkanlığı üzerinden toplumun inanç ve değerleriyle kavga etmekte, Batılı efendilerinin sömürü düzenine zemin hazırlamaktadır. Milletimiz, bu zihniyete bu güne kadar prim vermediği gibi bu günden sonra da prim vermeyecektir. Çünkü milletimiz bu zihniyeti, zulümlerine bizzat maruz kalarak tanımıştır. Ancak bu jakoben zihniyetin borusunun öttüğü zamanlar eski Türkiye’nin ibretlik sayfalarında kalmıştır. O nedenle ne attıkları çamur tutmaktadır ne de söylemleri maşeri vicdanda akis bulmaktadır”
“SÖZ KONUSU EĞİTİMLERİ ÇOK ÖNEMLİ GÖRÜYOR VE DESTEKLİYORUZ”
“Biz Diyanet-Sen olarak, inancımızı ve medeniyet değerlerimizi öğrenme ve öğretme azmini ifade eden söz konusu eğitimleri çok önemli görüyor ve destekliyoruz. Diyanet kurumunu ve diyanet çalışanlarını töhmet altında bırakan, her fırsatta saldırganca tutumlar takınan ve buna sendikacılık faaliyeti diyen mezkûr sendikanın yargıya taşıdığı söz konusu Kur’an Kursu programını hem anayasaya, hem yasalara hem de temel insan haklarına uygun; toplumsal bir talebin karşılanması olarak uygulandığı için meşru; inancını bilen, medeniyet değerlerini tanıyan ve taşıyan nesillerin yetişmesi için de elzem gördüğümüzü ilan ediyoruz. Ayrıca bu konuda meydanı fosilleşmiş pozitivist aydınlanmacı kafaya bırakmayacağımızın da bilinmesini istiyoruz” dedi.

Haber Merkezi

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.