Beyrut’ta Türkçesi Olmayan Bir Dadaş Torunu: Yusuf Garip

Beyrut’ta Türkçesi Olmayan Bir Dadaş Torunu: Yusuf Garip
Masal hikaye yok bunu bizzat ben yaşadım ve size ilk elden anlatıyorum:
… adında genç bir arkadaşla bir yerde oturuyoruz. Tanıştık kanlarımız kaynadı. Muhabbete başladık, anlattık anlattık anlattık sonra bir şeyler birbirimizi çekiyor. Kanlarımız bir yerlerde birleşiyor.

Muhabbet ilerledikçe aslen Erzurumlu olduğunu öğrendim. Sen nasıl Erzurumlu olabilirsin? dedim. Sen Arap değil misin diye ekledim. Ve soyadında da Karib, Erzurum nere Karib nere!!! Ben Yusuf dedi dedem Ahmet ve soyadım Garib dedi. Devamına evde devam edelim. Hadi bu akşam ziyafet var, dedi.
Bizi akşam evine yemeğe götürdü. Çeşit çeşit lezzetler. Annesi kısa zamanda o kadar çok şey hazırlamış ki… Teyzesi gelmiş Kanada’dan teyzesi ile tanıştırdı. Bir müddet sonra babası geldi. Biraz muhabbetten sonra ud çalmaya başladı. Erzurum’a geri döndük bu arada. Benim dedem öz be öz Türk, Erzurumlu diyerek devam etti. Nasıl olabilir, dedim. Bekle, dedi sana bir belge getiriyorum, gitti içeriden bir belge getirdi. Beyrut’taki nüfus sayımına ilişkin bir belge, adı: Ahmet, Soyadı: Garip, doğum yeri: Erzurum. Bizim Ahmet dedemiz 1. Dünya Savaşında askere alınıyor ve Filistin cephesine gönderiliyor. Ve gidiş o gidiş, gerçekten dönüşü olmayan bir gidiş. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Beş Şehir’inde naklettiği gibi Erzurum’a dönenin de, anasını, babasını, doğduğu evi bulamadığı bir Erzurum. Ahmet Dede hiç dönemeyenlerden, savaştan sonra cepheden gelip, Beyrut’a yerleşenlerden.

Savaşmaya gidip dönmeyenlerden, dönemeyenlerden Yusuf’un dedesi. Beyrut’ta kalıyor ve bir Arap hanımefendi ile evleniyor. Belgeyi gösterdi bana, 1932 yılında Fransızlar bölgede orada nüfus sayımı yapıyorlar ve bu sayımda Yusuf’un dedesi de sayılır. Bu belgede dedesinin doğum yeri olarak Erzurum yazıyor.

Yusuf, Türkiye’nin Türkiye’den daha büyük olduğunu gösteren örneklerden biri. Yüreği Türklük için çarpan, cebindeki telefonun ekran resminden duvarındaki ay yıldızlı bayrağa kadar, hatta bizim gibi dedesine kadar Türk. Yusuf dedesinin Türk olduğunu öğrendikten sonra daha fazla Türkiye hakkında okumaya, öğrenmeye, Türkiye’ye seyahat etmeye başlamış, Türkçe öğrenmeye başlamış. Çünkü annesi Arap bu nedenle evde Türkçe öğrenilmemiş. İntikal etmemiş ama çocuk bu hikayeyi bildiği için acayip bir Türk hayranlığı var. Evin her tarafı Türk bayraklarıyla donatılmış. Yusuf, bu görüşmemizden sonra spor alanında kendini geliştirdi ve uluslararası müsabakalarda vücut geliştirme alanında ödüller kazandı, Lübnan televizyonlarında programlar sunmaya başladı. Bu da böyle bir Lübnanlı Türk hikayesi. Dünyanın neresinde olursanız olun, Türk’ün ne şekilde karşınıza çıkacağınızı bilemezsiniz.

Kaynak: Ali Süzen
Not: Bu hikâyeyi bana genç dostum Abdulkadir Doğanay anlattı. Kendisi, görevi icabı (Yurtdışı Türkler Başkanlığı Uzmanı) sık sık yurtdışında bulunmaktadır. (AS).
Edirne, 11 Temmuz 2024

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

One thought on “Beyrut’ta Türkçesi Olmayan Bir Dadaş Torunu: Yusuf Garip

  • Temmuz 11, 2024 tarihinde, saat 13:00
    Permalink

    Dünyanın her tarafında bir Türk vardır

    Yanıtla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.