Ali SÜZEN YAZDI: SİYASET YAZILARI
SON SEÇİMİN ARDINDAN: SEÇİMLERİ NASIL OKUMALIYIZ?
Sıkı okurlarım iyi hatırlayacaklardır; 7 Haziran seçimlerinden bu yana gelen tehlikeye dikkat çekmiş ve bazı dostça uyarılarda bulunmuştuk. Tabii, kim okur, kim dinler kabilinden kaale alan olmadı. Sadece biz değil bazı köşe yazarları ve kanaat önderleri de uyarılarda bulunmuştu. En çok aklımda kalanı ise Hayrettin Karaman’ınki idi. Aklımda kaldığı kadar mealen şöyle diyordu hoca: “Bir yere İl Başkanı atarken, milletvekili, belediye başkanı adayı belirlerken o yerde yaşayan 5-10 kanaat önerine sorunuz. Siyasetçilere, parti teşkilatınıza değil. Zaten o teşkilatı kuran il başkanının görüşünün aksi bir netice alamazsınız. Böylece de birilerinin adamını, yakınını değil, milletin adaylarını belirlemiş olursunuz. Aday isabetli olur, il teşkilatında da isabet etmişseniz ortaya güzel neticeler çıkar. Aksi halde sonuç hüsran olur.”
Bu seçimlerde birilerinin yanıltıcı, uyduruk anketlerle kendi adamları, çıkar ilişkisi içinde oldukları kişileri aday yaptırdıkları yönünde basından ve sosyal medyadan çok şey okuduk. Demem o ki, son söz sahibi yanıltılmıştır bazı yerlerde. Bu çıkan sonuçtan da açıkça görülüyor zaten.
AHİR ZAMAN EVLİYALARI TEŞKİLATLARDA GÖREVLENDİRİLMELİ, ADAY BELİRLERKEN BUNA ÇOK DİKKAT EDİLMELİ
Rahmetli Hocamız Prof. Dr. Osman Öztürk bir gün derste bize şu soruyu sordu: “Ahir zaman evliyası kimdir bilir misiniz?” Kimdir Hocam, dedik. “Ahir zaman evliyası sarı mangır ile beyaz baldıra yenilmeyen adamdır.” demişti. Yani; para veya kadın yoluyla satın alınamayan adam. İçinde Allah korkusu olan adam. Hiç kimse kendisini görmese, duymasa bile yüce Allah’ın her daim kendisini görüp gözettiğini, yapıp ettiklerinden veya yapması gerekirken yapmadıklarından hesaba çekileceğini bilen, buna yürekten inanan adam.
Kabul etmek gerekir ki, Ak Parti’de ‘ahir zaman evliyaları’ azalmıştır. Büyük bir yozlaşma vardır. Menfaatçi, rüşvetçi, yalancı, yalaka, dalkavuklar her köşe başını tutmuştur ve ne yazık ki bu tipler revaçtadır. Akif’in deyimiyle, ‘sözüm odun gibi olsun, hakikat olsun tek’ diyenler, gerçekleri dile getirip yapıcı eleştirilerde bulunanlar ya dışlanmakta, ya da kripto, hain ilan edilmektedirler.
Yolsuzlukları araştırmak için gönderilen müfettişlerden bazıları, rüşvet yoluyla gördükleri usulsüzlüklerin, hırsızlıkların üstünü örtebilmektedirler.
Her şeyin başı insan. Doğru insanlar bulup görevlendirmezseniz iyi neticeler alamazsınız. Alamadığınız gibi vebal altında da kalırsınız.
İtiraf etmek gerekir ki, 17 yıllık iktidar Milli Eğitim’de başarılı olamamıştır. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığında, tarım-hayvancılık ve ekonomide de başarılı olamamıştır. Bunların ayrıntıları, bu yazımızın konusunu, hacmini aşar.
Seçimlere dönecek ve Edirne’mize bakacak olursak…
İl Teşkilat Başkan’ı (İl Başkan’ı) bir kere kapasite olarak yetersiz. İl Başkanında aranan, aranması gereken niteliklerin çoğuna sahip değil. Sahip olmadığı gibi hakkında bir sürü şaibe iddiaları var. Hani; ‘şuyuu vukuundan beter’ yani ‘dedikodusu o işin, o kötü eylemin yapılmasından beter’ dedikleri cinsten. Başkan böyle olunca tabiidir ki, kurduğu teşkilata kendisi gibi veya daha hafif bir ifadeyle kendisine engel çıkartmayacak kişi veya kişileri alacak. Böyle bir başkanın kurduğu teşkilatın, aday belirlerken yapacağı temayül yoklamasından iyi sonuç çıkar mı? Zaten, belediye başkan adayını desteklemediği, kendisinin ve teşkilatının yeterince çalışmadığı iddiaları gün gibi aşikar.
Peki, il belediye başkanı adayında isabet var mı? Yaptığım küçük bir araştırmada isabet olmadığını gördüm. Çalıştı mı? Hem de çok! Türkiye genelinde çoğu yerde yük Genel Başkan Erdoğan’ın yaşlı omuzlarına yüklenmişken o durmadan çalıştı. Şartların son derece elverişli olmasına rağmen kazanamadı. Rakibi CHP adayı Recep Gürkan ise kendi partililerinden bile yeterince destek alamadığını, işin tehlikeye gireceğini görerek derhal Ankara’ya gitti ve Edirne’yi de millet ittifakına aldırdı. Sonuç; seçimi kazandı. Tebrik etmek lazım.
Ak Parti Edirne’de kazanmak için daha farklı bir aday profili ile çıkmalıydı, Keşan’da olduğu gibi. Keşan, Edirne’nin en büyük ilçesi ve CHP’nin kalesi olarak nitelenen bir yer. Uygun aday bulununca demek ki kale, male para etmiyormuş. Hakeza Havsa ve Lalapaşa…
İpsala’ya herkes gibi ben de şaştım. Çok büyük hizmetleri var, çok başarılı, garanti yine kazanır, deniyordu ama kaybetti. Bilmiyorum belki de ‘çok hizmet ettim, nasılsa kazanırım’ rehavetine mi kapıldı, ego mu tavan yaptı…
Millet, her şeyden önce samimiyet, güleryüz, kolay ulaşılabilirlik, tevazu… arıyor.
Seçilenlere millete hizmet yolunda, hayırlı işlerinde başarılar dilerken CHP’nin millete tepeden bakan, toplumun manevi değerlerine soğuk adaylar yerine güleryüzlü, inançlı adaylarla bilhassa Ankara ve büyük ihtimalle İstanbul’u kazanması da kayda geçirilmeli, hiç kimse hiç bir yer için ‘nasılsa kazanırız veya kaybederiz’ gözüyle bakmamalıdır.
Sözün özü: Bu seçimler Ak Parti için korkarım ki, son uyarıdır. Fabrika ayarlarına dönmezlerse, 2002 ruhunu yakalamak için başta merkez olmak üzere teşkilatlarına, atadıkları il, ilçe vs. yöneticilerine çekidüzen vermezlerse her şey için çok geç kalmış olacaklardır.
09 Nisan 2019, Edirne
- Mehmet Ali Abakay Yazdı: Kitap Fuarı mı Çocuk Kitap Panayırı mı? - Kasım 25, 2024
- İstasyon Mahallesi’ne Ulaşım Artık Üst Geçitten - Kasım 21, 2024
- Mehmet Akkaşoğlu Yazdı: Allah’ın Güzel İsimlerinden El_Mütekebbir - Kasım 21, 2024