Ali SÜZEN YAZDI: SİNAN VE SELİMİYE

Sinan’ın bir hayali vardı: Gökyüzü kadar geniş, işaret parmağı gibi, minareler gibi Allah’ın ‘bir’liğini çağrıştıran, haykıran merkezi tek kubbeli ulu bir mabet yapmak…
Ömrü boyunca bütün seferlere katılmış, nerede bir tarihi eser, kalıntı, virane var durmuş, incelemiş ve her birinden hisse kapmıştı bu amacına; ‘ufuk hedef’ine, yaradılış gayesine ulaşmak için…
Ve, o gün gelmiş, ‘ustalık eserim’ dediği Selimiye Camii’nde bu amacını gerçekleştirmişti.
Şehrin Merkezinde, hakim bir tepede kalem gibi 4 minaresi, merkezi tek kubbesi ile biblo gibi ulu bir mabet ortaya çıkmıştı.
Şimdi şunu sormak lazım: “Mimar Sinan bu eserini sırf, ‘sanat, sanat içindir!’ düşüncesi ile mi, yoksa Yüce Allah’a insanlar, inananlar gönül huzuru ile kulluk vecibelerini yerine getirebilsinler diye mi yapmıştı?”
Bu soru da nereden çıktı şimdi diyenlerinizi ve “elbette inananlar rahatça ibadetlerini yerine getirebilsinler diye!” diyen cevabınızı duyar gibiyim.
Gel gör ki, böyle düşünmeyenler de var, sayın okur!
Hem de etkili ve yetkili yerlerde…
Nerede ve kim mi bunlar?
Çok fazla uzağa gitmeğe, uzun uzun düşünmeye gerek yok!
Uğrayın Maarif Caddesi’ndeki Edirne Yerel Tarihçisi Merhum Oral Onur’un ‘engelleme kurulu’ dediği Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı resmi kuruma…
Başındaki zat’a sorunuz: Sizce kara iklimine sahip Edirne’mizde selatin camilerin şadırvanlarının ağır kış şartlarına rağmen üstünün açık, yanlarının kardan, kıştan ve soğuk havadan korunmasız olması, insanların bu ulu mabetlerden gönül rahatlığı ile yararlanmalarına uygun mu? Diye.
Alacağınız cevap şu olacaktır: Orijinali böyle biz ne yapalım?
Sayın yetkiliye göre “sanat, sanat içindir!”
Fazla söze gerek yok!..
Sadece Edirne Valiliği’nin yakınlarda sonuçlandırdığı “Edirne’de Kış Manzaraları” veya benzeri bir ismi olan fotoğraf yarışmasında ikinci olan fotoğrafa bakmanız yeterli!..
Bu zihniyeti anlamıyorum ve kınıyorum.
O’na sorarsanız; “ama 2. Abdülhamit zamanındaki fotoğraflarda Selimiye Camii’nin şadırvanının kurşun kaplı bir kubbe ile örtülü olduğu görülüyor!” diye…
Alacağınız cevap şu olacaktır: “Orijinalinde yok. Selimiye Camii Şadırvanının üstünü kapatmak, 5-6 yaşlarındaki şehzadeye padişah kavuğu giydirmek gibi yakışıksız, iğretidir.”
İyi de sayın yetkili, şadırvanda ve diğer açıktaki abdest alma mekanlarında sular donuyor, insanlar abdest alamıyor, ne olacak peki?
“Orijinalinde yok!”
Vakıflar Bölge Müdürlüğü ve Müftülük gelen şikayetlerden bunalıyor, çözüm üretmeye çalışıyor ama sayın yetkili; “zinhar yapamazsınız!” orijinalinde yok! Sözünden başka bir şey demiyor!
Ne mi yapılmalı?..
Bu bürokrat bu kafada giderse, kafa yapısı bu hizmete engel olmayacak biri ile yerini, koltuğunu değiştirmeli.
Eee, bunu da benden beklemeyiniz efendim!
İktidar Partisi’nin İl BAŞKANLIĞI NE GÜNE DURUYOR?
Şikayet ve taleplerinizi o kanalla veya BİMER ve benzeri kanallarla başta Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı’ya, Başbakan Binali Yıldırım’a ve hatta Cumhurbaşkanlığı Makamı’na iletiniz, efendim!

Not: İşbu yazımı daha önce yayımlamıştım. Ancak; Selimiye Camii’nde restorasyon çalışmaları yakında başlayacağı için Şadırvanın üstünün kapatılması gerektiğini ilgili çevrelere tekraren hatırlatmak için yeniden yayımlıyorum.

Soğukta, karda buzda şadırvanda abdest almaya çalışan kişinin fotoğrafı, ismini şu an hatırlayamadığım ama Edirne Valiliğinin açtığı fotoğraf yarışmasında 1’inci gelen sanatçımıza aittir.

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.