Ali Süzen Yazdı: Evlad-ı Fatihan Diyarında

Evlad-ı Fatihan Diyarında
Balkanlar, bizim acımız kapanmayan yaramız, gözyaşımız…
Yaklaşık 500 yıl adaletle barışla ve mutlulukla hükmettiğimiz ve Batılı emperyalistlerin çeşitli entrikaları ve içimizdeki bizden görünen ama bizden olmayan, vatanını çok sevdiğini iddia eden ama yönetim tecrübesi ve öngörüsü olmayan İttihatçıların beceriksizlikleri, ihanetleri dememek için kendimi zor tuttuğum bu güruhun siyasi çekişmeleri yüzünden göç, savaş ve bulaşıcı hastalıklar sebebi ile 1,5 ilâ 2 milyon insanımızı oturduğumuz Bal ve Kan Ülkesi: Balkanlar…
Ha, bu arada çok sevdiğim bir deyişle, bir kısmını da “misafirlikte unuttuğumuz” gönül coğrafyamızın çilekeş insanları, bizim insanımız…
İşte bu yüzden fırsat buldukça-günübirlik te olsa- turlara katılır, Akıncı Beyleri Gazimihal, Malkoçoğlu ve diğerlerinin at izini sürercesine ata topraklarına gider vekapanmayan yaramı tekrar kanatırcasına yaramı, yaramızı tazeler, “bekleyin bizi çoğu gitti azı kaldı, bekleyin, bekleyin, bekleyin..! derim, içimden. Sesimi duyan var mıdır acep!
Bu turlardan birini dün gerçekleştirmek nasip oldu çok şükür…
Bu vesile ile hem tur şirketine, hem de Varna, Nessebar ve Burgas turu düzenleyen ve düzenlemek isteyeceklere yol gösterir ümidiyle tespitlerimi arzetmek isterim.
Şöyle ki;
1- Seçilen güzergah yanlış Varna-Nessebar ve Burgas Turu için. Şöyle ki; Dereköy Sınır Kapısından çıkılmalıydı. Bu da yolu kısaltacağı için daha yorucu bir yolculuktan bizi kurtaracak ve gezi ve serbest zamanımız daha çok olabilecekti. Ayrıca yakıttan da tasarruf edilmiş olacaktı… 2- Rehberi beklerken yolculukların yaklaşık 2 saatlik bir yoldan sonra arabada bi 15-20 dakika bekletilmeleri külliyen yanlıştı. Uyarıldığı halde bu yanlışında ısrar etmesi ve babası yaşındaki bana, sert ve azarlar bir biçimde ‘in öyleyse ya’ demesi ikinci yanlışı ve affedilmez hatasıydı.
3- Rehberimiz, Kültürlü, belki çok bilgili, özellikle Osmanlı Tarihi eserlerine gönülden sahip çıkmaya çalıştığını gösterir bir biçimde anlatışı fevkalâdenin fevkinde idi ama akıcı ve dinlettirici bir konuşmadan mahrum oluşu da en büyük eksisiydi…
Nessebar’da eski kente bırakıldığımızda buluşma yeri ve saatinin belirtilmemesi de bir başka ve önemli eksiklikti.
4- Öğle yemeği için Türk Lokantasından bahsedildi ama neresi ve nerede olduğu gösterilmedi.
Özetle; küçük rotüşlerle gezi, daha gūzel bir hale getirilebilirdi. Umarım bu eleştiri ve tavsiyelerim kimseyi incitmemiştir.
Yine de herşey için teşekkūr ederim diyecektim ki, aklıma geldi: Hijyen.. Servis yaparken hiç değlse bir ele eldiven takılmalıydı ve sıcak su, gerçekten sıcak olmalıydı.
Ali Süzen, Eğitimci Yazar-Gazeteci ve farklı-aykırı haber portalı www.edirneyiseviyorum.com’un sahibi ve yazarlarından sadece biri.
Edirne, 05.08.2024

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.