Ali Koç Yazdı: EDİRNE NASIL KAYBEDİLDİ?

#fikrimizolsun:

Bu vatana,bu millete ve dini İslam-ı mübine kastedenler:

Edirne nasıl kaybedildi?

İsmâil Hami Danişmend, Osmanlı Târihi Kronolojisi 4. cild 392. sayfasında, şöyle anlatmaktadır:

Şükrü Paşa:

“Harbin başında hükümet benden bir aylık bir mukavemet taleb etti. Ben, tam 155 gün mukavemet ettim.

Fakat buna rağmen İttihâd ve Terakkî hükümeti beni derhâl tekaüde (emekliye) sevk etti ve menkûb (rütbeleri alınmış) yaşattı.

Bunun çok acı bir sebebi vardı. Harbin başında ve henüz Edirne muhasarası başlamadan evvel, İttihâdcılarin eski dâhiliye nâzırı Talat Bey, gönüllü nefer yazılıp Edirne’ye gelmişti. Maksadı askerlik etmek değil, askeri ifsâd etmekti.

İkinci derecedeki kumandan paşaların oturdukları binaya yerleşmiş ve tıpkı o paşalar gibi o nefer beye de emirberler tahsis edilmişti.

Nefer (Talat) bey kumandan paşaların sofrasına oturuyor ve adetâ bir nefer paşa muamelesi görüyordu…

Talat Bey’in her günkü faaliyeti hakkında raporlar alıyordum. Askeri harb etmemeye teşvik ediyor ve bilhassa ANADOLU EFRADINA RUMELİ’NİN KENDİ VATANLARI OLMADIĞINDAN BAHSEDİYORDU.

O sırada düşman ordusu ilerlemekte ve Edirne muhasaraya düşmek üzereydi.

Tabiî böyle bir fesada daha fazla tahammül edemezdim. Talat Bey’i çağırttım. Karşımda askeri vaziyet alan nefer elbiseli müfside;

“Bey oğlum!” diye hitâb ederek yaptığı menfi propagandayı anlattım. Bu hâle bir dakika dahi tahammül edemeyeceğimi, Edirne’de kaldığı takdirde kendisini maazallah îdâm ettirmek mecburiyetinde kalacağımı ve öyle bir mecburiyette kalmak istemediğim için o günkü trenle derhâl İstanbul’a hareket etmesini emrettim, tabiî çekildi gitti.

O gitti ama Merkezci umûmî âzasından Dr. Bahâeddîn Şâkir, Hilâl-i ahmer (Kızılay) müfettişi sıfatıyla Edirne’de kaldı. Talat’ın propagandasına devam eden bu adamı, îdâm ettirmemek için çekmediğim kalmadı.

Muhasaranın sonlarına doğru bir gün bana gelip, Sultan Selîm Câmii’nin düşmana teslim edilemeyeceğinden dem vurarak dinamitle havaya uçurulmasını teklif etti.

Kendisine Edirne üzerindeki en muhteşem Türklük ve müslümanlık damgasının imhasının, târihe bir ihanet olacağını ve Edirne’nin her hâlde Bulgar hâkimiyetinde kalamıyacağını söyledikten sonra, bir daha vazifesinden başka bir şeyle meşgul olmamasını ihtar ederek defettim.

İşte benim menkûbiyetime bu Talatlarla, Bahâeddîn Şâkirler sebeb oldu. Onlar ordumuzun bir an evvel mağlûb olmasını ve mağlûbiyet yüzünden muhalif hükümetin bir an evvel sükûtunu istiyorlardı.

Fakat unuttukları bir şey vardı; benim asker olduğumu unutuyorlardı.”

Şükrü Paşa’nın bahsettiği bozgunculuk mes’elesi hakkında o zamanki dâhiliye nâzırı Reşîd Bey’in hatıratında da çok îzâhât vardır.
Kaynak: Ali Koç

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.