Recep DUYMAZ YAZDI: BİRAZ TEFEKKÜRE NE DERSİNİZ?

Miladi takvime göre ömrümüzden bir yıl daha eksildi. Geride ne kadar zamanımız kaldı, bilmiyoruz; kaç dakika, kaç saat, kaç gün, kaç ay, kaç sene…. seferdeyiz, yürüyoruz gündüz gece…Bazen neşeli, bazen mahzun, bazen tedirgin… kimi zaman çok sağlıklı, kimi zaman acabalar, inişler, yokuşlar…
Kesin olan bir şey var; o da, gün geçtikçe farklılaşıyoruz, her sene biraz daha yaşlanıyoruz.
Buna mümasil; bitmez tükenmez arzu, istek ve emellerimiz…
Nereye çıkar bu yolun kıvrımları? Bu yol bizi hangi iskeleye yanaştırır?
Yanaştığımız iskele bizim için sahil-i selamet mi olacak, yoksa afet durağı mı?

Rabbimiz muhtelif ayetlerde: “ bu dünya oyun – eğlenceden ibarettir” buyuruyor.
Oyunu, eğlenceyi: “ vur patlasın, çal oynasın” şeklindeki sakat anlayışımızdan olsa gerek ki, çalana oynar, ağlayana güler olduk.
Halbuki buradaki oyun eğlenceden kasıt, bir mola, dinlenme veya çocukların bir oyuna dalıp , aldandıkları zamanı ifade eder. Dolayısıyla hayatın kısalığından, farkına varmadan tükenivereceğinden kinayedir.

İşte, kocaman bir yıl gelip geçiverdi; acılarıyla, ızdıraplarıyla, hastalıklarıyla, virüsüyle…Ve nihayet sevdiklerimizi bir bir bizden koparıp götürmesiyle, 365 gün göz açıp kapayınca avucumuzun içinden kayıp gitti.
Günler, aylar kayıp gidiyor da biz kalıcı mıyız?
Elbette hayır!
Şair haklı olarak der ki,
Gelenler hep sefer eyler muhakkak dârı ukbaya.

Girdiğimiz yol, mecburi istikamet; dönüşü, sapması olmayan. İçinde bulunduğumuz aracın menzili, sadece ve sadece ahiret.

Peki sonrası?
Yeni ve yabancı olduğumuz,tek başına kaldığımız bir hayat.
İyi bir muhasebe gerekmez mi? فأين تذهبون
Bu gidiş nereye diye bir soru anlamlı değil mi?
Yoksa bizim için varsa yoksa eğlence mi, hem de en çılgınından.
Veya gerçeklerden kaçış mı?
Kaçış nereye kadar?

Acı bir yıl yaşadık, hala daha yaşıyoruz. Bir çok sevdiğimizi kaybettik. Kendi akibetimiz meçhul.
Nerede, ne zaman geleceği belli olmayan bir musibetle karşı karşıyayız; kendimiz, arkadaşımız, sevdiklerimiz…
Eğlenceye değil, tefekküre ihtiyacımız var. İçkiyle aklımızı kaybetmeye değil, akli selime muhtacız.
Devletimiz, doktorlarımız,sağlık çalışanlarımız adeta yalvarıyor: tedbir, tedbir, tedbir diye.
Ekonomik kayba mı yanalım, kaybettiklerimize mi yanalım, sarfedilen emeğe mi, yoksa sorumsuzluklara mı?
Tutturmuşuz bir yıl başı, varsa yoksa eğlence.
Bu neyin eğlencesi? Halbuki bu durumdan Hz. İsa da muzdarip, Hz. Muhammet Mustafa da.

Öyleyse kime benzemeye, kimi mutlu etmeye çalışıyoruz, doğrusu anlaşılır değil.
Taklitte sınır yok. Bu kimliksizlikle ne yapmaya çalışıyoruz? Kimlerle yarışıyoruz?

Kıymetli dostlarım! günler, aylar, seneler Allah’ındır. Biz de rabbimiz Allaha aidiz. Mevlâmızın mülkünde,biz, sadece ve sadece ona itaat eder,yalnızca onu memnun etmek için gayret ederiz.
Müslümanın oyunu da, eğlencesi de bundan ibarettir.
Ömrümüzden geriye kalan günler haftalar aylar yıllar bize sağlık afiyet huzur getirmesi dileğiyle yeni yılımız hayırlı olsun.

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.