BABALAR İÇİN/ Ozan GÜVEN YAZDI: DÜNYANIN EN GÜZEL TOKADI

 

Bir anda her yer kapkaranlık oldu, sonra da birden aydınlandı. Bembeyaz bir yerdeyim… Kimse yok, normalde çok korkmam lazım böyle bir yerde ama nedense hiç korkmuyorum… Sadece bekliyorum ve beklerken de düşünüyorum, bir yandan da hatırlamaya çalışıyorum: Ne oldu bana, nerdeyim ben? Neden buradayım? Gözlerimi kapadım ve hatırlamaya başladım. Sanırım henüz çocuk yaşlarımdayım hafızamda…

Ateşim var çok . Herkes telaşlı. Babam sürekli masallar anlatmaya çalışıyor. Bir yandan anneme ‘soğuk su getir’ diyor. Alnıma elini koyuyor. Hanım, düşmüyor oğlanın ateşi. 40 c oldu, diyor. Duyuyorum konuşulanları ama parmağımı bile kıpırdatamiyorum. Her zaman gülümseyen yüzünde endişe var babamın. Gözlerinde de yaş var sanki… İlk kez ağlarken görüyorum onu. En son kucağına alıp koştuğunu hatırlıyorum ve gözlerim kapanıyor. Yeniden açtığımda yine yanımda babam var. Bu sefer yüzü gülüyor. Annem ile babam sürekli bana sarılıyorlar. ‘Canım oğlum’ diyorlar…

Hala bu beyaz yerde bekliyorum… Beklerken düşünmeye devam ediyorum: Doğum günüm, evet doğum günüm… Babam elinde bir bisikletle geliyor eve. Öyle mutluyum ki, kimse bilemez… Birlikte arka tekerleklerinin yanına, ben düşmiyeyim diye, yardımcı tekerlek montajınıda yapıyor. Çok sabırsızım çok. Saatlerce binebilirim, gezebilirim. Babam dünyanın en mükemmel babası olmalı. Kimsenin babası böyle olamaz. Canım babam!

Çok sıkılmaya başladım. Ne oldu, neden buradayım henüz hatırlayamıyorum. O düşünceyi aklıma bile getirmiyorum. Yok olamaz, imkansız… Çok eski olaylar beynimde bir film kadar net. Ama az önceden hiçbir şey yok. Bu sefer aklıma gelenler çok da güzel şeyler değil. Oldukça mutsuzum…

Okul gezisi var. Öğretmen paraları topluyor. Babam bir süredir çalışamadığı için okul gezisi için gereken parayı denkleştiremedi. Sanırım gitmeyeceğim. ‘Sen gelmiyormusun?’ diye soruyor arkdaşlarım . Söylesem, kendi aralarında toplarlar ama gururuma yediremiyorum. ‘Yok, ben gelmeyeceğim’ diyorum . Otobüs kalkmak üzere… ağladım ağlayacağım oturuyorum ve gizlice bakıyorum otobüse. Tam o an biri kucaklıyor beni atıyor otobüsün içine. İşte kahraman babam. Ödemiş ücreti, bulmuş bir şekilde. Ne bisiklet, ne bir giysi alsa böyle mutlu olmazdım. Benim gözümde dünyanın en kahraman adamı. Süpermen bile böyle yetişemezdi eminim…

En kötü günüm geldi aklıma. Düsüncede bile biraz önceki kadar karanlık bir an. Korkunç ama hafızama da yazılmış atamamışım…

Düştü diyorlar. İşyerinde düşmüş yüksek bir yerden babam. Annem telaşla cikiyor evden. Sonra dayım ve teyzem beni de götürüyor hastaneye. Babam büyük camlı bir odanın içinde uyuyor. Her sabah üstüne çıkarak, hatta tokat atarak, saçını cekerek, ısırarak uyandırdığım babam, nasıl bu kadar uzun uyur? Aynısını denesem, uyandırma metotlarım var benim, diyorum beyaz giysili kadına. Olmaz oğlum diyor zamanı gelince uyanacak. 1 hafta bekliyoruz. Ve sonunda uyanıyor babam. Öyle çok dua ediyoruz ki… Öyle çok şükrediyoruz ki… Senin için geldim oğlum diyor…Seni bırakamadım… Nasıl yani diyorum? Bir gün anlarsın, diyor…

Giderek hatırlamaya devam ediyorum. Bu kadar net hatırladıkça, ben mi yapmışım bunları diye şaşırıyorum da. Babam mı değişti, ben mi? diye sorguladığımı hatırlıyorum.

Babam bağırıyor sürekli. Kızıyor. Hatta vurdu omzuma çok sert. Sonra da tokat attı. Dünyanın en kötü tokatı bu. Nefret ediyorum babamdan. ‘Oğlum neden çalışmıyorsun?.. Okumayacak mısın sen, diyor. Çok sinirlendim. ‘Sen kimsin ya?’ deyip çıktım dışarı. Kimse bana baskı yapamaz. Umrumda değilsiniz, diyorum. Arkadaşımda kalıyorum o gece. Ben artık başımın çaresine bakarım. Sonra yalvar yakar dönüyorum eve ama yüzüne bile bakmıyorum o hain adamın…

Artık hafızam yerine çok net gelmeye başladı. Tüm yaşananlar gözlerimin önünde. Ve o kötü gece de. Hem de hepsinden daha net.

Üniversiteyi kazandım. Babam da annem de gurur duyuyorlar. ‘İşte bizim oğlumuz’ diyorlar. Özür dilerim oğlum dedi babam zaman zaman bu günlere gelmen için sana kötü davrandım, vurdum. Affet beni, hakkını helal et, diyor. Baba, diyorum helal olsun da ne biçim bir konuşma bu. Mezuniyetime geleceksin, torununu seveceksin. Saçmalama, diyorum. Okula bırakıyor bizi. Sımsıkı sarılıyor bana. Sanki veda gibi… Dünyanın en güzel günü bugün ama huzursuzluk var üstümde. Annemle bırakıyor bizi okula. Sabah alırım seni hanım, diyor. 2 saat sonra bir adam arıyor beni. Babanızı bir kazada kaybettik,  başınız sağolsun, diyor.

Okuldan nefret ediyorum.
Mezun olmak istemiyorum.
Okul gezilerinden nefret ediyorum.

Bisikletlerden nefret ediyorum. Tüm babalardan nefret ediyorum. Baba da olmak istemiyorum.

Beklerken o bembeyaz yerde ben de baba olduğumu hatırlıyorum. Bir kızım var . Evet, bir kızım var. Hatırladığım tek bu. Ama kızım nerde? Eşim nerde? O an, bembeyaz olan bu yer, yemyeşil bir nehir kenarı haline geliyor. Yok canım, bu ne ya? diyorum ama şaşırmıyorum da pek. Şaşıracak hissiyatım da pek yok. Arkamdan bir el omzuma dokunuyor. Hoş geldin evlat, diyor. Babaaaaaa deyip sarılıyorum. Nerdesin bunca yıldır?.. Ölmüştün baba, diyorum. Gülümsüyor…Saçımı okşuyor. Gözlerime bak, diyor. Gözlerinin içinde sanki bir ekran var. Babamın göz bebeklerinde kızım, çok ağlıyor. Evet, kızım var benim ve sürekli ağlıyor. Babacım ölme, diyor. Çok şaşkınım. Baba bana ne oldu? diyorum. Babam sarılıyor bana ve ben sana kavuşmak üzereyim evlat diyor, elimi tutarak ama, kızın seni kaybetmek üzere. O an anlıyorum her şeyi… Ölmek üzereyim hatta belki de öldüm. Ben iyiyim oğlum,M diyor. Sen geri dönmelisin! Baba, o gün nerden biliyordun öleceğini, diyorum. Gülümsüyor. Bu beyaz yere tek sen mi geldin sanıyorsun, diyor. Hani sana bir gün anlarsın demiştim, hatırladın mı? diyor. Sarılıyorum, lütfen gitme baba, diyorum. Kızına dön diyerek öyle güçlü bir tokat atıyor ki, o anı asla unutmuyorum. Büyüt onu oğlum deyişi, prensesinin sana ihtiyacı var evlat diyerek bağırışı hala kulaklarımda bir çınlama gibidir. O an babalar, anneler bağırsın kızsın ama yanımızda olsunlar dedim ağlaya ağlaya… O babamın son tokatı Dünya’nın en anlamlı, en özel tokatıydı bu. Dunyanın en güzel tokatıydı. Ne almış olduğu bisiklet, ne götürdüğü bir tatil, ne söylediği güzel sözler, ne de anlattığı bir masal… O, dünyanın en güzel tokatı ile beraber uyandım. Dönmüstüm.. Kızıma, hayatıma , dünyaya döndüm. Yaşadığım bir kalp kriziymiş. Gözlerimi açtım. Eşim; ‘babam babam’ diye ağladın, sonra da ‘kızım kızım’ diye sayıkladın, dedi. Uyanmıştım. Belki rüyaydı belki gerçek ama babama az da olsa kavuşmuştum. Şimdi ise aileme ve kızıma  kavuştum. Sımsıkı sarıldım onlara. Bir kez daha teşekkür ederim babacım, dedim icimden.

Bu yazı, bir hayal ürünü ama unutmayalım ki onlara kızsak da darılsak da onlar babalarımız, annenelerimiz. Bizler de çocuklarımızın babasıyız ,annesiyiz. Tüm vefat etmiş babalarımız için Allah’tan rahmet diliyorum. Mekanları cennet olsun. Sağ olanların da değerini bilelim..

Tüm babalarımızın ve biz babaların “BABALAR GÜNÜ” kutlu olsun…

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.