Furkan Şişman Yazdı: Barselona’da Bir Zamanlar
Barselona’da Bir Zamanlar
Bazı şehirler vardır, sadece taşlarında değil, gölgesinde de tarih birikir. Barselona işte öyle bir şehir. Katalan rüzgârı denizden eserken, sokaklarda Franco’nun gölgesi hâlâ kol gezer mi, emin olamazsın. Çünkü bu şehirde her şey aynı anda hem olmuş, hem de hâlâ oluyor gibi.
İspanya İç Savaşı’nı kitaplardan okumuştum, ama o kitapların tozlu sayfalarıyla bu şehirdeki taşların üstünde duran his aynı değil. O günlerde Katalanların sesi bastırılmıştı, bugün ise 2017’deki bağımsızlık referandumunun yankısı hâlâ Plaça de Catalunya’da çınlıyor. Sürgündeki başbakan Puigdemont’un hikâyesi bir kenarda dururken, sokak sanatçıları Gaudi’nin ruhuyla konuşuyor. Gaudi demişken… İnsan bir mimar olur da şehre bu kadar mı dokunur? Sagrada Familia’nın önünde durup baktığımda, taşların dua ettiğini hissettim.
Ama Barselona sadece Gaudi değil. Picasso’nun fırçası da bu şehrin ruhunu çizmiş. Müzesinde gezerken, bir tablonun önünde uzun uzun durdum. Renkler ve çizgilerden çok, dönemin fırtınasını gördüm. Sanatla siyaset birbirine değmişti burada; tıpkı tarihle bugünün kesiştiği gibi.
Gotik Mahalle’ye (Barri Gòtic) doğru yürürken, birden kendimi zaman tünelinde buldum. Bu sokaklar bir zamanlar Müslümanlara, Yahudilere ve Hristiyanlara ev olmuş. Ama Reconquista (Yeniden Fetih) sonrasında taşlar yerinden oynamış. Yahudilerin ayrıldığı, Müslümanların susturulduğu o tarih, şimdi sadece bir bilgi olarak değil, bir his olarak yürüyor peşinden.
Akdeniz’e bakan bu topraklarda Osmanlı’nın izini de aramadan duramadım. Don Kişot’un yazarı Cervantes, İnebahtı’da Osmanlılara karşı savaşırken esir düşmüş; belki de onun o hayalperestliği, zindanla rüyaların arasında gidip gelen bir ruh halindendi. Ve bir başka Osmanlı nefesi: Barbaros Hayreddin. Akdeniz’i bir Türk gölüne çeviren o kaptan, belki bir gün bu kıyılara da uğramıştır.
Bir de Tarık bin Ziyad var, Endülüs’ün kapısını açan komutan. “Arkanızda deniz, önünüzde düşman!” diyen o meşhur sözüyle, aslında sadece askerlerine değil, tarihe seslenmişti. Onun Endülüs’te yaktığı medeniyet ışığı, zamanla silinse de Barselona’nın taşlarında sanki hâlâ bir kıvılcım kalmış.
Ve sonra Kolomb… İspanya’nın dünya atlasını ters yüz eden adam. Amerika kıtasını “keşfettiği” (!) seferleri, İspanya’nın sömürgecilik döneminin kapılarını aralarken, belki de dünyanın en büyük göç dalgalarından birine neden oldu. Limanın ucundaki heykeli, hâlâ denize bakıyor; ama hangi denizi gördüğünü kimse bilmiyor.
Barselona sadece bir şehir değil; geçmişle bugünün, sanatla siyasetin, inançla direnişin yan yana yürüdüğü bir zamanlar mozaiği. Her sokağı ayrı bir anlatı, her taşı ayrı bir ses. Ben bu yazıyı yazarken hâlâ kulaklarımda eski İspanyolca dualar, Arapça ezgiler ve Katalanca şarkılar var.
Bir gün yolunuz düşerse, sadece Gaudi’nin kulelerine değil, Cervantes’in gölgesine, Franco’nun susturduğu seslere ve Tarık’ın izine de bakın. Barselona sizi bir turist olarak karşılamaz. O sizi bir zaman yolcusu yapar.
Kaynak: Furkan Şişman
- TÜ’den Edirne Lisesi’nde Turizm Haftası Etkinliği - Nisan 19, 2025
- Reşat Nuri Erol Yazdı: Gazze; ‘savaş mı, hicret mi’ veya ‘Gazze ve hicret’-10 - Nisan 19, 2025
- Balkan Arboretumu’nda Ağaç Dikim Etkinliği Düzenlendi - Nisan 19, 2025