Mehmet Ali Abakay Yazdı: Bir Merkez Nasıl Oluştu?
Bir Merkez Nasıl Oluştu?
Günler haftayı, haftalar ayı ne çabuk getiriyor?
Aylar seneyi tamamlarken, ömrün takviminden bir yaprak daha sararak düşmekte.
Kırk yıl öncesinden bu güne bakarken, değişen saç rengi mi oldu, sadece?
Şehir ile şehirler, ülke ve ülkeler…
Bir gencin sıradan hayali…
Toplanan ikiyüzü aşkın kitap…
Her ay, rakama eklenen on, on beş kitap adedi.
Gazetelerle dergiler…
Gidilen yerlerin fotoğraflarının çekimi…
1982’den bu güne gazetelerle dergilerde yazılar…
Konferanslar, sempozyumlar…
Radyo ve televizyon programları…
Kitap fuarları, tanıtım günleri…
Nihayetinde otuz beş seneye varan eğitim meşgalemiz…
Geride kalan yazılan kitaplar…
Kaybolmamış birkaç plaket, belgeler…
Birçoğu yitiklere karışmış yazı.
Nihayetinde hayalin hakikate bürünmüş haline dönüşen Şehir Araştırmaları Merkezi.
Gidilen, görülen, gezilen ve araştırılan şehrin merkezi yanında yakından uzağa ilçeler, görülmesi gereken yapılar ve köylerden kimileri…
Her yıl, tekrarlanan gezi takvimi…
Hiçbir zaman tatile çıkmamış, gezilerin çoğunda bir ya da bir kaçı geçmeyen kişi.
Çoğunlukla tarihî yapıları fotoğraflar iken kendi fotoğrafını çekmekten aciz bir insan.
Kitapla dergiyle gazeteyle haşır-neşir ruh hali…
Sonunda ete ve kemiğe bürünmekte olan bir merkezin varlığı.
Zor dönemleri aşarken yeni zorluklarla tanışma.
Bir şehirden bölgeye, bölgeden şehirlere, şehirlerden dünyanın dört bir yanına uzanma.
Yüz Dünya Ülkesi, Yedi İklim Dört Kıta…
İslâm Coğrafyası, Afrika, Asya, Amerika ve Avrupa…
Tarihten coğrafyaya, kültürden edebiyata, şiirden musıkîye, eğitimden mimarîye, siyasetten güzel sanatlara, konferanslardan sempozyumlara, sal-nâmelerden yıllıklara, seyahatnamelerden hatırata ve onlarca başlık altında onbinlerce kitap.
Bilmediği yabancı dillerdeki kitapların ülke ülke tasnifi…
Sahaflardan ve eşle dosttan kitap toplama, kitapçılardan belli kitaplar için med-cezr hâlleri…
Sabahleyin evden çıkarken akşamleyin yaya halde eve dönüşler, aç ve yorgun hâller…
Dağ-tepe, nehir- dere ayrımı yapmadan, yabancısı olduğumuz diyarlardan diyara savrulma …
Bu zorluklar bitti, nihayet.
Mekân telaşı sona erdi.
Diğer çalışmalar tamam derecesinde.
Kimi eksiklikler olmazsa olmaz, adettendir.
Bugüne kadar güvenini kazandığımız ve bize kaynak desteğinde bulunan dostlara, grup üyelerine müteşekkiriz.
Yapılacak işlerimiz azaldıkça çoğalıyor, gibi.
Zor günlerde çabamız yine devam edecek, kuşkusuz.
Her daîm çalışmalarımız bir ilki oluşturdu, medeniyetimizin yeniden ihyâ hareketi olarak ortaya çıktık, şehirler üzerinden uzun soluklu yürüyüşümüze
Bu günlere vardık, buna şükür.
Kendi imkânımız buna yetti, yettiği kadar harcadık.
İstanbul’da Millet Kütüphanesi’ni çağrıştıracak ölçüde yeniliklerle dolu bir ilki vucûda getirdik, ismini ” Şehir Araştırmaları ” bıraktık.
Hiçbir yazar, şair arasında ayrım yapmadan, her bir şehrin değerlerini elden geldikçe bir araya kaynaklar yoluyla bütünleştirme…
Yüzlerce kişi ile tanışma…
Kibirden, gururdan uzak bir yaşam.
İlkeli ve kararlı duruş…
Tavrımız değişmedi, hiç bir zaman.
İnancımız sorgulandı, doğduğumuz şehre varıncaya kadar.
Nihayetinde anlamak istemeyenler çıktı.
Yaptığımızla eş değer çalışmaları olmayanlarca istenmedik, kabul edilmedik, bir bakıma.
Fikri ve zikri ne olursa olsun, kimse incinmesin istedik, incinen taraf olmayı her zaman kabullendik.
Ve bu günlere gelindi, yarına umutla bakma adına.
Belki bu bizim dilimizden döküldüğü, kaleminizden yazıldığı için garipsenir.
Bir başkası “Neden oluşuma kadar olan hikâyeyi yazmadınız?” Diye sormasın düşüncesiyle ifade ediyoruz, bu sohbette.
İşin özü, bu doğrusu.
Kitap alamadığımız zamanlar oldu, eli boş kitapevlerinden.
Hiç bir zaman ay sonunu beklenmedik, kitap alımı söz konusu olunca.
Hep borçlu olarak geçirdik, yılları.
Kimi zaman yaptığımızın bir anlam taşımadığı yüzümüze istihza ile belirtildi.
Geri döndüğümüz olmadı, doğru bildiğimiz yoldan.
Bundan sonrası insanımıza emanet olacaktır, elbette bu eser.
Sahiplenen oldukça yenilenecek, bu halkaya yeni halkalar eklenip, onlarca şehirde açılacak, merkezler.
Bölgemizin ve diğer şehirlerimizin birer canlı hafıza merkezi olacak.
Değerli Şehir Araştırmaları Merkezi Üyemiz, farklı gazetelerden ve sitelerden okurumuz bilinmelidir ki bize düşen görev bu oldu, sadece.
Hakkıyla yerine getirmeye çalıştığımız bu sorumluluk, omuzumuzda yük olmadı, tarihin ve medeniyetimizin gereği bilindi.
Bunun için ne gerekiyorsa yapmaya hazır bir duruşla, tavırla milletimizin hizmetinde olmayı, en büyük şeref payesi bilmekteyiz, Ali Emirî Efendi’nin izinde biri olarak.
Aralık 2024 İçinde, beklediğimiz çerçevede tekrar görüşmek ümidiyle esen kalın.
Kaynak: Mehmet Ali Abakay
- CHP Edirne’den Kayyum Tepkisi - Ekim 31, 2024
- Otomobil Bariyerlere Ok Gibi Saplandı - Ekim 31, 2024
- Mehmet Ali Abakay Yazdı: Notlar - Ekim 31, 2024