İsa Kılıç Yazdı: Din (Vahiy) İle Bilim
Dost’ca…..
Din (Vahiy) İle Bilim
Din ile bilimin karşılaştırılması kadar temelsiz bir tutarsızlık söz konusu olamaz.
Din’in düzenlemeye talip olduğu alan insanın yaşam biçimidir. Din; insanın kendisiyle, çevresiyle, eşya ile ve Allah ile ilişkilerini düzenler. Bunu yaparken vahiy aracılığı ile hayatın var ediliş ve ilk insanın yaratılışına ait temelli bilgiler verir. İnsanın ve eşyanın özüne ait veriler sunar. Deyim yerinde ise insan ve varlığın kimyasını ortaya koyduktan sonra insana, varlığın en üst boyutunda olduğunu bildirerek sorumluluklar yükler. Güzel bir yaşamı yakalamanın nasıl elde edileceğine dair temel parametreleri verip uygun çözüm biçimleri teklif eder.
Din bize bir coğrafya haritası vermez. Petrolün nasıl elde edileceğine dair tüyolar da sızdırmaz. Sıtmanın aşısını, kanserin tedavisini, teknolojinin elde edilmesine dair somut bilgiler de sunmaz. Bu tip arayışlar ve gelecek okumaları yozlaşmanın zirvesidir. Fakat, din; bize yaratılışımızı hatırlatıp, cesareti, sabrı, direnci, korkuyu, heyecan ve duyguları, vicdanı ve en önemlisi aklı kullanma biçimimizin nerede nasıl olması gerektiğini gösterip, öğütler verir. ’’Sizi yaratan hiç bilmez mi?’’ der. O bilir ki; verilen referanslar doğru anlaşılıp uygulandığında bilimin bizi buluşturduğu verilere de, onlarla elde edilen teknolojik üstünlüğe de rahatlıkla ulaşılacaktır. Bilimsel verileri elde etmenin kodları zaten insanın yeteneklerinde gizlidir. Ve din, ısrarla aklın kullanılması, bilgiye ulaşma yönünde gayret gösterilmesini sürekli teşvik eder. Bunu yaparken, bilimsel araştırmalara da bir çerçeve çizer. Varlığın, canlının tabiat kodlarıyla aslını değiştirecek şekilde oynamayın der. Hak hududunu, gücünüzü öne sürerek istismar etmeyin diyerek varlığa saygılı olacak biçimde çizilmesini ister. Yani kısaca din, insana tabiatına en uygun şekilde yaşam biçimi elde edeceği sistem tasarımı olarak karşımız çıkar..
Peki, bilimin böyle bir fonksiyonelliği söz konusu mudur? Bilim, hayatımızı kolaylaştıran önemli bir güç ve aparattır. Bilim ile yaşamı idare edemeyiz.Fakat yaşamın zorluklarını aşmada, hayatı kolaylaştırmada, insanın sorumluluğunu yerine getirmede ondan istifade ederiz. İdeolojiler kendi perspektiflerinde bilimden nasıl yararlanıyorsa, din de öyle yararlanacak, bilim ve teknolojinin neşv-ü nemasına kendi ilkeleri doğrultusunda bir alan açacaktır. Fark ise bilimin sınırlarının tayininde ortaya çıkacaktır. Seküler sistem, bilimi güç sahibi olmak uğruna yıkıcı bir şekilde kullanırken, din yıkıcı bir teknolojiye, türlerin tahrip edilmesine, canlılığın yok edilmesine, varlığın tabiatı ile uyuşmayan bir üretim-tüketim ilişkisine izin vermeyecektir.
Hülasa olarak, din yaşamı düzenleyen bir sistem iken bilim o sistem içerisinde faaliyet gösteren önemli bir alanı işgal eder. İlişkilerinden bahsedilebilir fakat karşılaştırılması mantıki olarak tutarsızdır. İlk insanın yaratılışından itibaren hayatı düzenleyen bir sistemi; ihmal edilebilir bir inanç, mistik bir hezeyan, olarak algılamak maalesef sadece bu ülkeye mahsus kasıtlı bir körlüktür. İnsan varlığının, tabiatın, insani hırslara peşkeş çekilerek yok edilmeye çalışıldığı bir dönemde, en azından dinin ne olduğunu anlamaya çalışarak evrensel sorumluluklarımızı yerine getirmenin önemimi kavramak zorundayız……..dost.
Kaynak: İsa Kılıç
- CHP Edirne’den Kayyum Tepkisi - Ekim 31, 2024
- Otomobil Bariyerlere Ok Gibi Saplandı - Ekim 31, 2024
- Mehmet Ali Abakay Yazdı: Notlar - Ekim 31, 2024