Soner Duman Yazdı: “Şans Eseri Ölen Ya Da Yaralanan Olmadı!”
“ŞANS ESERİ ÖLEN YA DA YARALANAN OLMADI!”
Bir trafik kazasına ilişkin az önce okuduğum habere ilişkin yazı şu cümle ile bitiyordu: “Şans eseri kazada ölen ya da yaralanan olmadı.”
Bu ifadeyi günlük hayatta da sıklıkla işitiyoruz: “Şans eseri”
Bu ifadeyi kullanan kişiler, söyledikleri bu sözün ucunun nereye varacağını biliyor mu emin değilim. Zira bu ifade, ölüm, yaralanma ve trafik kazası gibi bu dünyada ve evrende meydana gelen kimi işlerin şans veya tesadüfe bağlı olduğunu ifade ediyor. Sanki bütün olayları kontrolü altında tutan, her şeyden haberdar olan, meydana gelen her şeyi kendi takdiri dahilinde sevk ve idare eden bir yaratıcı yok.
Oysa biz biliyor ve inanıyoruz ki bu dünyada bir yaprak bile Allah’ın bilgisi ve iradesi dışında düşmez. Rabbimiz ne buyuruyor?
“Gaybın anahtarları Allah’ın yanındadır; onları O’ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir; O’nun ilmi dışında bir yaprak bile düşmez. O yerin karanlıkları içindeki tek bir taneyi dahi bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır.” (En’am 59)
Doğum ve ölüm hadiseleri Allah’ın ilmi, iradesi ve yaratması dışında olabilir mi? Rabbimiz bu konuda şöyle buyuruyor:
“Allah sizi (önce) topraktan, sonra meniden yarattı. Sonra sizi çiftler (erkek-dişi) kıldı. O’nun bilgisi olmadan hiç bir dişi ne gebe kalır ne de doğurur. Bir canlıya ömür verilmesi de, onun ömründen azaltılması da mutlaka bir kitaptadır. Şüphesiz bunlar, Allah’a kolaydır.” (Fâtır 11)
Allah’ın ilmi, iradesi ve takdiri olmadan yeryüzünde veya insanların hayatında herhangi bir olayın gelmesi mümkün mü? Rabbimiz şöyle buyuruyor:
“Yeryüzünde vuku bulan ve sizin başınıza gelen herhangi bir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah’a göre kolaydır.” (Hadid 22)
Bütün bu âyetleri hesaba kattığımızda, meydana gelen bir trafik kazasında “şans eseri” ölen ya da yaralanan kimsenin olmaması söz konusu olabilir mi?
Bunları söylerken şunu da ifade etmek gerekir:
Olan her şeyin Allah’ın ilmi, iradesi ve yaratması ile meydana geliyor olması, insanın sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Bizler kaderi gerekçe göstererek “ne yapalım olacağı varmış” diyerek işin içinden sıyrılamayız.
Sarhoş iken araç kullanıp kazaya yol açan ve insanların ölümüne sebep olan bir kimse “ne yapalım, demek ki takdir böyle imiş” diyerek kendi sorumluluğunu kaderin üzerine yıkamaz.
Deprem bölgesine sağlam olmayan yapılar yapıp sonra da depremde bu yapılar yıkılınca “ne yapalım, demek ki burada olanların öleceği varmış, takdir böyle imiş” diyerek kendi sorumluğundan kaçamaz.
Sınavına çalışmayan bir öğrenci sınavdan zayıf aldığında “her şey Allah’ın dilemesi ile olur. Zayıf aldıysam demek ki Allah zayıf almamı diledi” diyerek kaderi bahane ve mazeret olarak ileri süremez.
Kula düşen şey elinden geleni yapmak, gayret sarf etmektir. Kadere iman etmek başka, kaderi gerekçe göstererek kendi sorumluluğunu göz ardı etmek, kadercilik yapmak başkadır.
Rabbimiz bizleri, imanın şartlarından biri olan “kadere iman” konusunu hakkıyla anlayan, kendi üzerine düşen sorumlulukları yerine getiren, kaderi bir bahane olarak kullanmayan, tedbir ve tevekkül dengesini kuran kullarından eylesin.
Kaynak: Soner Duman 12 Rebîülâhir 1446 – 15 Ekim 2024 – Salı
- Edirne’de Türk Dünyası Kadın Başlıkları Sergisi - Kasım 1, 2024
- Edirne Gastronomi Festivali Törenle Başladı - Kasım 1, 2024
- Edirne Orduevi Önünde Kaza - Kasım 1, 2024