Alp Durmuş Yazdı: Âdetullah (İçgüdü)…
Âdetullah (İçgüdü)…
Topkapı Sarayı 3. Avluda Harem çıkış kapısının solunda beyaz bir balkon-teras kırması bir binâ var.
“Turist” tesmiye olunan (adlandırılan) gâvur abilerle ablaları gezdirirkene burayı anlatırken “Communication Center” derim, zirâ haberleşme için kullanılan güvercinler burada yetiştirilirmiş.
Mesela Cezayir’e yeni bir Beylerbeyi/Vâlî tâyin edildiğinde burada doğmuş bir çift güvercinle birlikte uğurlanırmış.
Vâlinin, Saraya âcil bir haber göndermesi icâp ettiğinde güvercinlerden birinin ayağına mesaj bağlanıp salınır ve (Dikkat! Burası enteresan . . .) her güvercin serbest bırakıldığında uçarak tam doğduğu noktaya dönermiş.
“E, tamam da güvercin hayvanı kapalı bir kafeste gemiyle gittiği yerden koca Akdeniz’i uçarak geçip tam doğduğu noktayı nasıl bulabiliyor, onu bunu yapmaya icbâr eden (zorlayan) şey ne?”
Derseniz;
buna İslâmî literatürde “âdetullâh” veyâ “sünnetullâh”, hayvandaki bu doğuştan rûhuna derc edilmiş hisse de “sevk-i tabîî” denir, hani nesiller arası kopukluk meydana getirmek için uğraşan şûûrlu hâinlerin ve şu’ûrsuz ahmâkların uydurukçada “içgüdü” dediği şey . .
Kafacââzı Hüsmen Aganın Beygiri kadar çalışan bir insan, bunun tabiât denen ve kendisi bizâtihî yaradılmış bir eser olan şu’ûrsuz şeyin eseri olamayacağını, bunun ancak şu’ûrlu ve herşeye gücü yeten ve bütün kainâtı yaratan ve idâre eden bir yaratıcı tarafından mümkün olabileceğini anlar.
Kaynak: Alp Durmuş
- Mehmet Ali Abakay Yazdı: Kitap Fuarı mı Çocuk Kitap Panayırı mı? - Kasım 25, 2024
- İstasyon Mahallesi’ne Ulaşım Artık Üst Geçitten - Kasım 21, 2024
- Mehmet Akkaşoğlu Yazdı: Allah’ın Güzel İsimlerinden El_Mütekebbir - Kasım 21, 2024