Basından Seçmeler/Ersan Ergür Yazdı: Genç Subaylar Tedirgin (Rahatsız)!

Genç Subaylar Tedirgin (Rahatsız)!

Bundan tam 21 yıl önce Cumhuriyet Gazetesinin manşetiydi; “Genç subaylar tedirgin.”

Sözüm ona dönemin Genel Kurmay Başkanı Hilmi Özkök’le yapılan bir röportajda TSK içerisinde huzursuzluk ve rahatsızlık olduğu vurgusu ağırlık kazanmıştı.

Tabii bu durum manşetlere taşınmış ve Türk Ordusu ile mevcut iktidarı karşı karşıya getirmişti.

Birçok kesim medya ve gazeteler günlerce bu konuyu işlemiş iktidarın eli kolu bağlanmak istenmişti.

Yine “Beceremediniz artık bırakın” manşetini terör elebaşı ağzından manşetlere taşıyan yine muhalif medyanın amiral gemileri Hürriyet ve Milliyet idi…

15 Temmuz sonrası yerli ve milli bir yapıya kavuşturulmak istenen Türk Silahlı Kuvvetleri Harp Okulları mülakat komisyonlarında görev alan emekli subaylara yönelik;

Harp Okulları mülakatlarını SADAT yaptı iddiası ile 28 Şubat döneminde YAŞ kararları ile ihraç edilmiş inançlı emekli subaylar mülakatlardan el çektirilmişti.

Bu haberin amacı bugün daha iyi anlaşılmakla beraber maalesef başarılı olmuştu.

Daha geçtiğimiz yıl Tuzla Piyade Okulunda yakasına Atatürk rozeti takmadığı gerekçesi ile darp edilen teğmen meselesi sıcaklığını korumakta iken yeni bir teğmen cuntası devreye girdi.

15 Temmuz ile askeri okullara yerli ve milli bir ruhu aşılamak arzusu bir şekilde bertaraf edilmeye çalışılıyor.

Esasında 28 Şubat sürecinde gerçek manada yerli ve milli muhafazakâr yapıdaki subay ve astsubaylar YAŞ kararları ile ihraç edilmiş geriye Kemalist ve ulusalcı anlayışa sahip kesim ile büyük parçayı oluşturan FETÖ mensupları kalmıştı.

15 Temmuz darbesi ile bu güruh topyekûn tasfiye olunca geriye sadece İslami hassasiyetten uzak hatta din karşıtlığı ile çağdaşlığı yakalayacağına inanan Kemalist ve ulusalcı kesim kalmıştı.

Her zaman olduğu gibi bu gruplar vatanın güya gerçek sahipleri olmalarının verdiği sözde haklı gururla seslerini yükselterek köşe başlarını kapmaya çalışıyorlar.

Sarıklı Amiral haberleri gibi benzeri manşetlerle iktidarı ve karar alıcıları etki altına almayı başardılar.

Terfi edenlerin şeriatçı, cemaatçi oldukları algısını oluşturmayı başarmışlardı.

Azınlıkta olan milli iradeye saygılı iman ve ihlas abidesi birkaç general ise pasif görevlere atanmış ve karar alma mekanizmalarına dahil edilmemişlerdi.

Bu kara propaganda sonucu ötekileştiren, kutuplaştıran, halkın inanç ve değerlerine yabancı bir eğitim anlayışı yerleşmiş oldu.

Son derece tehlikeli bir noktaya geldiğimizi vurgulamak zorundayım.

30 Ağustos sabahı Cumhurbaşkanı Erdoğan Kara Harp Okulu’nda cami açılışı yapmış sonrasında mezuniyet törenine katılmıştı.

O törenlerden sonra dönem birincisi Teğmen Ebru Eroğlu bir grup teğmene “Mustafa Kemalin Askerleriyiz” sloganıyla laiklik andı yaptırdı.

Cami açılışına nispet bir düello izlenimi veriliyordu.

Bu törenlerin geleneksel halini bilirim. Çünkü bende 1990 yılında böyle bir tören sonrası teğmen olarak mezun olmuştum.

Bu törenlerde resmî tören yapıldıktan sonra teğmenler serbest kalır ve tribünlerde oturan aileleri ile buluşarak tebrikleri kabul ederler.

Hiçbir şekilde böylesi bir slogan atılmaz. Geçmişte de bunun örneği yoktur.

Ancak bu kez öyle olmadı. Muhtemeldir ki bir akıl dönem birincisi Teğmen Ebru Eroğlu’nu azmettirerek Laiklik andının yapılmasını sağlamıştı.

Videoda yansıyan enstantanelere baktığımızda dört bir taraftan birbirlerini çağırarak Ebru Teğmenin etrafında toplanılmasını sağladılar.

Sonrası malum…

Şimdi bunda ne var canım diyebilirsiniz?

Mustafa Kemalin askerleriyiz sloganı suç unsuru değil diyebilirsiniz.

Size bir Nasreddin Hoca fıkrası anlatayım;

Hocaya köylünün biri sorar; “Hocam tuvalette sakız çiğnemek haram mıdır?”

Hoca cevap verir; “Ne münasebet canım. Elbette çiğneyebilirsiniz. Yalnız sakız çiğnemesine çiğnersiniz de biri sizi görürse hakkınızda ne düşünür onu bilemem.” Der.

Yukarıda saydığımız gerekçeler sonrası teğmenlerin Laiklik yemini ve Mustafa Kemalin askerleriyiz vurgusu bu fıkra misali hiç gereği yokken neden servis edildi?

Geçmişte böyle bir yeminin örneği hiç olmadı.

“Unutmayın FETÖ, 15 Temmuz gecesi en ön saflara Harp okulu öğrencilerini sürdü, hatta onlarla yetinmeyip küçücük Askeri Lise öğrencileri ile Çengelköy’de sabaha kadar çatışmaya girdi.

15 Temmuz için eğitim kampındaki Harbiyeliler getirilip darbe kalkışmasında en öne dizdirilmedi mi?

FETÖ gişelerde sabaha kadar vatandaşa Harbiyelilerle kurşun sıktırıp İstiklal marşı okutmadı mı?

Bir grup FETÖ’cü Harbiyeli Silivri’den tahliye olurken toplanıp İzmir Marşı okumadılar mı?

Mustafa Kemal üzerinden bu milleti böldüğünüz yetmedi mi?

Yeter artık, Mustafa Kemal üzerinden bu millete operasyon çekilmesine müsaade etmeyin!

FETÖ darbe yaparken bile “Yurta Sulh” parolasını kullandı.

Bu millet bu operasyonlara pirim vermiyor ama maalesef sözde Atatürkçü geçinenler her seferinde bu operasyonların maşası oluyor.

Artık bu ülkede darbelere prim vermeyecek nesillere ihtiyaç olduğu kesin.

Bizden söylemesi…
Kaynak: Ersan Ergür

     

 

Güngör Avcıoğlu

02 Eylül 2Deprem unutulmaya gelmez…

Değerli okurlarım, memleketimizde şöyle bir adet var: Ne zaman 6 ve üzerinde bir deprem yaşanırsa, o zaman bu konu gündemimize giriyor.

O zaman konunun uzmanları, ekranlarda boy göstermeye başlıyorlar. Olası İstanbul depremini o zaman hatırlıyoruz.

Halbuki yapılan hiç doğru değil… Çünkü… Depremin nerede, ne zaman, kaç şiddetinde olacağı, nasıl bir hasar oluşturacağı bilinmiyor.

Efendim insanların şu soruyu mutlaka sorması gerekir: Yaşam alanlarımız, bölgemizde ve etrafımızda yaşanacak büyük depremlere ne kadar hazır?

Eğer hazır değilse, bizim tek gündemimiz onları hazırlamak olmalıdır. Allah aşkına söyleyin… Kişi için hayattan daha değerli birşey var mı?

2011 Simav depreminden hatırlıyorum… 5.9’luk bir sarsıntının ardından, insanlar deli gibi evlerini ve şehri terk etmeye çalışmışlardı.

Niçin böyle yaptı Simavlılar? Binalarına güvenemedikleri için…

Depreme her an hazır olmalıyız…

Değerli okurlar, depremler Yüce Yaratıcının yerkürenin kendisini yenilemesi için koyduğu bir kuraldır. Unutmayalım… Dünyada depremler bittiğinde yaşamda biter.

Konunun uzmanları, “Deprem değil Binalar öldürür” diyorlar. O yüzden, yapılarımızın depreme her an hazır olması lazım…

Yazının başlığında, Deprem unutulmaya gelmez dedim. Ne olur sizde unutmayın… Ve gereken tedbirleri şimdiden alın…

Yoksa yarın iş işten geçmiş olabilir.

admin
Sosyal Medya

admin

1953 yılında Edirne'de doğdu. İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu. 11 yılı lise müdürlüğü olmak üzere 25 yıl öğretmenlik yaptı ve 2001 yılında Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emekli oldu. Üniversite yıllarından beri hobi olarak çeşitli yerel ve ulusal basında köşe yazarlığı yaptı. İlk kitabı olan 'BAŞARI HİKAYELERİ' 14 Haziran 2018'de yayımlandı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

Gönder
Haber İhbar Hattı
Haber İhbar Hattı..
Lütfen Sağ Alttaki Gönder Butonunu Tıklayınız.